Gaziantep Kültür hareketlerinin altın devirleri var:

1- (Küçük Buhara devri): Bundan altı yüz yıl önce Antep öyle bir ilim, irfan merkezi olmuş ki, (Küçük Buhara) diye ün almış. Kimi eserleri batı dillerine de çevrilen allame hemşerimiz. Ayni Bedreddin de bu çağda yetişmiştir. O zaman dünyadaki bütün İslâm memleketlerinden, ilim tahsil için, akın akın Antep’e talebe gelirmiş.

2- Abdullah Edip Efendi ve Mersinli Hacı Ali Efendi devri:

Antep, zamanla Küçük Buharalığını kaybetmiş, medreseler harap olmuş, bilimsel bir kısırlık devri başlamış Antepte. Bülbülzade Hacı Abdullah efendinin babası ünlü bilgin Hacı Mustafa Efendi Kayseride tahsilini bitirip icazet aldıktan sonra Antebe gelmiş (Hüseyin Paşa medresesi)nde berat ile müderris olmuş. Bu zatın 1856 tarihinde Antebin Çukur mahallesinde bir erkek çocuğu: (Abdullah Edip) dünyaya gelmiş. Bu da büyümüş Kayseriye tahsile gitmiş. Oradan icazet aldıktan sonra İstanbula gidip Rüus denen müderrislik imtihanını kazanmış. Fakat İstanbulda kalmak istememiş, Antep’e dönmüş, (Müftü medresesi) ile (Zülkadriye) medresesinde müderrisliğe devam etmiştir.

O sırada Antebin ünlü alimlerinden Mersinli Hacı Ali Efendi de (Hüseyin Paşa medresesi) ile (Nakıp medresesi) müderrisi bulunuyordu. Bu iki büyük alimin yetiştirdiği müderrislerle Antep’te 31 medrese faaliyete geçirilmiş ve yıllarca ilim neşretmişlerdir.

3- Birinci Halkevi Devri:

Türkiyede tevhidi tedrisat (öğretimleri birleştirme) kanunu çıktıktan sonra medreseler kapatılmış ve Antepte de medrese devri sona ermiştir.

1932’de Gaziantepte de Halk evi açılınca, Halkevi reisi sayın Ömer Asım Aksoy Gaziantep öğretmenleri ile, her meslekten Gaziantep aydınlarını Halk evi çatısı altında toplamış, 1950 yılına kadar olan 18 sene içinde Halkevince 40’dan fazla kitap ve broşürle, Gaziantep folklorunun hazinesi aylık (Başpınar dergisi) ni yayınlamış, 15 günde bir Gaziantep büyüklerinden birini anma günü töreni tertiplemiş, birçok sosyal hizmetler köylere kadar götürülmüş, milli temsillerle halk aydınlatılmıştır. Halkevleri kapatılıncaya kadar bu böyle devam etmiştir.

4- Gaziantep Kültür Derneği devri:

Halkevleri kapatıldıktan sonra 1958’de bunun yerini Gaziantep Kültür Derneği almıştır. Dernek Başkanı Avukat Hulûsi Yetkin Bey de yine öğretmenleri ve aydınları bu çatı altında toplamış, içinde bulunduğumuz 1970 yılına kadar olan 12 sene içinde dernek tarafından 50’den fazla kitap ve broşür bastırılıp yayınlanmıştır. Derneğin aylık (Gaziantep Kültür Dergisi)nin 12’nci cildi tamamlanmıştır. Şimdi bu dergi üç ayda bir olmak üzere çıkmasına devam etmektedir. Bunun tekrar aylık olarak çıkması gönül dolusu dileğimdir. Demek Kültür derneğinin (Kültür hareketi altın çağı) bugün de devam etmektedir, uzun ömürler dileriz.

Sırası gelmişken şu meseleye de değinelim:

Gaziantep’te bugün de bir Halkevi var. Belki parasızlık yüzünden bu Halkevinin, birinci Halkevinin gösterdiği kadar faaliyet göstermesine imkan yok. Ama hiç olmazsa 15 günde bir Gaziantep büyüklerinden birinin anma törenini düzenleyebilir. Bu iş para istemez. Bunun için gerekli bilgiler de birinci Halkevinin ve Kültür Derneğinin yayımlarında bol bol var. Yani Antep deyimince: ‘Aş pişmiş, kaşık dikilmiş.”

Peki o halde bu tutukluk, bu durgunluk neden? yakışmıyor bu sükut, (Küçük Buhara) ya doğrusu, yalnız şunu ekleyeyim ki, ben Ankarada oturduğum için acaba Halkevi tarafından bu anma törenleri yapılıyor da benim mi haberim olmuyor? Eğer öyle ise sözlerimi geri alıyor ve Halkevi yöneticilerini tebrik ediyorum.

Hükümetimizin bile Türk büyüklerini anmak için, onlar adına para bastırma kararı alması şu günlerde anma törenlerini bir kat daha önem kazandığını gösteriyor.

Tam bilemiyorum, eğer: “ölülerinizi hayırla anınız” güzel sözü Hadisi Şerif ise, anma törenleri yapmak Peygamberimizin de emri demektir.

Ölüleri hayır ile yadetmek, yalnız onlar için “Allah rahmet etsin” demek kafi değil. Ölmezlik sırrına erenlerin büyüklüklerini, iyi ahlaklarını bugünkü neslin de anma törenlerile ruhlarına sindirmek gerek. Anınız ki anılasınız, unutmayınız ki unutulmayasınız.

Sabah (30. 4. 1970)