Vilâyetimizin, kesafeti Gaziantep’te olmak üzere, sanat işlerinde komşu veya uzak vilâyetlere muhtaç olduğu hemen hiçbir eksiği yok gibidir.

Üstelik te bir kısım masnuatımızı daha ziyade Anadolu için hazırlamaktayız. Çiftçilerimiz vesair halkımız kendilerine gerek olan kara sabandan başlarına giydikleri kasketlerine kadar her türlü san’at ihtiyaçlarını şehrimizden temin edebilirler.

Mevcut sanatlarımızın başlıcaları şunlardır.

Dokuma san atlarından: Yünlüden başka hemen her çeşidi ve yünlü olarak kilimcilik, mazmancılık... Terzilik, kasketçilik.

Kimya sanatlarından Sabunculuk, tabaklık ve bundan doğan (kunduracılık, kavaflık, saraçlık)gibi san‘atlar, kolonyacılık

Zirai sanatlardan: Pekmezcilik, helvacılık, zeytin yağcılık, tatlıcılık, şekerlemecilik.

Haşebi sanatlardan: Marangozluk, mobilyacılık, sandalyacılık, hasırcılık, külekçilik, sabançılık, tornacılık, karosericilik, nalıncılık, körükçülük, saz aletleri, ağızlıkçılık

Madeni sahaflardan: Bakırcılık, demirçilik, sobacılık, dökmecilik, yeni ölçülerimizin en çoğu burada dökülmüştür.” Tornacılık, makine tamirciliği, kuyumçuluk, kalayçılık, tenekecilik.

Muhtelif san’atlardan: Fotoğrafçılık, klişecilik, tablecilik iğne ve makine el işleri.

Bu sanatlardan yalnız muhitin ihtiyaçlarını tatmin edenleri bırakarak Türkiye’ye ve Ecnebiye ihracat yapanları değerlerine göre sıralayalım.

Dokumacılık

Alacacılık, şehrimizin çok eski bir sanatıdır; geçmiş gün terin en ileri ve civcivli zamanı 913 yılına rastlar. O vakit memlekette 5000 tezgâh vard’, Bu tezgâhlarda sanatın mütemmimi olan boyacılık, tarakçılık gibi işlerle beraber usta, kalfa, kadın erkek 7-8 bin nüfus çalışırdı.. Yılda iki milyon kilo mal dokur ve bedeli 2-3 yüz bin Türk altını tutardı. Antep halkı o zaman Halep dokumalarına esnaf cemiyetlerinin koydukları yasakları dinlemekle rekabet edebilmişlerdi. Her işleri sağlamdı.

(Fotoğraf):Ömer Şefik yüzbaşı Mensucat fabrikasında kola maknası

Esas 1900 yılında başlayan rekabet 1913’te kemalini bulmuştu. Antep Alacaları, Anadolu’da Halep mallarından fazla beğeniliyor ve tutuluyordu. Cihan harbi birçok işlerde olduğu gibi alacacılığı da darbeledi; o zaman muhtelif dalgalar geçiren bu sanat 1923’te bin tezgâhta bile karar kılamamış ve tenezzülde devanı etmekte idi. Bu sanat 930 Gümrük tarifesi ile Cumhuriyetin himayesine girdi. 931 kontenjan usulü himayeyi en yüksek devresine ulaştırdı ve birdenbire silkinen Dokumacılık 1933 yılını 1913 ile karşıladı ve daha ileriye bile geçti. 913 yılının 5000 tezgâhta beş bin kalfa ile başarılan bu iş 933 yılında tezgâhlarda yapılan tadilât ile 2500 kalfa ile başarılabiliyor ve aynı zamanda işçilerin refahı da bu nispette artmış oluyordu. Geçmiş yılların eksikliklerini gündüz. Mesaisine geceyi de ilâve eden men su cat fabrikası ve iplik fabrikası ikmal etmektedir.

Aşağıdaki istihsal grafiğinde dokumacılıkla beraber trikotaj, Antep kilimi, kirkidi kilim, harar ve kıldan yapılan tütün ambalajları, çadır ve emsali mallarımız da dahildir. Bunlardan:

Dokumalar: Antep alacaları, Antep abaları, poplenler, el, yüz, hamam havlıarı, jakar kuşakları, boyun atkıları, yazlık elbiselikler, ot ipek elbiselikler, aba perdelikler, bez, astar, tela ve emsali mallardır.

Trikolaj: Her nevi iplik, saten, çoraplar, tozluklar, erkek ve kadın gömlek ve bluzları.

Bu vesile ile Antep’te trikotajın terakkisini gösteren el makinelerin adedini şöylece sıralayabiliriz.

Dokumalarımızın satış yeri orta, doğu Anadolu ile Karadeniz sahilleridir. Bunlara ilâveten İzmir, İstanbul’a kadar gönderilen kilimlerimiz iki türlü- 923 929 933 dür. Biri tezgâhlarda dokunur ve en çok imâl edilen budur. Adına Antep kilimi derler. Bir de köylülerimizin dokudukları (kirkidi kilim) vardır ki nefaset ve kıymet itibari ile diğerinden daha yüksektir. 6-7 lira kıymetinde olan bir Antep kilimi büyüklüğündeki kirkidi kilimlerimiz 20-25 lira değerindedir.

Umum dokuma mallarımızdan Anadolu’ya ihracatımız 933 yılında en yüksek derecesini bulmuştur.