Şehir sinemasından Hükümet Konağına doğru inerken ilk bakışta insan okula benzer bir bina göremiyor. Fakat biraz araştırınca üzerinde “GAZİANTEP ÖZEL KOLEJİ” yazılı bir tabelâ görüyor. Bu tabelânın altında kapı genişliğinde daracık ve kısa bir dehliz uzuyor. İşte kuruluşu henüz iki seneyi tamamlamayan Gazi şehrimizin ilk koleji, bu dehlizin arkasına gizlenmiş, şehrin bütün gürültülerinden uzak ilk öğrencilerini tüm gücü ile en iyi bir şekilde yetiştirmeye çalışıyor.

Cumartesi günü Gaziantep özel KoIeji’ne gittiğimde saat on sıralarıydı. Okula geleceğimi önceden bildirmiştin. Kolej müdürü sayın Enis Türköz beni gayet nazik şekilde karşıladıktan sonra, okulları hakkında gerekli bilgileri verdi. Kolejin ilkokul kısmında 89, lise kısmında 78 öğrenci okuyormuş. "Böylece tüm öğrenci sayısı 194 ediyor diyor” Enis Türköz. Kolejde derse giren öğretmenlerin sayısı ise 27 sonra okullarımızda tatbik edilmekte olan programların çok ağır oluşundan dert yanıyor. Eğer yetiştirilmesi bilinirse çok geri zekâlılar hariç hiç bir öğrencinin sınıfta kalmıyacağı kanısında. Her insanın doğuştan ayrı ayrı kabiliyetlere sahip olduğu ve öğrencilerin bugün Avrupa okullarında olduğu gibi, bizim okullarımızda da kendi kabiliyetlerine göre okutulması gerektiğini ve ancak bu sayede iyi ilim adamları yetiştirebileceğimizi söylüyor. Sonra birden bu konuyu açtığına pişman olarak sorularımı sormamı istiyor. Çünkü henüz bu meseleden bahsetmenin mevsimi gelmediği fikrinde. Müdür bey diğer sorularımı şöyle cevaplandırdı:

— Gaziantep Özel Koleji hangi amaçla ve kimin öncülüğü ile kuruldu ?

— Kolej Gaziantep’in İktisadî gelişmesine parelel olarak, ihtiyaç halinde hissedilmeye başlayan İngilizce dilini öğretmek ve diğer derslerde de öğrencinin kabiliyetine uygun bir gelişmeyi sağlamak için açıldı.

Bu hareketin öncülüğünü Cemil Alevli’nin başkanlığı altında teşekkül eden bir hayır cemiyeti yapmıştır ki; adı "Gaziantep’ te Kolej Açmak ve Yaşatmak Derneği”dir.

— Kolejinizin Lise ile olan farkları nelerdir ?

— Kolejimiz Lise ile karşılaştırılınca ilk fark olarak sınıf mevcutları göze çarpar. Bizde en kalabalık sınıf mevcudu 30 kişidir. Oysa Lisede sınıf mevcutları bu rakamın bir misli, yani 50-60 arasındadır.

İkinci önemli fark ders programlarına göre İngilizce dersinin Liseye nazaran, orta ve lise kısmında haftada 7 saat fazla okutulmasıdır.

Lisede sabahtan öğleye kadar altı saat ders yapılır. Öğleden sonra Liseliler için okul yoktur. Kolejimizde öğleden önce beş, öğleden sonra iki saat olmak üzere günde yedi saat ders yapılır. Ayrıca bizde derslerin deneyle işlenmesine önem verilmiş, İngilizce, kimya, fizik ve biyoloji laboratuvarları açılmıştır. Bu suretle öğrencilerin dersleri deneyle daha kolay bir şekilde öğrenmesine çalışılmaktadır.

— Birçokları Lise giriş sınavlarını kazanamayan veya Lisede okumayı gözü kestiremeyen zayıf öğrencilerin “Kolej paralı okuldur. Ne kadar olsa Liseye göre daha kolay olur.” düşüncesiyle Kolej’e geldiği fikrinde. Bu konuda ne dersiniz?

— Bu şekilde düşünerek kolejimize gelenler bulunabilir. Ama biz bu fikrin tamamiyle aksi istikâmette faaliyet göstermekteyiz. Biraz önce söylediğimiz gibi kolejimize bu fikirle gelenlerin çoğu sınıfta kalmış ve tasdiknamelerini alarak başka okullara girmiştir. Meselâ geçen sene Lise birinci sınıfta bulunan 57 kişiden yalnız 31 tanesi bir üst sınıfa geçebilmiştir.

— Acaba aileler öğrenciniz olan çocukları ile yeteri kadar ilgileniyorlar mı ? Ne dersiniz?

— Çok. Ailelerin bu ilgilerini yürekten takdir ediyoruz. Hepsi de çocuklarıyla yakından meşgul oluyorlar. Bizde onlarla işbirliği ederek öğrencilerimizi daha iyi yetiştirme imkânına sahip olmaya çalışıyoruz.

— Herhalde ailelerin çoğunun bu ilgileri kolejinize her sene ödedikleri paradan olsa gerek. Çünkü Liseli öğretmenlerde hep ailelerin çocuklarına karşı ilgisizliğinden yakınıyorlar.

Sayın Enis Türköz ile konuşmamızın tam bu kısmında içeri bir öğretmen girdi. Tanıştık. İsmail Koçak, Kolejin İngilizce öğretmenlerindenmiş. Müdür Bey’in bu esnada ani bir işi çıktığı için beni koleji İsmail Bey gezdirdi. Aşağı, okulun bahçesine indik.

