Bir varmış, bir yokmuş evvel zaman içinde bir köylünün aklı gıt bir gızı varmış. Bi gün bunların evine erkek bi misafir gelmiş. Anası: Gızım get azıcık su getirde bi küfte yorak demiş. Gız da küleği eline almış. Suya getmiş şöyle düşünmüş: Şimdi ben bu misafirnen evlensem, bir oğlumuz olsa oda ağaca çıksa, aya gayse, düşse-ölse!. O zaman ben ne yaparım?. diye başlamış ağlayıp, saçını başını yolmıya. Vah yavrum, vah-gözel oğlum!. Ayağı gül, şefdeli edikli başı çirtikli terlikli Hamzeem deyi figan edip durmuş. Anası bir beklemiş, iki beklemiş bakmış gelen giden yok.. Hemen kalkmış pınara gelmiş. Gızın vaziyetini görünce şaşırıp galmış ve o ne gız ne ağlen? demiş. Gız gene: Oğlum Hamzeem deyi ağlamasına devam etmiş. Anası bu sefer kele ne Hamza gız? demiş. Gızı vaziyeti anasına anlatınca, anasıda o akıldanmış, başlamış oda Hamzik demiye. Tabi bu fıganı duyan gonu komşu seerdip gelmişler. Bakmışlarki vaziyet bu şekil. Durun demişler; size bi oyun oynuyak da görün. Anam demişler; madem oğlooz öldü başınız sağ olsun. Biz ölüyü gömene gader siz ölünün yemeni yapın. Çünkü yemek nader eyi ve çabuk olursa Hamzik de yerinde o gader rahat olur. Ana – gız bunları duyunca, o gün köyde olmayan babalarının çok sevdiyi gözel bir buzası varmış. Hemen onu kesip bişirmişler. Akşamnan babaları eve gelince bakmış ki evin içi arsan gars olmuş. Zavallı ne yapsın? Ne serseriymişsiniz; bundan sona yüzözü şeytanlar görsün diyerek çekip gitmiş.

Başlamış memleket memleket dolaşmıya. Gettikçe parası ve takatı azalıy, bunun yerine can sıkıntısı artıymış. Gene bi gün bi memlekette perişan vaziyette dolaşırken, bi hanım yanına yaklaşıp: Nerden gelin emmi? demiş. Herifin zaten burnunu sıksan, canı çıkacakmış. Hanımı terslemek uçun cehennemden demiş. Amma gadın buna sevinmiş. E emmi, cehennemde ne var ne yok? deyi sormuş: Herif bakmışki gadın tatik: Hâ gızım demiş. Az daha unutuydum. Anan baban yanımdalar. Sana çok selâmları var. Yalnız vaziyetleri çok perişan. Elinden geldiği gader onlara paraynan yiyecek göndermeliymişsin demiş. Hanımcaız kakmış nader parası pulu ve gendinin gocasının asbabı varsa hepsini herife teslim etmiş. Üstelik birde Allah senden razı olsun emmi deyi duva etmiş. Herif eşyaları sırtlayıp yola düşmüş. Şehirden epey açıldıhtan sona yorulup oturmuş. Beri taraftan arvadın gocası eve gelipde vaziyeti anlayınca gözel bir atı varmış hemen ona atlayıp yola çıkmış. Yolda istirahat eden adam, dört nala bir atlının geldiğini görünce şüpelenip eşyaları bir çukura saklamış. Atlı yanına yaklaşınca, burdan bohçalı biadam geçtim ideye sormuş. O da epey evvel şu dağdan aşıp getti. Sen bulamazsın. Atını bana ver yarım saat sona adamı sana getireyim demiş. Atlı buna aldanarak dutup atını vermiş. Herif ata atlamış, sakladığı öteberiyi de alarak: Demek her yerde deli insanlar varmış deyip evine gelmiş. Yiyip içmiş murazına geçmiş.

Not: Bu masalı 40 seneden beri bilen 60 yaşındaki ev kadını Mevlide Akgözden Sezan Coşkun tespit etmiştir.