“… Doktorlarımızı Memleketin ilerlemek, inkişaf etmek, asrın istediği kuvvutli bir devlet olmak için milletin çok zamandan beri açtığı mücadelenin başında gelen rehberler olarak tanıyoruz.,,

İsmet İnönü

Millî Şefimizin bu büyük sözünden de anlaşıldığı veçhile doktorlarımızı, memleketimizi yükseltmek, onu saadete kavuşturmak, yurdumuzda sağlık ve varlıkla vasıflanan medenî bir cemiyet yeşertmek için çalışanların rehberleri olarak görmek istiyoruz. Ve bundan dolayıdır ki, doktorlarımızı memleketimizde faydalı olarak kurulmuş olan cemiyetlerin içinde, teşekküllerin başında görünce seviniyoruz. Çünkü gerek o birliklere istikamet vermiye, gerekse birlikleri teşkil eden birleri geliştirip yaşatmaya yeter enerji ve salâhiyeti doktorlarımızda görüyoruz. Millî Şefimiz dördüncü millî tıp kongresini açış nutuklarında da “medenî hayat herşeyden evvel sıhhî hayattır” buyurmuşlardır. Bu da gösteriyor ki. Bir muhitte esen sağlık ve esenlik havası medeniyet müjdecisidir.

İşte bu havayı yaratmak istiyen doktorlarımız her gün muayyen saatte Halkevinde halkı meccanen muayene etmektedirler. Bu vazifi her türlü takdirin üstünde olarak göğüs kabartacak bir vatan hizmetidir.

Şebi yeldayı muvakkitle müneccim ne bilir.

Müptelâyı game sor kim geceler kaç saat.

Beytini içi sızlayarak terennüm ede ede, kimbilir geceyi ne kadar uzun ve üzüntülü geçirdikten sonra şehrin uzak mahallerindeki kulübelerine güneş girmezden evvel canlı cenaze halindeki çocuklarını kucaklıyarak Halkevine gelmiş olan ve bir köşede derdine derman bekledikleri yavrucuklarının yaşamakta olduklarını anlamak için de bir tarafa doğru düşüveren ince, kansız boyunlarını doğrultmıya uğraşırken gözlerini yollara diken kimsesiz annelerin acılarını susturacak, dudaklarında titreyen sese cevap verecek doktorlarımızdan başka kim olabilir?.

Fikret şu beyitleri sosyal yardım uğrunda hayatlarını istihkar eden doktorlarımız için söylemişti:

Hürmet sana ey tesliyeti acze müekkel.

Düşmüşlere munis ve şifapaş uzanan el

Hürmet sana al kanları simayi beşerden

Rikkatle, metanetle silen şefkati zifen

O hamiyetli doktorlarımız ki öldürmenin ve ölmenin kıymeti olmadığı yerlerde ve devirlerde beşeri kurtarmayı ve yarasını sarmayı vazife bilmişlerdi.

Tevfik Fikret o feci vaziyetleri yaratan ateş ve ölüm kahramanlarını da şu yolda tasvif etmişti:

Kardeş kanı sagerlerinin köhne şarabı

Öldürme zafer, yıkma şeref, nehbü heder şân

Maruf adı buzu sitemin adlü ve ihsan

Evlâdı beşer mahvederek mahvolacaktır.

Her lâbza bu vadii belâ kan dolacaktır.

Işte bu kanlı vaziyetlerin kurtarıcısı da Dayın doktorlarımız olmuş ve olacaklardır. O şafkatli eller olmasaydı hergün Halkevimizde yirmi, otuz tanesinin bulunması yüreğimizi parçalıyan yoksullar, şifa bulamayıp mahv olurlar, Cemiyet baştan başa bir hastahane halini alırdı.

“Olmıya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi”

Mısranın sırrına vakıf olan halkımız da her gün Halkevimizde dertlerine deva ve yaralarını saracak sıcak bir kucak aramaktadırlar. Sözlerime Millî Şefimizin şu büyük sözlerile son vereceğim:

“… Dünyada her harikayı vasıtalar değil, insanlar yapar, insanlar ancak neşe ile, kuvvetle çalışabilirler. Bunların temini için ise en büyük vasıta sıhhat vasıtasıdır.”

Kıymetli vakıtlarından bir kısmını kendilerini yetiştirmiş olan millet yoluna ayırarak ona sağlık ve neşe yaratmak maksadiyle şefkatli ellerini millet uzatan Sayın doktorlarımıza halkımız ve Halkevimiz namına binlerce minnet ve teşekkür…

Yazan: Sabri GÜZEL