Evvel zaman içinde kalbır saman içinde ben annemin beşiğini sallarken pire berberken, sinek tellal iken bir Keloğlan varmış.

Günlerden bir gün Keloğlana annesi tuz almasını söylemiş. O zamanda tuza <> derlermiş. Keloğlan evden ayrıldıktan sonra unutmayayım diye hiç hiç diyerek giderken, deniz kenarında balıkçılar balık tutuyorlarmış. Keloğlanı görünce içlerinden biri onun yanına gelerek böyle denilir mi biz balık tutuyoruz demiş ve ensesine bir tokat atmış. Keloğlan da ne diyeyim demiş. Balıkçı onu bir birden de demiş. Oradan ayrıldıktan sonra keloğlan onu beri birden diyerek giderken bir cenaze götürüyorlarmış. Adamlardan birisi yanına gelip bir tokat atmış ve ayıp hiç böyle söylenir mi demiş. Keloğlan ne diyeceğini sorunca adam: Allah rahmet eylesin, Mevla rahmet eylesin de demiş. Keloğlan böyle diyerek giderken bir kopek ölüsüne rastlamış orada geçenlerden birisi bunun söylerini duymuş ve yanına gelip bir tokat atarak böyle söylenir mi diye çıkışmış. Keloğlan ona ne diyeceğini sorunca adam ona: öf ne fena kokuyor, püf ne fena kokuyor demesini söyler. Keloğlan oradan ayrılmış, bu sırada hamamdan yeni çıkmış bir kaç kadın Keloğlanın dediklerini işitmiş. İçlerinden bir tanesi bir tokat atarak: utanmıyor musun biz daha yeni hamamdan çıktık demiş. Keloğlan ona ne diyeceğini sormuş kadın oh hazzettim vah hazzettin demesini söylemiş.. Keloğlan yine böyle söylüyerek gelirken yolda iki adamın birbirlerine girmiş kavga etmekte olduklarını görmüş. Adamlardan bir tanesi bir tokat atarak hiç böyle denir mi ayıp demiş. Keloğlan ne deyeyim deyince adam <> demiş.! O anda Keloğlanın aklına annesinin tembihi gelmiş hemen koşmuş tuz almış ve eve gitmiş, fakat geç kaldığı için annesinden dayak yemiş.

Derliyen

Sener GÜREY