(Sayın Sosyolog Uğurol Barlas bir sohbet esnasında ÖKKEŞ ÇAVUŞ’a ait bu küçücük hatıramı yazmamı benden rica etti. Rahmetli paşamın ve ÖKKEŞ ÇAVUŞ’un heyecan ve konuşmalarının ruhuna sadık kalmaya çok çalışmıştım. Ama başaramadım. Sağ olsalardı. Belkide beni muaheze ederlerdi, affetsinler. RUHLARI şâd olsun. )

1941 senesi Alman orduları yıldırım hızı ile bütün cephelerde ilerlemekte, TÜRK ordusu da seferber olmuş, memleket savunması için hazırlıklarını ikmal etmektedir.

69’ncu Tümen, Gelibolu yarımadasında, Bolayır’da bulunmakta, Tümen ko mutanı Tuğgeneral Muzaffer Tuğsavul Tümenini maddeten ve manen savaşa hazırlamak için, tam bir feragat nümunesi vererek çalışmaktadır.

Komutan, hemen hemen hergün birliklerinin çalışmalarını gördükten sonra, çalışma saatleri dışında da Birinci Cihan harbi ile İstiklal harbi hatıralarını anlatır. TÜRK subay ve erlerinin kahramanlıklarını dile getirerek Tümenin en kıymetli gücünü, kuvvei maneviyesini her an en yüksek seviyede tutardı.

Yine bir gün, bizlerle yaptığı konuşmada; Birinci dünya savaşında, Sina cephesinde batarya komutanı iken, batar yasında ÖKKEŞ isminde Gaziantepli bir top çavuşu bulunduğunu söylemiş, onun ufak tefek cüssesine rağmen ne kahramanlıklar yarattığını kendisine has konuşma ve heyecan ile bizlere anlatmıştı. Bu konuşma ile ÖKKEŞ çavuşu ilk kez tanımış olduk, ondan sonra bütün Tümen, bilâhare de bütün Kolordu ÖKKEŞ çavuşu daha yakından tanıdık, Onu her zaman adeta içimizde bulduk.

Sina cephesindeki savaşlar sırasında bir gün, düşmanın bir kısım piyade birlikleri her nasılsa topçu mevzilerimize kadar ilerlemiş, bu arada genç teğmen Muzafferin bataryasına da yaklaşmıya başlamıştır. Bu anda, ÖKKEŞ çavuş ilk harekete geçenlerin başında, elinde süngüsü takılmış tüfeği olduğu halde: (BE HEY KÂFİRLER, NE İŞİNİZ VAR BURADA, ÖKKEŞİ ÇİĞNEMEDEN BİR ADIM ATAMAZSINIZ, HAYDİ ASLANLARIM İLERİ, ALLAH ALLAH ALLAH) diye düşmana doğru öyle bir fırlaması vardıki, bu anlatılamaz, ancak görmek lâzım, ÖKKEŞ Çavuş’un devleşmiş gövdesi, yankılar yapan sesi arkadaşlarına bir anda gerekli tesiri göstermiş, düşmanda bu mezbuhane savletten korkarak geldikleri gibi gitmişlerdi, demişti.

Komutan, bu eski silah arkadaşı ile zaman zaman mektuplaşırdı. Bir gün yine bir mektup almış ve bu mektubu Kol ordu birliklerine yayınlamıştı. Aradan 29 seneye yakın bir zaman geçti, hatırımda kaldığına göre, mektupta paşanın hal ve hatırını soruyor, eski hâtıralardan bahsediyor ve en sonunda da: (Paşam düşman eti burnuma kızarmış kebap gibi kokuyor, emret bende geleyim.) diyordu.

80 küsür yaşında olmasına rağmen, içindeki sönmeyen savaş azmi bütün Kolordu mensuplarını teshir etmişti.

1945 yılında Geliboluda, 11’nci Kolordu’da Korgeneral Muzaffer Tuğsavul’unyaveri bulunuyordum, Üst teğmen rütbesinde idim. Paşam bir gün bana:

Turgut, bu gece Kadeş vapuru ile Ökkeş Çavuş geliyor, karşıla, Kolordunun misafiridir, Gelibolu’dan gidinciye kadar O’nun yaverisin, sizlere onu her fırsatta gtyaben tanıtmıştım, görünce tanıyacaksın, ben Edirne’ye gideceğim. Yarın akşama döneceğim, dedi.