Bahçe oldukça geniş, içinde bir basketbol sahası var. Arka kısmında büyük ağaçlar yükseliyor. Ortasında Atatürk’ün bir büstü dikili. Atatürk büstünün hemen yanma bir meteoroloji istasyonu kurulmuş. Öğrenciler burada hava durumunu inceliyorlar.

Daha sonra da biyoloji ve fizik laboratuvarını gezdik. Bir oda hem fizik, hem biyoloji Ioboratuvan ödevini görüyor. Dolapların içinde bir sürü şişe. İçinde çeşit çeşit maddeler var. Duvarlar biyoloji dersi ile ilgili resimler ve şekillerle süslü. Bir köşede insan iskeleti duruyor, iskeleti görünce bir Arap şairinin mezar taşma yazdırmış olduğu şu sözü hatırladım. “ Dün ben sizin gibiydim, yarın siz benim gibi olacaksınız.” İsmail Bey, iskelete bakarak ne düşündüğümü sordu. Bu cümleyi ona da okudum. Bir an düşündü, iskelete biraz daha yaklaşarak “Evet” dedi. Şair güzel söylemiş bu sözü. Gerçekten bu iskelette dün bizim gibi insandı. Mesleği terzilik, kunduracılık, sinemacılık yahut benimki gibi öğretmenlikti. O da bizim gibi yer, içer, ağlar, güler, uyur, gezerdi. Onun da bizim gibi birçok dertleri ve zevkleri vardı. Ama şimdi sadece şu gördüğümüz kemik yığınından ibaret ve bizim sonumuzda bunun aynı…

Biyoloji laboratuvanndan böyle düşünceli olarak çıktık. İskelet ve Arap şairinin sözü, ikisi bir arada bize pek fazla tesir etmiş, gözümüzün önünde üzerlerinde bizimde isimlerimizin yazılı bulunduğu yüzlerce mezar taşının canlanmasına sebep olmuştu. Düşünülecek olursa dünya bir rüyadan ibarettir. Ne ağlamağa, ne de sevinmeye değer hiç bir şeyi yoktu. Fakat!..

Resim atelyesine gelince pastel ve karakalemle iyi çalışılmış bir sürü güzel resim ile karşılaştım. Bütün öğrenciler resimlerini resim sehpaları üzerinde gayet rahat bir şekilde çalışıyorlar.

Kolejin diğer dikkate değer tarafları bir İngilizce laboratuvarı ile geniş bir iş atelyesine sahip olması. İngilizce laboratuvarında bütün dersler teype alınmış, hazır duruyor. Her sırada iki tane kulakçalık var. öğrenciler istedikleri zaman, istedikleri dersi kulaklarına kulakçalıklar takmak suretiyle dinleyebiliyorlar. Aynı zamanda isterlerse bu teypten İngilizce şarkı öğreniyorlar.

İş atölyesi gayet geniş, içinde bizim Gaziantep’in en büyük tamirhanelerinde bile bulunmayan çeşitli âletler var. Atölye Maden işleri, Mukavva işleri, Modelaj işleri (bu bölümde alçıdan heykeller yapmak için çalışılıyor), Ağaç işleri gibi bölümlere ayrılmış.

İş atölyesinden çıktığımızda öğrenciler teneffüs için bahçeye çıkmışlardı. Bizi görünce bir kısmı etrafımıza toplandı. Öğretmenler odasına gideceğimizi öğrenince “Aman” dediler, “Öğretmenleri elinizden geldiği kadar fazla oyalamaya çalışın, Fizikçi sözlü̈ yapacak.”

Öğretmenler odasına girdiğimizde orada bulunan öğretmenlere öğrencilerin sözlerini tekrarladım. Hepsi güldüler. İçerde Fuat Bilen, Türkân Olcay gibi hem Lisede hem kolejde ders veren öğretmenler vardı.

Gaziantep Özel Koleji hakkında fikirlerini sordum. İşte cevapları:

— Ali Bilen: “Tek cümle ile Kolej’i beğendiğimi söyleyebilirim. Geleceğin daha parlak olacağına inanıyorum. Bilhassa orta kısımda öğrenciler çok iyi bir şekilde yetiştiriliyor. Bunlar liseye geçtikleri zaman başarıları herhalde daha fazla olacaktır.”

— Fazıl Arısoy: “Kolejde sınıf mevcutları Lisede sınıf mevcutlarından daha az. Bu yüzden öğrencilerle daha fazla uğraşmak ve dolayısiyle onları daha iyi yetiştirebilmek imkânı hâsıl oluyor. Yalnız ders araçları yeterli değil. Bunlar artırılırsa dersleri daha iyi işlemek mümkün olacaktır.”

Türkân Olcay : “Kolejlerin memleket için olan faydalarının şüphe götürmez bir hakikat olduğu söylemeye lüzum görmüyorum. Gaziantep Özel Koleji de bazı eksikliklerine rağmen iyi bir okuldur. Fakat kolejin henüz kurulduğu düşünülürse, bahsettiğim eksiklikler hemen hoş görülür ve “Kolej mükemmel bir okuldur denilir. Diğer taraftan Kolejin bir dernek tarafından hiç bir kâr amacı gütmeden idare edilmesi onu şehrimize daha faydalı yapacağı fikrindeyim”

Çiğdem Batur : “Ben bu konuda ne söyleyebilirim? Koleji çok seviyorum ve bu yüzden de onun kusurları olsa bile bunu benim görmeme imkân yok”

Halime Bayram : “Benim de söyleyeceklerim Çiğdem Hanım’ın söylediklerinin aynısı. Kolej çok güzel bir okul. Bende Çiğdem Hanım gibi onu çok seviyorum.”