Gaziantep şehri kablettarih zamanlardan beri Türkler tarafından tesis olunmuş ve Türk kalmış bir şehirdir, Bu hakikati vuzuhile- ifade edebilmek için göz önünde ve Antebin ([1]) kilometre yakınındaki (Hirapolis — Karkamış) harabelerini delil gösterip geçmek kâfi değildir.

Türh tarihi kadiminden kısa bir bahis:

Binlerce yıllar mütemadiyen garbe hicret eden Turan Nesli (Türkler) malûmdur ki tabiî hadiselerin mukavemet götürmiyen cebir ve tazyiki karşısında ana yurtlarını terk etmişlerdir. Garbe göçen Türk nesli iki yol takip etmiştir:

1— Şimal yolu

2— Cenup yolu.

Şimal yolunu ihtiyar edenler karadeniz sahilleri, Tuna boylarında yerleşmişlerdir. Cenup yolundan gelenler Anadoluda, Suriyede, Mezopotamyada yurd tutmuşlardır. En az (4000) yıl evvel bu suretle Anadoluda yerleşen Türkler burada (Otokton) Ahali halinde medeniyet kurmuşlardır. (Eti) veya (Hitit) danilen Turan neslinin bu toprakta o zamanlardan beri mesken yaptıkları yerlerden biri de Gaziantep şehridir. Gaziantebin o vakit Hititlerden kalma isminin (Dülük) veya (Duliçe) olduğu hakkındaki mütalea ve rivaytler yanlıştır. Halepten ayrı olarak başlı başına bu havalide hüküm süren reislerin, Emirlerin, Meliklerin eyalet merkezi olduğu zamanlara ancak Helep Emiri Nasır ve Nuriddin bilâhere Salâhaddin Eyyubînin Babası Necmiddin zamanında tesadüf edilen bu şehir aşağıda mücmelen arzedildiği. veçhile asırlarca elden ele- geçmiştir. Muhakkak bir şey varsa o da Hititler zamanında Halebin ismi (Kilip) Antebin ismi (Hantap) idi. Gaziantebe izafe edilen (Dülük) ve (Duliçe ) halen bu ismi muhafaza eden ve tarihi kadim itibarile bu şehirle beraber olan (Dülük) köyünün, eski ve yeni adıdır. Bu köy Antebin şimalinde 20—25 kilometre uzaktadır.

İstidrad: Hititlerin Yurt tuttukları; çift sürdükleri yerlerde ve bu meyanda Şimali Suriye (Hirapolis - Karakamiş) Antep ve havalisinde vücuda getirdidleri asarı medeniye ve ahvali ictimaiyelerine dair yazı yazılırse mevzumuzu çok uzatmış olacağım.

Yalnız Asur hükümdarlarından (Nasır) zamanında yazılmış bir

Tuğla delâletile (Babil) Kulesinin (Akat) ve (Sümerler) ünvanile İrakta

yerleşen Türler tarafından yapıldığının bu gün sabit bulunduğuna,

(Karakamiş) harabesinin daha altındaki birinci tabakasında zuhur eden

asarın hududu tayin edilemiyecek kadar yüksek olan kıymet ve ehemmiyeti

tarihiyesine nazaran Dünya medeniyetinin ilk temellerini kurmak şerefinin de yine bu eserlerin sahibi olan büyük ve mübdi Türk milletine ait olduğunu bilmünasebe arzetmekten men’i nefis olunamaz. Dülük köyü ile Antep civarında halen tesadüf edilmekte olan Höyüklerde burasının eski bir Hitit yurdu olduğuna ayrıca işaret etmektedir.

Hititlerden sonra, Asur hükümdarlarından birinci (Salma Nasır) milâttan (1250) sene evel ilk defa Diyabekir, Malatya, ve Maraş taraflarını istilâ etmiştir. Karakamiş ve Antep cihetlerinin de birinci (Salma Nasır) zamanında Asuriler eline düştüğü yolundaki mülâhazalar gayri varittir.

Hitit Hükümdarı (ZANNARA) nın merkezi hükümet ittihaz eylemiş olduğu Karkamişin o zaman göz kamaştırıcı Ümran ve serveti Çöllerde ve çıplak yaşayan akvamı Samiyenin tesallutunu celbediyordu. Asur hükümdarı ikinci (Nasır pal) Karkamiş önünde Hititlere yenildi. Bir çok kavgadan sonra ikinci (Salma Nasır) burasını zabt ve tahrib; Malatya ve civarı Besni kazasının bulunduğu yerler Maraş, Antep, Dülük dahil olduğu halde Durdu dağlarına kadar olan mahalleri istilâ etti.

