Çoktandır Gaziantep Körler Okulunda öğretmen bulunan eski değerli talebem Hüdaverdi Gaffaroğlu kendisi gibi benim de yurt folkloru meraklısı olduğumu düşünerek ora Kültür Derneği yayımlarından dört kitabı göndereli epey oldu. Nakahatı ile dört ay süren bir hastalık geçirmiş olmak şu satırları yazmakta beni geciktirdi. Sonuncu kitabın arkasındaki eserler listesinde 26 sayısını gördüm. Gaziantep Kültür yayımının elimdeki dört parça dan ibaret kalmadığını anlayıp memnun oldumsa da, başka bir bakımdan hayıflandım: Yurt merkezlerinde neler çıkıyor da adını bile duymuyoruz; acap ne yapsak? dedim.

Dört kitabın yayın sırasıyla birincisi emekli öğretmen Cemil Güçyetmezin şu 77 sayfalık derlemesidir: Gaziantepte derlenen türküler ve mâniler (G. Antep 1958). Parçalar alfabe sırasına göre bir dizi tertibiyle verilmiş. Meselâ D başlangıçlılarda şunlar var:

Damburamın düzeni

Damdan indir kazanı

Allah yardım eylesin

Kırktan sonra azanı.

Damburam rebap oldu

Ciğerim kebap oldu

Sevdim sevdim ayrıldım.

Ömrüme sebap (SEBEP) oldu.

Şunlar E harfinde:

Elindeki dambura

Çarkı beni yandıra

Yüz kuruşluk şalvarı

Çekmiş beyaz baldıra.

Elinde baş bıçağı

Oynadırlar köçeği

Eller ne derse desin

Sevdiğim nar çiçeği

Şunu kendim tam elli yıl önceleri İstanbul’da söylerdim ama, “stasyon” veya onun yerine kimi kullandıklarını belirtilen “muhattada” demezdik de “Erzincan’da” denilirdi.

İstasyonda bir kuş var

Kanadında gümüş var

Gitti yarim gelmedi

Elbet bunda bir iş var.

Otuz yıl önce Erzincan’da bulunurken bu Türküyü hatırlayıp sormuştum. “Birisi yok, bilmeyiz” demişti. Demek Antepliler kendilerinden sayıyor. Bana kalırsa umulmadık yerlerde izine düşülebilir.

Şu da G. Antep’te kemençenin varlığını anıyor:

Kemençenin telleri

Gezdim gurbet elleri

Kulağıma geliyor

Yarin tatlı dilleri

Ozan, Kopuz, Yır, Iklığ gibi tarihi kelimeleri yaşatabilmiş örnekler bulunamamış. Böyle sözlerin nesilden nesile becayişe uğradığı çok olur. Kitapta kelime ve telâffuz açıklamaları da haşiyeler halinde var. Emek verimi bir başlangıç kitabıdır. Devamında, özel harf seslerinin işaretleri de kullanılamaz mı? Meselâ eski “hı” yerine x.

2. Kitap şudur :

Ömer Özbaş, GAZİANTEP DOLAYLARINDA TÜRKMENLER VE BARAKLAR. (Gaziantep 1959) Bu 110 sayfalık kitapta değirli bilgi ve metinler var. Antep, Lügatççı Asım, şair Aynı gibi seçkinler yetiştirmişti. Yeni yayım serisinde de sayın Ömer Asım Aksoy’un uzaktan veya yakından örneklik veya teşvikini sezmemek mümkün olmuyor ki kendisini bilhassa Gaziantep kültürü hakkındaki üç önemli cildiyle tanıyoruz. (T.D.K.) Ömer Özbaş’ın kitabı ise verimli bir ek mahiyetindedir.

Sıraya göre elimdeki 3 kitap şudur: Cemil Cahit Giizelbey GAZİANTEP FOLKLORUNDAN NOTLAR (G.A. 1959). Bu 87 sayfalık kitapta daha baştan “G.A. folklor dansları”, G.A. halk musikisi” (fakat notasız) gibi faydalı bahisler var. Konunun araştırıcısı olduğumuz halde her iki bahisten bilmediğimiz şeyler öğrendik. Öğretebildi, ki lâzım olan da budur. Oyuncak sözüyle ilgisi olan son Halk Oyunları kısmı da hoş. Ek kitaplarını yazar devam ettirirse kiymeti daha da çoğalır.

Dördüncü kitap tek yazarın eseri olmayıp muhtelif imzaların adetlere dair yazıları toplanmış. Bölgenin kitaplarını bile edinemeyenler makaleleri nereden okusun? Bu bakımdan böyle kitapların da çoğalması lazım. Adı: GAZİANTEP HALK BİLGİSİ DERLEMELERİ (G.A. Kültür Derneği y. : sayı 24 yıl 1959).

Kesilen halkevleri yayımına Gaziantep aydınlarının önemli ölçüde devam ettikleri anlaşılıyor. Oraları koyu Oğuzluk yatakları olduğu için bu kutlanmıya değer himmetin sıklıkla devamı fotoğrafa çok önem verilmesi temenni olunur.

(Türk Folklor Araştırmalırı Dergi Ekim 1963 Sayı:171)