Yunanistan’ın altın devrini yaşadığı günlerde İpoklit isminde genç bir Atinalı vardı. İpoklit bir kuş kadar hafif ve hareketli idi.

Kabına sığmayan genç çocuk hayatını dans etmekle geçiriyor, daha doğrusu hayatiyle dans ediyordu. İpoklid bir gün Peloponez’in müstebit hükümdarı Klisten’in kızını gördü. Bu güzel kıza hemen aşık oldu. Ciddî ve ağır başlı Klister’in hoşuna gitmek için o da ağır başlı olmaya çalıştı.

Tam bir yıl boyunca gülmekten, dans etmekten kendini menetti. Adab-ı muaşeret kaidelerini hiç ihmal etmedi.

Herkes onu hakiki bir Spartalı olarak görmeye başlamıştı

Sabreden derviş muradına ermiş. Kristen güzel Atinalı 'ile kızının evlenme töreninde içkili büyük bir ziyafet verdi.

Memleketin her tarafından envai çeşit şarap getirmişti Ne yazık ki İpoklid biraz fazla kaçırdı. Ziyafetin sonunda birden masaya sıçradı. Evvela bacaklarının sonra ellerinin ve nihayet başının üzerinde dans etmeğe başladı. Misafirler ve müstakbel kayın baba hayretler içinde baldılar. O zaman Kristen İpoklid, dedi sen asla benim damadım, olmayacaksın. Dans etmen evlenmene engeldir.

Güzel Atinalı Klisten'e şu cevap verdi:

— İpoklid’in umurunda bile değil. İpoklid dans için doğdu dans için, ölecek. Ve güzel Atinalı bütün kuvveti ile deli dolu dans etmeğe başladı.

Çünkü insan içgüdülerine hâkim olmağa beyhude yere gayret eder. İnsanın hareketlerini idare eden iç güdüleridir.