Sanahrip zamanında bu havali Asurilerin bir vilâyeti gibi idi. Asurilerin inkırazından sonra buralarda Bâbilliler Asurileri istihlâf ettiIer. Fakat Bâbilliler bu civarda hâkim olmaya çalıştıkları sırada Hititler yalnız Maraş, Malatya, Antep ve Dülük te müstakildi. Asurilerle Babillilerin arasında (Eskit) Türklerile Agamilerin de Antep etrafında hüküm sürdükleri sabittir. Babillilerden sonra Suriye ve şimali Suriye müteaddit defalar İran istlâsina uğradı. (İRAN KİYANÎYAN) dan sonra (Erdeşirle) Yunanîler arasında İçelde vukubulan meharebede İskender İranîleri mağlûp ederek Dülük — Doliçe— Antep ve Nizibî Zabtetti.

İskenderi kebirin vefatından sonra memleketinin mukasemesi

sırasında Antep, Suriye, ve bütün Anadoluyu da zabteden (Silifkiyan)

ların eline geçmişti.

Antep Millâttan sonra Şarkî Roma imparptorluğuna intikal eden memleketler sırasına geçiyor. Şehirde halen mevcut olan harap Kale ve bu kaleye giden eski su yolları Romalılar zamanında meydana getirilmiştir. Vilâyetin hemen her yerinde çiftçiler tarafından tesadüfen- açılan Mezarlardan Romalılar devrine ait meskukat zuhur etmektedir.

GAZİANTEBİN ARAPLARA İNTİKALI

Gaziantep Herakliyos zamanında Arap idaresine geçmiştir. Araplar Şam civarında yaptıkları meydan muharebesinde (Herakliyos) kuvvetlerini mağlup ettikten sonra Şamı almışlar, Antakyaya kaçan Herokliyosu takip ederek Antakya, Maraş, Dülük— Doliçe ve Antebi fethetmişlerdir. Daha sonra bu havali ve Antep sırasile Emevîlere. Abbasîlere geçmiştir. Harunürreşit zamanında Antebin ticaret itibarile ileri gitmiş olduğu muhakkaktır.

ANTEBİN OSMANLI İDARESİNE GEÇMESİ

Abbasiye idaresi son zamanlarda intiha doğru gitmekte idi. Şarkta (YEZDÜCURDUN) mağlûbiyetinden ve İslâm dininin intişarından sonra Suriyeye gelen ve Suriye ATA Beyleri namile anılan Türk- ler, Halifeler memleketi ünvanile yadolunan bu havalinin hâkimi idiler. Halep ve Şam ve bu meyanda Antep ve Nizip te Ehlisalib hücumlarına kadar Suriye ATA Beylerinin elinde kalmıştır.

Ehlisalib istilâsını müteakip Samsat, Telhalit; Antep bunlar tarafından Rumlara teslim edildi. O sırada Suriye ATA Beylerinden- olup Halepte nüfuz ve kuvveti artan ve Antakya perensliğini istilâ eden Nurettin Antep kalesini tahkim ederek bu kaleyi merkezi müdafaa yapmak üzere hareket eden Fıranklara bu fursatı vermemek için daha fazla kısa yoldan ve onlardan evvel kâfi kuvvetle Rumlar elinde ve muhafazasız kalan Dülük ve Antebe yetişti. Kale ve şehri işgal etti. Bu suretle uzun müddet Antep istilâdan ve tahripten masun kaldı. İşte bu tarihlerde Nurettin Konya Salçukileri elinde bulunan Keysunla Besni ve Maraşı da bilâhere harben kendi hâkimiyetine ilhak etti. Bir müddet sonra Antakya prensi Türklerin elinde bulunan bu yerleri, almak için Nurettin üzerine yürüdü. Keysunla Maraş arasında cereyan eden bu muharebede Antakya Prensi perişan bir halde kaçtı.

1183 te meşhur Salâhattin Eyyubi tarafından zabt ve teshir olunan yerlerle beraber Antep ve bütün tevabii de onun eline geçti.

