23/Mayıs/1952’de hakkın rahmetine kavuşan memleketimizin kıymetli evlatlarından General Dr. Faik Taşçıoğlu zamanın mağaralarından taş kesen Hasan Hoca namı ile maruf zatın torununun oğludur. Hasan hocanın oğlu İsmail Efendi Antep’te müderris idi. Müderrislik zamanı Sultan Abdülaziz’in padişahlığı devrine rastlar. Rahmetli, babası Abdullah efendiden o vakte ait meşhur bir hadiseyi bana şöyle anlattı:

"Sultan Abdülaziz devrinde yapılan muazzam masrafları karşılamak üzere halka ağır vergiler çıkartılmıştı. Bu vergilerden Antep halkı da muaf tutulmamıştı. Fakat ne de olsa bu vergi esasen fakir olan Antep halkına ağır gelmişti. Bunu yakinen bilen Müderris İsmail Efendi halkın hissiyatına tercüman olmak fireze vaktin idare amirleri yanında teşebbüse geçmiş̧. Gerek şahsına ve gerekse müderris haneye tek kuruş̧ vergi atılmadığı halde verginin aleyhinde bulunmuştu. Bunun üzerine idare amirleri Müderrisi, Padişah fermanına karşı gelmekten mahkemeye vermişler. Fakat Antep’te bu zatı yargılayacak yüksek mahkeme bulunmadığından Halep’e sevki kararlaştırılmıştı. İsmail Efendi’yi Halep’e sevk için nezarete almışlar. Eline kelepçeyi vurarak bir zaptiye müfrezesiyle yola çıkarmışlardı. Nurgana köyünü̈ geçip Nafak boğazına girince Antep halkı Müderrislerini kurtarmak için tamamen ayaklanmış̧ ve yollara dökülmüşlerdi. Diğer taraftan şehrin büyükleri de idari makamlara başvurarak İsmail Efendi’nin herhangi bir maksadı bulunmadığını yalnız ve yalnız halkın menfaati için harekete geçtiğini söylemişlerdi. Bunun üzerine durum vaktin padişahına bildirilmiş̧. Gelen emirde Antep halkının bu vergiden muaf tutulması ferman buyurulmuştu.

İsmail Efendi’den sonra oğlu Abdullah Efendi yerini aldı. Abdullah Efendi Antep’te İttihat ve Terakki Cemiyetinin kurucularından olup bu cemiyete uzun müddet reislik yapmıştır. Aynı zamanda o vakit ki Balıklı Başöğretmeni idi. (Şimdiki Atatürk Kütüphanesi karşısındaki hükümet konağı parkının taksi durağına olan kısmı) Vaktin Tahir Beyoğlu Battal beye (Şimdiki Belediye Reis muavini Ali Budak’ın babası), Şehrimizin muhterem ve yaşlı siması olan Rıza Cenani Beye ve bunlar gibi birçok zata ders vermişti.

1919 yılında Antep’in İngilizler tarafından Mondros mütarekesine mugayir olarak işgali yerli halkın tamamını gücendirmişti. Bu düşüncelerin önderleri arasında bulunan İttihat ve Terakki Cemiyeti Reisi Abdullah efendi de bir kaç̧ arkadaşı ile birlikte düşman aleyhine bazı gizli teşebbüslerde ve toplantılarda bulunduğu için kendisini, Hüseyin Cemil Göğüş’ü Patpat Bahtiyarı ve Mennan zade Mustafa’yı ve daha bir kaç̧ arkadaşını bir gece içinde toplayarak Koleje, oradan da mahfuzen Halep’e sevk etmişlerdi Halep’ten de Mısıra sevk edilen Abdullah Hoca ve arkadaşları Birinci Cihan harbinin sonuna kadar orada tel örgüsünde kalmış. Birçok Türk esirlerinin sebepsiz olarak Ermeni doktorlar tarafından gözlerinin oyulmasına ve yedikleri yemeklerden dizanteriye tutularak ölen Türk erlerinin hallerine şahit olmuşlardı çok ağır işkencelere maruz kalmışlar ve tel örgüsünden yolunu bularak kaçan hocamız, vatanı olan Gaziantep’e gel dikten on beş̧ gün sonra ölmüştür.

Abdullah Hoca, Hacı Nasır Camiin de imamet ve zamanın Müftüsü̈ Şihli Hocanın kızı Fatma hanımla evlenmiştir. Şihli hoca Pürsefadaki şimdiki parkın yerindeki Fetva hanede fetva da verirdi.

Fatma hanımla Abdullah Hoca’nın evlenmesinden Hakkı Efendi ile Faik Paşa Nazire ve Atiye hanımlar doğmuştur. Taşçı; Hakkının bütün ömrü̈ Belediye hizmetlerinde geçmiştir. Abdullah Hoca’nın kardeşi Hüseyin Fadıl ikinci Meşrutiyet İdaresinde mebusluk yapmıştır. Diğer kardeşi Mehmet Efendi ticaretle meşgul olmuştur. Abdurrahman efendi ise İstanbul Emniyet Müdürü̈ idi. Beşinci kardeşi Abdulkadir Zeki ise ittihadı Terakkinin en gözde elemanı idi. O devirde Harput ve Elâzığ valisi iken Enver Paşa’nın en itimat ettiği valilerden olması ile Ermenilerin tehciri sırasında Derzor Valiliğine getirilmişti. İstiklal harbini takip eden günlerde Atatürk’e suikast hazırlayanlara adı karıştığından İstiklal mahkemesince idama mahkûm edilmiştir.

General Faik Taşçıoğlu Rumî 1314 (1898) le Gaziantep’te doğmuş̧, İlkokul ve Rüştiye ile İdadide kısmen tahsilini yaparak İstanbul lisesini ikmal ettikten sonra Askerî Tıbbiyeye girmiştir. Buradan mezun olup Bakteriyoloğu ihtisasını yaptıktan sonra sıra ile Elâzığ̆ Konya ve Adana Askeri Hastaneleri, Bakteriyoloğu, bundan sonra Sivas, İstanbul Çengelköy hastanesi başhekimliği, Ankara Gülhane Hastanesi Dahiliye Müdürlüğü, Aşıserom enstitüsü Müdürlüğü, Askeri Tıbbiye Okulu Müdürlüğü, Erzurum Kolordu Başhekimliği gibi görevler almıştır. Bu arada Generalliğe terfi ettikten sonra Erzurum Mareşal Çakmak Baş hekimliği, Konya 2’nci Ordu Sağlık Başkanlığı ve son olaraksa Askeri Tetkik Kurulu üyeliği vazifelerinde bulunmuştur.

Faik Paşa 931’de Bazoğlu Emin Efendinin kızı Müfide hanımla evlenmiş̧, bir erkek iki kız çocuğu dünyaya gelmiştir. Oğlu İnal Avusturya’da mimari tahsilini yapmaktadır.

(DEVAMI VAR)