<>

Hadis-i Şerif

Gaziantep’in, geçmişini yokladığımız zaman (Küçük Buhara) denen bu şehrin, her branşta meşhur adamlar yetiştirdiğini görürüz. Bunlardan bir sınıf da hattatlar: (El yazıları çok güzel olanlar) dır.

Hattatlıkta; resim gibi, edebiyat gibi, güzel sanatlardan biridir.

Ben 1934’te yazdığım (Gaziantep Büyükleri) adlı kitabımda, Antep’in 62 âlim ve şairini topladım ve yayınladım. Sonra, dostum Hikmet Turhan Dağlıoğlu’da (Gaziantep Meşâhîri) adlı 136 sayfalık kitabında 64 Antep büyüğünü daha bize tanıttı.

Şimdi bende bu yazımda Gaziantep hattatlarından bildiklerimi kısaca tanıtacağım. Bunlardan bu güne kadar tesbit edebildiğim şunlardır:

1- Hâcetçi zade Hüseyin Aşkî Efen di. (Bu zat benim dedem, yani baba annemdir. Hal tercümesi Gaziantep büyükleri) kitabının 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101’inci sayfalarında yazılıdır.

2- Münif paşa (Hal tercemesi bir çok kitaplarda yazılı büyük bir edip ve mütefekkirdir.)

3- Abdünnâfi Efendi (Müniş paşanın babasıdır. Hal tercümesi, Bağdatlı İsmayil Paşa’nın (Nediyyetül ârifîn] adlı kitabının birinci cildinin 632. sayfasındadır. Edip ve şairdir.)

4- Ahmet Çelebi (Hal tercümesi [Gaziantep meşâhirinin 34. Sayfasındadır

5- Abdullah Şeyh Mehmet Efendi. Hal tercümesi [Gaziantep Meşâhîri] sayfa 34 tedir.

6- Mazhar Efendi (Gaziantep Büyükleri) nin 102 sayfasındadır.

7- Yasin Efendi.

8- Mustafa Fehim Efendi. (Ahmet Tüzünün babasıdır.)

9- Ahmet Muhlis Efendi. (Mustafa Fehim Efendinin babasıdır.)

10- Kepkep Zade Şakir Efendi (Asım Kepkep) in babasıdır. Antep Rüşdiye mektebinde yıllarca hüsnü hat muallimliği yapmıştır.)

11- Kasap zade Ökkâş Efendi. (Antep dar-ül muallimî’nde 3 yıl yazı muallimliği yapmıştır.)

12- Arzuhalci Ali Efendi.

13- Dut kuşu zade Mustafa Efendi. (Hattat ve hakkak.)

14- Şimşir zade Haşan efendi (Hattat ve hakkak)

15- Haşan Zafir Efendi. (Hattat ve hakkâk.)

Bu 15 hattattan bugün el yazması eserleri elde mevcud olan dedem:

Hacetçi zade Hüseyin Aşkî’nin yaz dığı kitaplar şunlardır:

1- Kur’an'i Kerim.

Bu mübarek kitabın, dedemin el yazması 5 nüshası adlar aşağıda yazılı cami ve şahıslardadır:

A- Alâiddevle (Alidola) Camiinde vakıf

B- Gaziantep ziraî donatım memurlarından Osman Çeviksever’de. Bu zatda merhumun torunlarındandır.

C- Kâtip Hoca Zade Hacı Sadeddin Efendide.

D- Muhlis Efendi zade Ahmet Tütün Beyde (Bu kelâm-i kadîm ayrı ayrı ciltlenmiş 30 cüz halindedir ve iri sülüs yazı ile yazılıdır. Demekki merhum, gözü az gören yaşlılarında kur’an okuya bilmelerini bu iri yazılarıyla sağlamış oluyor.

E- Mevlide Kızıl Aslan’da. Bu hanımda merhumun torunlarındandır. Osman Hocadaki nüsha 25X40 ebadında ve ciltlidir. Diğer dört nüsha gibi bunun da yazısı ve Hafız Osman basmalarından, yazıca çok üstündür. Başlangıçtaki Fatiha Bakara sûreleri başlarındaki sûre aralarındaki altın yaldızlı nakışlardaki san’ata hayran olmamak elden gelmez. Sayfalar 3 milim inceliğinde altın yaldızlı dik dörtgen çizgilerle çevrilidir.

