25 Aralık tarihi Gazi Şehrin kurtuluşunun yıl dönümüdür. Bu gün eğilmiş başları ve kızarmış yüzleriyle Fransız Ordusunun ve mağrur komutanlarının al bayrağımızı ve süngülerimizi selamladıkları ve şehrimizi terk ettikleri günün yıl dönümüdür.

Mütecaviz düşman, O zamanın en kuvvetli Devleti Fransızın ordusu idi. Her türlü vasıta ile asil mücehhez ve teşkilâtlı bir ordu.

İğrenç ve korkunç maksatlarla zulûm vasıtası olarak harekete geçmişti.

Tecavüze uğrayan Ayıntaptı. Sonradan yaralı ve asil göğsüne Gazi madalyası takılan şehir.

Asırlardır içimizde kendi ekmeğimizle beslediğimiz ve bu yurdun öz çocuğu gibi koruduğumuz Ermeniler düşman askerini çiçek ve konfeti yağmuru altında karşıladılar. Ve birbirini kovalayan hıyanetleriyle Ayıntaplıları arkadan vurdular. Fransızlara devamlı yardımcı oldular. Bu olay Ayıntaplıların hafızalarında kara günlerin unutulmayacak hazin bir tecellisi olarak yerleşmiştir.

Ayıntap bütün tarihinde zulüm ve esarete karşı koymuş ve benliğine tecavüz edenlerin karşısına tunçtan bir heykel gibi dikilmiştir.

Ayıntap tarihinden gelen bir şuurla daima haksızlığın karşısında direnmiştir. Zulme boyun eğmemiştir.

Düşman tecavüzü karşısında Ayıntap bir Ordugâh haline geldi. Ayıntaplılar Ordulaşmış bir millet oldu.

Rumeli cephesinin nasıl bir Plevnesi varsa, Güney Anadolunun da bir Ayıntabı vardır.

Ayıntap için Türk Verdünü diyorlar. Bu Ayıntabı küçülten bir benzetiştir. Verdünün arkasında zengin bir millet ve kudretli bir devlet vardı. Ancak kısa bir müddet dayandı, Ayıntap yoksulluk içinde aç bîilâç, kurşun ve gülle yağmuru altında kan ve ateş içinde tam 11 ay dayandı. Günlerce silahsız erzaksız kaldı. Bölükler susuz ve irtibatsız düştü. Zerdalı çekirdeği yedi. Muhasaraların yarattığı feci durumlara rağmen şerefsiz bir teslimiyeti kabul etmedi. Onun için Ayıntap Türk semalarında yükselen büyük bir dağ ise Verdün onun eteklerinde emekleyen cılız bir çocuk gibi kalır.

Ayıntaplılar teslim işaretlerine karşı ölümü tercih ettiler. Düşmanın cebir, zülüm, yalan, sahtekârlık, tehdit ve vaid gibi silâhlarının hiç birisi bu şehrin halkını bildiği yoldan çevirmedi. Ayıntap halkı vatanını kurtarmağa azmetmişti.

Ayıntaplılar öldüler, öldürdüler neticede kasabasile, yurduyla birlikte şeref ve haysiyetimizi de korudular. Ayıntap bu mücadelesiyle gerçek bir tarih yazmış vatan kurmanın ve korumanın asil bir örneğini vermiştir.

Ayıntaplıların kanlarile yazdıkları bu kahramanlık destanı asırlarca söylenecektir. Hakikî tarih, hakikî vatan böyle olur. Bu, tarihin bir daha eşini kayd etmeyeceği bir hamâset şaheseridir.

Şanlı müdafaası ile Ayıntap, bütün Türk milletinin ve dünyanın hürmet ve takdirlerini kazanmıştır. Türk Milleti Gazi Şehri ile daima iftihar edecektir.

Gaziantepliler en çaresiz zamanlarında ve ümitsiz görünen günlerinde bile cesaretlerini kaybetmediler.

Gazi Şehrin her köşesi, her noktası canlı bir tarihtir.

Paşa sokağı, Mardin, Kurban Baba, Musullu, Gazhane, Mağarabaşı, Sarımsaktepe, Düztepe, Akbaba, Çınarlı, Tabakhane, Çiftçinin harafı, Beyazın Hanı, Balıklı, Aydınbaba, Ahmet Çelebi, Yazıcık, Cünüttepe, İkiz kuyu, Çıksorut, Azaz yokuşu kara ve çetin günlerin acı hatıralarını saklamaktadırlar.

Ayıntabın her tarafı kara günlerden bir hatıra abidesi olarak gözlerimiz önündedir.

25 Aralık şehre ilk giren Türk silâhlı kuvvetlerine ve bugünkü temsilcileri olan kahraman subay ve erlerine şehir adına derin şükranlarımızı tekrar ediyoruz.

Aziz şehitler değerli mücahitler, şan ve şereflerle döğüştünüz, erkekçe, merdce savaştınız. Türk Milletine göğsünde GAZİLİK madalyası olan şehir armağan ettiniz.

Gazanız mübarek olsun. şimdi hepimiz Gazi Şehrin önünde hürmetle ve şükran duygularımızla eğiliyoruz.

Şanlı Gazi Şehir; Sana herşey layıktır. Sen her şey’e lâiksin. Kahramanlığa da Gaziliğede. Selam sana.