Sadeddin Nüzhet Ergun tarafından her ayın birinci ve on beşinci günü çıkarılan (Türk şairleri) adlı mecmuada: Cild 2, Numara 50, Sahife 782 de şu yazıları okumaktayız:
Behceti (Ayıntaplı Hasan)— XIII inci asır şairlerinden Behçeti hakkında Ramiz şu malûmatı veriyor:
Behcetî: Nâm-ı müstahsenleri gibi nâm ı nâmileri Hasan’dır. Pâyitaht-I şâhân-I Zülkadriye şehr-i şerefmeâb-ı Ayıntab’dan serzede-i zuhûr ve vâlid-i mâcidleri zeyy-i ulemâda bir pîr-i rûşen zamîr olup hayr-i duây-i peder-i şefekat esere nâil ve meleke-i isti’dad-ı mâderzâdları iktizâsı üzere biraz eyyâm kazây-ı şerefzâ yı Rühâ’da rehâyâbı tahsîl i ulûmu Arabiyye ve Farisiyye itmeleriyle beyn el enam maârif ve kemâl ile bâlâ nâm ve meşhûr ve fenn i inşâda dahi tahsil i destmâye-i mehâret itmeleriyle Mûsâ vâr arz-ı yed i beyzâ i iktidâr
itmeleriyle zât-ı âlî mikdârları ser mecmûa-i münşiyanda şeref dih-i sutûr oldukta dâr ül-metâlib-i ve-lmeâl şehri bî misal-i mahmiyei İslâmbul-i âdimül emâle hatt-ı rihâle ve ol asır ulemâsının makadirmendi Halil efendi zâde Mehmed Said efendi merhumun bâ-bı devletlerine rûymâl ve mektubculuk hidmet-i celîlesîyle sîrâb-ı ne-vâl i ikbâl ve evvelen mülâzemet ve sâniyen Anadolu kalemine dühûl ve bir kaç mansıba mevsûl olup kat’ ı rütbe üzere nail-ı âmâl olmuşlar iken henüz istifâyı meram itmeden velîni’metin kasr-ı bî kusûr-i î’tibârı şiddet i havâdis-i rüzgâr ile târümâr oldukta mütercem-i mûmâileyh telhgâm ve berât ı eyyâm dahi sebât ile def’-i keder ve âlâm idüp bu, hâl üzere güzârende-i rûz-ü leyâl iken zât-ı maârif kemâl-I nisâbların hâlâ sudûr ı Rûm’dan ma’zul ulemânın sehâvetmendi ivaz Paşazâde Mîr İbrahim efendi hazretleri istishâb idüp sadâretlerinde mektupçuluk ve zamân ı ıstirâhatlerinde arpalıkları kâmyâb buyurup el’ân mîr i müşârünileyh hazretleri tarafınde ile kazâsı niyâbetiyle hoş hâl ve şâdandırlar. Elhak şi’r ü inşada tab’-ı bâlâları âl-ül âl ve güftâr-ı ra’nâları tab-ı zîbâları gibi tâbdâr bilcümle şi’r ü inşâda tahsin- kerde-i şurâ-yi şirin makal bir zât-ı huceste hisâldir. Asârlarında tas- tîr-i uyûn-i irsali abd-i fakir buyurdukları eş’âr-ı dilpezîreleridir ki tahrîr olundu[1].„
Ayine-I Zurafa’da şu kaydlar vardır:
“Behcetî: Mûmâileyhin ismi Hasan’dır. Rumeli kuzâtı eşrafından bir zât-ı maârif ârâ olup 1189 (M. 1775) hilâlinde Vak’anüvislik hizemetine memûr ve bir kaç mâh mürûrunda bil’azil mehcûr olmuştur. Cem’eylemiş olduğu vekayii Vâsıf merhum bit tebdîl vet-tağyîr târihine derceylmiştir. Râhmetullâhi Taâlâ.
Sicil de şu kayıdlar görülüyor:
“Behcetî Hasan efendi; Ayıntabîdir. İstanbul’a geldi ve kuzâttan olup Kara Halilzâde Said efendi’ye mektupçu oldu. 1189 (M.1775) da vak’anüyis dahi olarak 1190 (M. 1776) da mazûl oldu. Ba’dehu vefat eylemiştir. Ma’lûmât-ı târihiyesi ve şi’ri vardır.)
Ayıntaplı Behcetî hakkında gerek Âyinei Zurafa da gerek Sicil de verilen malûmat yanlıştır. (Bu husus için Behcetî Hüseyin’e bakınız.).
Bir mecmuada Ayıntaplı Behcetî namına şu gazel kayıdlıdır
(Mlt. Alım. K. Mz. Mc. No. 717):
Ruh i tabında senin hüsn füzûn olsa gerek
Tâlibe nüsha-i mir’ât-ül uyûn olsa gerek
Hail ider remz-i mezâyâ yi nikât-î hüsni
Hattı şürrâh ı maânî i mütûn olsa gerek
Dür i deryâ-i letâfet mi değil dendanlar
Çünki sırr-ı deheni nokta-i nûn olsa gerek
Hak nüzûl eyleyicek bâtılı izhâk eyler
Gelicek aşk dile akl birûn olsa gerek
Eylemez binde birin râbıtabend i i’câz
Dehrin ittikleri hep vâ’d-i kümun olsa gerek
Nefs-i bedhû ne kadar olsa sümûd u serekeş
Kayd ı perhîz i riyâzatla zebûn olsa gerek
Behcetî şi’r-i Penâh’a idegör peyrevlik
Gurbet illerde sana râhnümûn olsa gerek
Bilbliyografya: Rmz., Esd., Sel., Ayinei zurafa, Mc.
[1] Örnek yoktur.