Cüzlerin başladığı sayfa kenarlarında 30 adet mühür gibi değirmi ve saplı içlerinde (C) yani (Cim) harfi yazılı ve çok nakışlı cüz işaretleri var. Bu 30 işaret desenlerinin hiç biri ötekine benzemiyor. Demek bu zat mükemmelde bir nakkaştır.

Bu hattatta hayret edilecek bir cihette şu: 600 sayfalık bir kitabın ilk satırındaki ölçü ne ise, yani yazı ve harfler ne biçimde, büyüklüktü ise son satırda da öyledir.

Halbuki bu yazı o zamanlar kamış kalemle yazılıydrdu. Bu kalım ikide bir, yazarken kırılır. Bunu tekrar aynı ölçüde açmak sanıldığı kadar kolay değildir. Mübarek Hüseyin Efendi, senin hiç mi kalemin kırılmadı mı?!

Osman Efendideki bu Kur’an nüshasının sonunda, mühür şeklinde bir değirmi çizgi içinde Arapça bir yazı var. Bunun Türkçesi şudur:

«19 zilhicce 1282’de, Allah’ın kelamı bu Kur’an-ı Kerim Allah’ın yardımıyla, Hacetçi zade Hüseyin Aşkî elinde tamam olmuştur.»

Mülhime-i müneccime.

Güzel bir tâliyk yazı ile yazılmış olan 15X20 eb’adındaki bu kitap da Osman Çevikseverdedir. Kitap 200 sayfa kadardır.

Kitabın sonunda, aşağıda Türkçesi yazılı, arapça bir ibare var:

<>

3- Mulhime-I müneccime yine taliyk yazı ile yazılı olan bu kitabı bende Ahmet Tüzün Beyde görmüştüm ama mumaileyh bu kitabı sonra birine emanet vermiş. O da iade etmemiş ve Ahmet Bey de mimeverdiğini hatırlıyamamaktadır. Kitabı dedemin istinsah ettiğine dair yine sonunda imzası vardı.

4- Tahtavi tercümesi intihabülfukaha. Antep ulemasından katip Mustafa Efendi, Fıkıhtan Tahtavi’yi Türkçeye tercüme etmiş ve adına da (intihab-ül-fukuha) demiştir. Dört büyük cilt tutan bu tercüme kitabı, Hüseyin Aşkî Efendi’ye sülbs yazı ile istinsah ettirmiştir.

Bu dört cilt 2.500 büyük sayfayı aş kındır. Bu dört ciltte yine kâtip Hoca zade Hacı Sadeddin Efendi’dedir. Bunları bende gördüm

Yukarıda da arzettiğim gibi her 4 ciltte de yazılar aynı ölçüdedir.

Kâtip Mustafa efendinin hal tercümesi (Hediyyetülârifîn)in 2.cildinin 458. sayfasındadır. Bu zatın (Cihadiye) adi bir risalesi de vardır.

Şecere: Hüseyin Aşkî efendinin, Antep şer’iye mahkemesi şeceresi şudur:

1- Hacetçi zade Hüseyin Efendi.

2- Bunun üç oğlu: Osman, İbrahim, Mustafa Efendiler. Osmanın karısının adı: Mehmet kızı Asiye’dir.

3- İbrahimin iki oğlu: Ahmet, Hacı Arif Efendiler. Hacı Arif Efendi’nin karısının adı: Mehmet kızı Hatice’dir.

4- Hacı Arif Efendinin üç oğlu: Mehmet Baki, İbrahim, Hasan.

5- Mustafa’nın iki oğlu: Molla Hasan Molla Hüseyin. (Hüseyin Aşkî.)

Sicil bilgisi burada bitiyor. Şimdi Hüseyin Aşkî Efendiye gelelim:

Bunun biri erkek, altısı kız; yedi çocuğu var: Ahmet, Asiye, Zübeyde, Adile, Ummehan, Zennup, Fatma Tamam. Bu Fatma Tamam dedemin son kızı ve benim annemdir. Asiye’de Ahmet Tan’ın (Çulha Ahmedin) annesidir. Ahmet Tan, berber İhsan Tan’ın babasıdır.

Hacetçi zade Hüseyin Aşkî’nin evi Amme Mahallesi Kazaz Sokağındadır. Şimdi bu mahallenin adı: Düğmeci, sokak adı da dayı sokağıdır. Çıkmazın adı da Sipahi Çıkmazıdır.