Gaziantep Milletvekillerinden Osman Orhan Bilen’in, Antep fıstığı tarımı ve ticaretinin geliştirilmesi hususunda ne düşünüldüğüne dair sorusuna, Tarım ve Ticaret Bakanlarının cevap verdiği Millet Meclisinin 6.4.962 tarihli oturumunda, Osman Orhan Bilen de bir konuşma yapmıştır. Millet Meclisi zabıtlarından çıkardığımız bu konuşmanın bir kısmını aynen aşağıya alıyoruz:

Konuşan: Osman Orhan BİLEN

Muhterem arkadaşlarım; fıstık bir çerez değildir. Fıstık içindeki gıdai maddeler itibariyle bugün dünya çapında büyük bir besi maddesidir. Arkadaşlar; son zamanlarda dünyada nüfus artışı ile hâsıl olan beslenme zorluğu karşısında soya fasulyesi, gıda mayası gibi fevkalâde zengin besi kudretini haiz maddeler üzerinde çalışılmakta ve uğraşılmaktadır. Antep fıstığının şu birkaç mahsul ile bu yönden mukayesesini arz etmek, ona bugün veyahut da istikbalde, dünya çapında, gıdai bakımdan nekadar ehemmiyet verileceğini göstermek için kâfidir.

Muhterem arkadaşlarım; meselâ, haşlanmış yumurtada %65 su, peynirde %27.4, ekmekte % 35.3, kuru üzümde %14.6, patatesde % 78.3, Antep fıstığında ise % 4.2 miktarında su vardır. Buna mukabil %22.5 protein, %54,5 yağ, şeker ve nişasta ise %15.6 miktarındadır. Beher pundda (453 gramından) 3250 kalori mevcuttur. Aynı miktarlardaki, badem, hindistan cevizi, fındık, yer fıstığı, ceviz, peynir, haşlanmış yumurta, beyaz ekmek, kuru üzüm, elma ve patates gibi gıda maddeleriyle kıyaslanmıyacak kadar yüksek ölçüde kalori ihtiva etmektedir. Şimdi, gayet kuvvetli bir gıda maddesi olan bu mahsulün, istikbalde gelip geçici değil, günden güne artan bir pazar ve alıcı bulabileceği gayet açıktır. Hele Garp’ta gıda kıymetini bilen bir müstehlik kütlesi bulunduğunu düşünürsek bu mahsulün pazarı ve müşterisi her zaman ve daima hazır olacaktır.

Anadolu, bu mahsulün yetişmesi için lâzımgelen Arz Derecelerinin tam arasında bulunmaktadır. Yalnız bizde değil, bu Arz dereceleri üzerinde bulunan bütün memleketlerde, Amerikada, Afrikada, Asya memleketlerinde fıstık yetiştirilmektedir ve rekolte günden güne artmaktadır. Türkiye’de, ziraatını teşvik bakımından senede 3İ# bin tek fidan tevzi edilmektedir ve bu da bedava değildir. 10 kurnş mukabilinde verilmektedir. Bugün durum şudur: 1,5 milyon tâlep olmuştur. Hiçbir mahsulün yetişmesine imkân olmayan kıraç topraklarda fıstık ağacı yetiştirecek olan vatandaş gelmiş, çukurunu açmış, hazırlığını ikmâl etmiş her bir fidan için değil 10 kuruş 50 kuruş bile vermeye râzı, mâsrafını yapmış fidan arar. Bunun için Devlet Üretme Çiftliklerinin kapısına gider, boş döner, 300 bin fidan tevzi edilmiştir. Ama sadece Gaziantep’te 1.5 milyon talep vâki olmuştur. Teşvik edilirse bu miktar daha da artabilir.

O halde arkadaşlarım, bu yardım bugün kifayetsizdir.

Şimdi diğer mahsullere nazaran bu mahsulün üzerinde fazla durmamızla en önemli sebebi bizce şudur: Arkadaşlar, sadece Gaziantepte fazla yetişen bir mahsul olduğu için dağil, Türkiye için bilhassa döviz kaynağı olması bakımından bunun üzerinde duruyoruz. Türkiye tediye muvazenesi daima bozuk, dış tediyede müzmin açığı bulunan ve dövize daima ihtiyacı olan bir memlekettir. Bu mahsul mahza döviz mahsulüdür. Kendi bilgimizle değil, Allahın lütuf ve inayetiyle topraklarımızda bu mahsule malik olmuşuz. Diğer mahsuller, çeşitli evsafta topraklar ister. Ancak fıstık ağacı, 5-6 metrelik kayanın üzerinde bile yetişir ve kayaları 4-5 metre delerek kök damarlarını salar ve yaşama imkânını bulur. Diğer mahsulün yetişmesine imkân vermiyen yüksek rakımlar, bu mahsul için müsait şartlardandır. Zeytin dahi 400 metre rakıma kadar yetişir ondan sonra yetişmez.