Orduevinde bir oda ayırttım. Vapur saat 21 sıralarında geldi. Herkesten önce vapura çıktım, iskele başında beklemeye başladım.

O günün heyecanını hala yaşıyorum. Yolcular biraz seyrekleşti, işte geliyor, Ökkeş Çavuş... dipdiri bir gövde üzerinde dik bir baş, itina ile burulmuş bem bembeyaz bıyıklar, belinde iki karışa yakın ende beyaz bir kuşak, kuşaktan sarkan uzun gümüş saat kösteği, temiz bir ceket altında petrol rengi bir potur, hafif topuklu rügan bir iskarpin, elinde pırıl pırıl parlayan ceviz bir çanta ve etrafa dağılan bir haciyağı kokusu.

Yaklaştığı anda evvelden beri tanıyormuş gibi, Merhaba evlât dedi, ben de hoşgeldin Ökkeş Çavuş dedim ve elini öptüm.

Milyonları yutan, ülkeleri tarumar eden koca bir dünya savaşının kahramanı ile yanyana bulunmanın heyecanı içinde Orduevine geldik. Paşanın yarın akşam geleceğini söyledim. Karnının tok olduğunu söylemesi üzerine karşılıklı birer kahve içtik, yorgunluğunu düşünerek odasına kadar çıkardım.

Ertesi sabah kahvaltımızı beraber yaptık, Ona Gelibolu’nun görülecek yerlerini gezdirdim. Akşama doğru Korgeneral geldiler, 30 sene evvel kan ve ateş içinde kader birliği yapmış bu iki eski silah arkadaşının karşılaşması görülecek şeydi. Bu toprağın Mehmet’i Ökkeş’i, yaşı ne olursa olsun komutanını aklının alamıyacağı bir coşkunluk ve bağlılıkla sever ve sayar. Yine bu toprağın komutanı astıda olsa silah arkadaşlarını ayni hislerle, bundan da ayrı bir evlat gibi sever. Milletimin hamurunda var bu hasletler.

Akşam yemeğini Korgeneral misafiri ile yediler.

Ertesi sabah Gelibolu yakınındaki bir birliğe gidildi, daha evvelden emir verildiği için birliği toplanmış bulduk.

Korgeneral, Ökkeş Çavuşu kısa bir konşuma ile, kendine has heyecanı ile birliğe tanıttı. Ökkeş Çavuş, değme genç askerlere taş çıkartacak bir sertlik ve çeviklikle Paşaya döndü, mükemmel bir esas duruşla güzel bir selam verdikten sonra, sağol paşam, müsaade edersen evlatlara benim iki çift sözüm var dedi ve hazırlanan kürsüye çıktı.

Aynen hatırlayamıyorum, tabiî, şu mealde bir konuşma yaptı:

Evlatlar,

Kolordu komutanınız, 30 sene evvel kan ve ateş içinde benim de komu tanım idi. O, bize öl dese gözümüzü kırp madan ölürdük, sizlerede öl dese ölün. Çünkü O, sîzlere kimin için ölün dediğini biliyor. Bu günlere, öl diyebilenlerle ölmesini bilenlerin sayesinde geldik.

Düşmanı yenebilmek için her şeyden evvel komutanlarınızı ve biribirinizi çok sevin ve sayın. Askerlik arkadaşlığı kadar kıymetli hiç bir bağlılık yoktur, bunu terhis olup memleketinize gittiğinizde daha iyi anlayacaksınız. Bizler, sayıları ve silahları bizden çok fazla olan düşmanlarımızı birbirimize olan sıkı bağlılığımızla altettik.

Sevin, itaat edin ve çalışın, ondan sonra hiç bir şeyden korkmayın, Allah vatanımızı ve sîzleri koruyacaktır.

Dikkat ediyorum, Onu dinliyenlerin göğüsleri gözle görünür derecede kabarıyordu. Bu milletin kalbindeki Vatan aşkının Ökkeş Çavuş’ların ateşi ile bir anda alev alev parlamaya ve her türlü düşmanı yakmaya yeter olduğunu gözlerimle görür gibi oluyorum.

Sayın komutanım, rahmetli Orgeneral Muzaffer Tağsavul ile, Onun bundan 58 sene evvelki top çavuşu rahmetli Ökkeş Çavuş ve onların şahsında, şehit olmuş, komutan ve Gaziantepli ökkeşlerimizi rahmet ve minnetle anarken, gazilerimizi de saygı ile selamlarım.

18 Mart 1972 Emekli Albay

Turgut ÖZKAN