HELAGU Suriyeyi işgal ettiği zaman Halebi ve o zaman bir köyden ibaret olan Kilisi yaktığı halde Antep Helâgûnun tahribine uğramadı. Halbuki TEMURLENK Antebi baştan başa yakmıştır.

Bilâhara YAVUZ sultan Selim Mısır seferine giderken Sis, Tarsus, Antebi ve Kilisi osmanlı arazisine ilhak etti.

MISIR HÜKUMETİ VE GAZİANTEP

İbrahim Paşa 1242 tarihinde Antebe gelmiş, Hafız Paşanın Nizip muharebesine iştirak etmek üzere Nizibe gitmiş ve bu muharebede İbrahim galip gelmişti. Çünkü Maruf MOLTEKE nin bu muharabede alacağı tedabiri harbiyeye Hocalar ve Müteassıplar güruhu müdehale etmişlerdi. Şöyle bir rivayet vardır:

(Vak’a Cuma günü cereyan ediyor. Hocalar Moltekeye diyorlar ki; cuma günü müminler birbirinin kanını dökmezler. Binaenaleyh biz de bugün harp etmeyiz. Pek tabii İbrahim Paşa o gün Osmanlı ordusuna hücum eder, ve muharebeyi kazanır. Ve Molteke de Osmanlı ordusundan istifa ederek çekilir.)

1248 Hicrî tarihinde İbrahim paşa ile Kütahyada yapılan muharebede Adana ve Suriye ile birlikte Antep dahi Mısır idaresine tevcih edilmiştir. İbrahim paşa Antepte 13 sene kalmıştır.

ANTEBİN MÜDAFAASI

İbrahim paşa Nizipte Hafız paşa ordusunu mağlup ettikten sonra Antebe yürüdüğü vakit Antep ve havalisi halkı toplanarak Mısır ordusunu şehre sokmamak için Nizip civarında (Orul) köyü taraflarında son derece mukavemet göstermişler ise de mağlûp olmuşlardır.

İbrahim Paşa 1242 senesi 16 Temmuzda şehre girmiş; şehri yakmak için yemin ettiği halde vaki istiman ve istirham üzerine fikrinden sarfı nazar etmiş ve yalınız yeminini yerine getirmek için iki kulübe yakmakla iktifa eylemiştir. İbrahim Paşa (1265) te siyasî vaziyet dolayısile umum Anadoluyu ve Suriyeyi terk eylediği gibi Gaziantebi de terkeylemiştir.

GAZİANTEP KALESİ

Gaziantep Kalesi şehrin vasatında biraz şimalinde olup eski bir kaledir. Silifkeliler tarafından bina edildiği rivayet edilmektedir. Fakat hangi tarihte yapıldığı malûm değildir. Halebin iç kalesi de Silifkeliler tarafından meydana getirilmiştir. Antep kalesi istilâcı bir çok hükümetler tarafından tamir görmüştür. Kalenin altından tahtelarz bir araba yolunun Dölüğe ve Karahöyüğe kadar gittiği muhakkaktır. Hatta Gaziantep harbinde muhasara zamanında bu yoldan istifade etmek için uğraşılmış ise de yolun bazı yerleri çökmüş olduğundann bir netice elde edilmemiştir. Kalenin altında acı ve tatlı su tabir edilen iki su vardır. Araplar zamanında bu kaleyi tamir ettiren zat tarihte (Mervanı Himar) unvanı verilen son Emeviye halifesidir. Kalenin kapusu üzerinde şu Arapça ibare yazılıdır. (Emere bitamiratihi Mevlâna'Sultan melikü Eşref ebunnasır Kaytbay azze nasruhu senete sitteti ve sittin ve semaniye mietün minelhicretinnebeviye.) Bunun Türkçesi Mevlâna Sultan Melik Eşref Ebunnasır Kayıtbay 866 senesinde tamirini emretti.

Kalenin diğer tamirleri 955 tarihinde kanuni Süleyman zamanında ve 1047 tarihinde Murad IV in Bağdat seferinde yapılmıştır.

Mehazlar: Şemsitttin Sami bey, Hitit tarih ve yazılarına ait eser te’lif eden İngiliz müelliflerinden (Jon Gembel) in Maraş tarihi. Ve Lisan menşeleri muhariri (Dükinin) eserinden mütereem Tûrklerin tarihi umumisi (Hüseyin Cahit Bey)

Şakir Sabri YENER


[1] Vilâyetin Ahvali Umumiye Raporlarından