(Geçen Sayıdan Devam)

Merhum Dr. General Faik Taşçıoğlu’nun Gaziantep kurtuluşu hakkında yazılmış bir şiirini sunuyoruz.

Kânunuevvel yirmi beş bir zafer günüdür,

Anteplinin, Antep’in destan olmuş ünüdür.

Bu şerefli, şanlı gün Gaziler düğünüdür,

Agit, yiğit, Antep’in, tarihleşen dünüdür.

Yavuz Antep bu günde aldı şehri düşmandan,

Ayrı kalmaz Antepli, yurdundan hür vatandan.

Gazi yurdu Antep, yiğitlerin kaynağı,

Mücahitler diyarı, arşların yatağı.

Bu cengâver memleket koç yiğitler bölgesi,

Ülkelerin Bökesi, Bökelerin ülkesi.

Agitlerin agiti, yiğitlerin yiğidi,

Erler eri, er oğlu, bütün Antep muhiti.

Bir ağızdan yükseldi, muhabbetli bir sada:

Yeri göğü̈ titretti şu maşeri kör nida.

Vurun Antepliler, bu namus günüdür vurun!

Vurun, yurt için savaşmak Türk'ün ünüdür vurun!

Birleştirdi herkesi bu sayhâ-i intikam,

Alkışlandı her yerde bu ihtişam-ı kıyam.

Yaradâna sığınıp girdi Antep savaşa,

Hubbi vatan gayreti kalplerden taşa taşa.

Mahrumiyet, sıkıntı, düşman kavi ne demek!

Hak yolunda savaş, bu boşa gider mi emek?

Bu azim ve iman ile saldırdılar düşmana,

Yüklendiler dağ gibi sarılıpta vatana.

Bayrak şehir, burç̧ şehir, ordu şehir, şan şehir,

Hudutların bekçisi, tarihten taşan şehir.

Kara Yılan, Şahin Bey, daha nice kahraman,

Karşısında şaşırdı o mağrur cebin düşman.

Naşımı çiğnemeden giremez düşman Antep’e,

Diye girdi Şahin Bey bu görülmemiş̧ harbe

Kâinata ün verdi Antep kahramanları,

Arslan Bey'in pür silah o, yavuz arslanları.

Antep oldu, bu harpte harikayı metanet,

Anteplilerde oldu şahikayı şehâmet.

Bu ilahi cihadda bir kal’a oldu her ev,

İman dolu kalplerin herkes sanki birer dev.

Bastan başa memleket oldu bir can pazarı,

Harp sahası tamamen adsız şahit mezarı.

Ana-baba günüydü, mahşerden bir nişandı,

Kadın, erkek ve çocuk, genç, ihtiyar dayandı.

Mermileri, barutu kendi yapıp kullandı,

Onardığı silahla müstevliye çullandı.

Tahtadan top yapıldı, dayan Frensiz, dayan!

İman tahtasıdır bu, hâb gafletten uyan!

Fütur getirmedi heç, umur etmedi bile,

Burçlar gibi dayandı, çekirdek ekmek ile.

Kırdı Antep, yabancı mütecaviz ayağını,

Tekrar yedi Fransız, Akka'daki dayağı,

Baştan başa gemiyi, kurtardığı o günde,

Diz çöktürdü düşmana yiğitliği önünde.

Bu timsali hamiyet, arslan yürekli millet,

"Tür Verdün'ü" yarattı, bu ne gayret, ne himmet!

Bayrak şehir, burç şehir, ordu şehir, şan şehir

Hudutların bekçisi tarihten taşan şehir.

Böyle çetin savaşma kaydetmedi hiç bir çağ,

Şehitler verildi ki, hüyük hüyük, dağ ve dağ.

Çekinmeden yurt için bu fedakâr mert şehir,

Temiz kanını döktü, çay çay, nehir nehir.

Yurtsever Antep, numûne-i imtisal,

Bütün cihana verdi duyulmamış bir misal.

Can verip kan dökerek bu tarihi yapan siz,

İftiharla, gururla, hayranlıkla yazan biz.

Bu abide bize bir hatırayı celadet,

Semalara yükselen bir güzar-ı şahadet.

Kanı bahasına sırf Gazi oldu Antep

Bundan şüphe eden layık hitabı, itap.

Gaziliği Antep’in göğsüne millet yazdı,

Sahifeyi tarihe altın kalemle yazdı.

Gerektiği zamanda benim şanlı Antep’im,

Yine çizer bir hudut, kanla, canla, eminim.

Bayrak şehir, burç̧ şehir, ordu şehir, şan şehir,

Hudutların bekçisi, tarihten taşan şehir.

Konya 28 Kasım 1955