Memleketimizde bir ormanlaştırma dâvası vardır ve bunun üzerinde ehemmiyetle dururuz 50 senede yetişecek olan çam tohumlarını binbir emekle, dağının, taşının, topraklarının bedelinden fazla büyük masraflarla yetiştirmeye çalışırız. Halbuki bu, kendiliğinden yetişir ve orman haline gelebilir. Bunun yetiştiği bölge, Türkiye’de ürün yetiştirmeye namüsait denen bölgede olabilir. Bugün tetkik ve tesbit edilmiştir ki, biraz gayretle Türkiye’de %37 yi bulan bu ürünsüz topraklarımız, hiç değilse %4 nisbetinde, ürünlü hale getirilebilecektir. O halde bu sahada yapacağımız yardımlar sadece fidan vermekle kalmamalı verimsiz sahaları da verimli hale getirecek gayretlere de yönelmelidir.

Bu hususta birkaç rakam arz edeyim:

Gaziantep’te yeniden aşılanacak yabani fıstık çok cüzi miktarda kalmıştır.

Adıyaman’da 600 dekar yetişmiş yabani fıstık ağaçlığı vardır.

İzmir bölgesinden 24500 dekar içerisinde 517500 adet yabani fıstık ağacı mevcuttur. Arkadaşlar, Diyarbakır’da Tokatta, yüzbinlerce adet yabani olarak yetişmiş ve sadece bir parmak iplikle, aşı bekliyen ağaç mevcuttur. Balıkesir’de yüzbinlerce, Siirt’te iki milyon adet yetişmiş ağaç dağları tezyin etmiş, bir nevi orman halinde döviz getirecek mahsulü vermek için sadece bir karış boyunda ince bir pamuk ipliği ve bu işi yapabilecek bir köylünün, bir bıçak darbesiyle oraya açacağı yarayı bekliyor. Diğer 20 – 30 vilayetimizdeki rakamları, sabrınızı tüketmemek için, vermekten sarfınazar tüketmemek için, vermekten sarfınazar ediyorum.

Fotoğraf 17: Gaziantep Milletvekili Osman Orhan BİLEN

Muhterem arkadaşlar, bu mahsulü geliştirmek için gübre lâzımdır, sulama da faydalı Bugün İran’da fıstık ati sulu ziraata inhisar etmiş bulunuyor. Günden güne, İranda, fıstık istihsali artmaktadır. Zannediyorum ki, birkaç yıl sonra, bu mevzuda dünyada, birinci, Türkiye değil, İran müstahsil olarak gözükecektir. İran dış piyasayı ona göre ayarlamakta ve aramaktadır. Bu sene bir sahibi, I0 ton fıstığı pazarlarını hususi teşebbüs ambalajlıyarak, bedava tevzi etmek üzere Avrupa’ya gitmiş ve tevzi etmiştir. Arkadaşlar gübre lâzımdır, sulama lâzımdır, aşılama lâzımdır ama bunlar biraz para ile yapılabilecek işlerdir, bir derecesi, bir ölçüsü vardır. Hayatında fıstık köylerinden gelmiş geçmiş bilcümle köylünün en azından yüz de 90 ının aşılama bildiği ve dediğim gibi gayet ucuz bir iplikle bunun mümkün okluğu cihetle, her vilâyette yüzbinlerce ağaç mahsul vermek için bizden ufak bir yardım beklerken, zannediyorum önümüzdeki mevsimlerde Tarım Bakanlığımız mesaisini biraz da bu istikamete, bu hususa teksif edebileceklerdir. Türkiye’de fıstık ziraatinin tevsii mer’a ve orman aleyhine olmıyacaktır. Ve bunun için lâzımgelen çok cüz’i, aşı kredisi gibi bazı hususlarda da teşvik edici yollar açabilirler.

