Gaziantep’te yemeniciliğe köşkerlik, yemenicilere de köşker ve bunların ustalarına da köşker ustası denir.

Gaziantep’te muhtelif yemeniler yapılır ki şunlardır: Gül şeftali, siyah, elvan, annebi Yemenilerin yüzü̈ ve altı yerlidir. (Fatlacı) denen esnafa verilir. Yemeniciler sahtiyanları ve gönleri bu fatlacılardan alırlar.

Köşkerler fatlacılara yüzde 10 kâr verirler. Köşkerlerin kullandıkları kalıpların adları şunlardır:

1) Öz gallı: Bu en büyük kalıp olup 43 numaradır.

2) Ulu ayak: Bu en büyük ayaklar içindir. 43 numaradan daha yüksek ayaklara mahsustur.

3) Kabalorta: 42 numaradır.

4) Lorta: 40 numaradır.

5) Kaba geys: 38 numaradır.

6) Ges: 37 numara

7) Zerdeni: 36 numara

8) Kötene: Orta ayaklara mahsus olup 31 numaradır.

9) Büyük hasbe: 27 numaradır.

10) Büyük metelik: 25 numara

11) Küçük metelik: 24 numara.

12) Kelik: Bu dört nevidir.

a) Dört mıhlı kelik, 4 yaşındaki

b) Üç mıhlı kelik, 3 yaşındaki.

e) iki mıhlı kelik, 2 yaşındaki,

ç) Bir mıhlı kelik, 1 yaşındaki çocuklar içindir.

Bütün bu ayakkabıların kalıpları düz ve basit olup kondura kalıplarına benzemez kalıplar en sert ağaçlardan yapılır ve kalıp yapan ustalar vardır.

Yemenicilerin kullandıkları malzeme: çiriş (Sarı), adî kil, telis, eski paçavra, iplik, bal mumu, muşta (Tunçtan), keski, biz, masat (mabat) derişken, (Deri kesen)

Yemenicilerin piri: Hazreti Ekber Yemenidir. Esnafın Şeyhına (Sofalı usta) denirdi. Sofalı usta esnafın bütün işlerine karışır, ihtilafları halleder, fiyatlara müdahale eder, hile yapanları cezalandırır. Esnaf her hususta Sofalı ustanın sözünden çıkmaz, ona itaat ve hürmette kusur etmez, Hasılı Sofalı usta yemenicilerin amiri, zabiti, reisi vazifesini görürdü̈. Esnaf şeyhinde bütün yemeniciler korkarlar ve çekinirlerdi. Şıh’ın haksızlık yapmayacağını, bildiği halde herkes işinden dolayı onunla karşı karşıya gelmek istemez, bunun içinde muamelesinde daima dürüst davranır, müşterilerini aldatmaz, ne müşterinin nede komşu ve meslektaşlarının şikâyetlerine meydan vermezdi. Doğruluk, esnafın hiçbir ayrılmadığı bir esastı. Doğruluk tan ayrılan, hileye sapan esnaf yalnız itibarını kaybetmekle kalmaz, yolsuz edinmek yani dükkânı kapatılmak suretiyle maddi ceza da görürdü̈. Yolsuz edilen esnaf affolunup olunmaması Şıh’ın elinde idi. Kabahatin derecesine göre Şıh, esnafı cezalandırır ve ceza görenler hiçbir yere müracaat edemez, etse de müracaatı dinlenmezdi. Şimdi Şıh’tan eser kalmadığı gibi bütün bu eski usul ve adetler de unutulup gitmiştir. (Bu bilgiyi Gaziantep’te yemenici ustası Tahtacıoğlu Emin ustadan aldım. 03/08/1930

(Bu yazı Ankara Milli Kütüphanesinde mevcut Halk Bilgisi haberleri dergisinin Kasım 1940 tarihli cilt 10, sayı 109, sayfa 23’den Şakir Sabri Yener tarafından aynen kopya edilmiştir.)