Muhterem arkadaşlarım, şurasını hemen arz etmem lâzımdır ki, Sayın Ticaret Bakanına büyük minnet borçluyuz, şahsen ben ve Gaziantep’li müstahsiller olarak. Bu sene fıstık ihracında biraz tıkanıklık olmuş, büyük fıstık müstahsili zor duruma düşmüştü. Hakikaten bakanlık mevcut mevzuatın imkân verdiği nisbette ihracı kolaylaştıracak imkânlar buldular. Fıstık Kooperatifleri Birliğine imkânlar verdiler ve hakikaten fıstık fiatlarını düşmekten kurtardılar.

Arkadaşlar, bu mevzu sadece Ticaret ve Ziraat bakanlıklarını ilgilendiren bir mevzu değildir. Bütün bakanlıkları, bütün hükümeti ilgilendiren bir mevzudur. Bakanlıkları bir çarkın ayrı ayrı dişlerine benzetmek mümkündür. Her bakanlık bu çarkın bir dişidir.-Dişler beraber çalıştığı ve her diş vazifesini hakkiyle yaptığı takdirde Hükümet çarkı muntazam dönecektir. Onun için bu soru sadece iki bakana değil hükümet görüşüne ve hükümet duyuşuna karşı açılmıştır, istiyoruz ki, himmet buyursunlar, Hükümet olarak ne gibi gelişme yolu gösterilebilirse ki, meselâ; araştırma enstitüleri mevcuttur, meyvesiz ağaçların meyve vermesi için ve bir taraftan da dikim için çukurunu açıp, masrafını, emeğini yapıp bir fidan için, yani bir habbe fıstık gömerek alınan bir fidan için koşan vatandaşları hiç değilse gari çevirmemek ve bu yollarla ağaçlandırmayı teşvik babında gayret sarfedilsin ve illâ şu olsun ki, Türkiye'de şimdiki gibi bir sene bin ton, bir sene yirmi bin ton fıstık alınmasın. Bu şekildeki hâsılatın bize, millî bütçemize, döviz bütçemize maalesef bir kârı, bir faidesi olmuyor. Fıstığı Amerika yiyor. Amerika’dan Zenopya, Zalom ve Kermak gibi başlıca üç firma bizden fıstık alıyor...

Bu firmalar bizden aldıkları fıstıkları kendi mamulleri ve mahsulleri imiş gibi kendi damgalarını vurarak vakumlu kutularda kendi pazarlarına sürüyorlar. Amerika da kilosu 3-4 dolâra kadar rağbette satılıyor. Halbuki onlara Türkiyeyi tanıtmak lâzımdır.

Bunu da ancak ticaret ateşelerimiz yapabilirler. Ve onların vazifelerindendir. Amerika’daki tesisler bizden organizasyon beklemektedirler, muhatap beklemektedir. Dışardaki alıcı karşısında müteazziv satıcı ve her sene müstekar miktarlarda satış yapılmasını ister. Organize satıcı olan Fıstık Kooperatifi daima himaye ve teşvik görmelidir. Amerika’daki üç alıcıdan başka firmalar bulunmalı, Avrupa’ya tanıtmak için geniş propaganda faaliyetine geçilmelidir. Fıstık rantablitesi artırılarak, fıstık ağaçları çoğaltılarak ve mahsul perioditesi kısaltılarak, çok mahsul elde edilecek ve mahsul ucuzâ satılabilecektir. Bu ise yeni pazarlar bulmakta imkânımızı artıracaktır. Ticaret ataşelerinin gayretleri yanında, Fıstık Kooperatifini kuvvetlendirmek, Avrupa’da bazı benzer teşekküllerle birlikte satış mağazası açtırmak ve İran'la satış ve pazar bulmada iş birliği yaparak birbirinin az mahsulünü telâfi ile her yıl muayyen miktarda ihracat taahhütleriyle garantili pazarlar temin etmek, ihracatı teşvik konusunda alınacak tedbirlerden bazılarıdır. Unutmamak gerekir ki, mevcut ve gelecekteki alıcılar her sene kendi demirbaşını, fabrikasını, tesisini muntazam çalışabilmek için ve buna göre yeni tesisler kurabilmek için belli miktarda ihracat bekler.

Şimdi bazan hiç ihracat olmuyor, hazan 20 bin ton ihracat oluyor. İhracat fiyatımız bazen ton başına (700) dolardır, bazan iki katına çıkar.

Bütün bu hususlar üzerine Hükümet el korsa ve tedbirlerini alırsa, Türkiye asgari, hattâ turizmimizden alamıyacağımız kadar, senede döviz getirecek bir yol sağlamış olur. Bu yol zor değildir, Hükümetin himmeti bekleniyor.