Gaziantep Kültür Derneği, Kitap ve Dergi yayın kolu kitap yayınlarına başlamıştır. İlk kitap Şakir Sabri Yener’in yazdığı (Gaziantebin Yakın Tarihinden Notlar - Gazianteblilerin maarife hizmetleri) ismini taşımaktadır. Gaziantebin kurtuluş günü olan 25 Aralık 1957 tarihinde bu çok ilgi çekici eser satışa çıkmıştır. Kitaptan bir parçayı aşağıya aynen alıyoruz. Bu yazı, eserin müellifi Şakir Sabri Yenerin Yona Köyünde ilk okul öğretmenliği yaptığı sırada, Yona Köyünün sahibi bulunan Dayı Ahmet Ağanın ağzından dinlenen bir kısımdır.

Dayı Ahmet Ağa şöyle anlatmış:

Almanlar tarafından yapılmakta olan Berlin - Bağdat hattı Akçakoyunlu’ya yetişmişti. Yolu yapan Alman mühendisleri Akçakoyunluda idiler. Bir gün bindim gittim. Bu mühendisleri Yonaya, yimeğe davet ettim. Ertesi gün geldiler. Öğle yemeğinden sonra hep beraber konağın damına çıktık. Hepisi yedi kişiydi, damın aktığını, eşyaları berbat ettiğini onlara anlatttım: “Kolay, dediler bizde siyah ziftli muşamba var. Ondan size kafi miktarda hediye ederiz. Müsait mevsimde damın toprağını sıyırtırsınız. Damda 10 santim kalınlığında kalan toprağın üzerine bu muşambaları yaydırır, üstüne yine adetiniz veçhile toprağı yatırırsınız, silindirletirsiniz. (Loğlatırsınız) toprak perkir, dam da akmaz. Ben de öyle yaptım. Dam da akmadan kurtuldu.”

Ağa devam etti:

“Hocam! Mühendislerle biz damda bu işleri konuşurken bizim çiftçiler de köyde duvarların diplerinde küme, küme oturmuşlar: alık alık bizleri seyrediyorlardı. Almanyanın en şöhretli mühendislerinden olan baş mühendisin, bunlar dikkat nazarını çekti. Kendisi güzel Türkçe biliyordu bana sordu:

- Ağa bunlar kim?

Ben - Bunlar bizim çiftçiler!

Başmühendis - Peki şimdi iş zamanı ve çalışma saatidir: Bunlar ne diye böyle tembel, tembel oturuyorlar?

Ben - Onların öyle oturmasına sen sevinmeli ve onların alkışlamalısın!..

Başmühendis - O ne demek? Niçin öyle yapmalıyım?

Diye hayretle yüzüme baktı. Ben devamla dedim ki:

- Eğer onlar böyle tembel tembel oturmasaydılar, şimdi sizin, bizim topraklar da ve benim konağımın damında ne işiniz vardı? Eğer bunlar böyle oturmasalar da çalışsalar, sizinkiler gibi yüksek ilim ve irfan sahibi olsalardı, şimdi bu sizin döşediğiniz demirleri onlar döşerdi. Bana vereceğiniz muşambaları onlar yapardı, size hiç ihtiyaç kalmazdı!

Bu sözlerim başmühendisin çok hoşuna gitti, kahkahalarla güldü. Bunları Almanca arkadaşlarına da anlattı, onlarda gülüştüler!

Başmühendis - Mademki sen Osmanlıca (O zamanın tabirince) yani dobura dobur konuştun. Benden de Almanca, yani bir Almana yakışan ciddiyetle şunları dinle!

- Bir tarihte biz Fransızlarla harbettik fena halde mağlup olduk; bütün imkanlardan mahrum edildik. Elimiz kolumuz bağlı duvar diplerinde böyle tembel tembel pinekler otururduk.

Bir gün geldi, Alman büyükleri toplandılar, bir kongre akdettiler: “Bu milleti kalkındıralım. Alman milletine böyle pinekleyerek oturmak yakışmıyor!” dediler. Fakat bu kalkınma işine askerlikten mi, ziraattan mı, teknik işlerinden mi, ticaret ve iktisad işlerinden mi, hangi yönden başlamak lazımgeldiği münakaşa mevzuu oldu. Kongre erkânından, o zamana kadar münakaşayı süküt ile takip eden akıllı bir adam: “Bunların hepisi boş bir düşünce dedi. Bu konuştuklarımızın hepisi de bilgi ister; Bilgisiz hiçbir iş yapılmaz. Biz herşeyden evvel insan fabrikaları açalım: fikir dimağ imal edelim, ne yapacaksak ondan sonra yapalım.” Hepisi hayretler içinde sordular: “İnsan imal eden fabrika olur mu? ne demektir?” adam cevap verdi: “O şu demektir: Evvela yurdun en uçra köşelerindeki köylerimize kadar ilk mektepler açalım. Evvelâ maariften başlıyalım; ondan sonra her şeyi kolaylıkla yapabileceğiz.

Bu fikir kongrece alkışlarla kabul edildi ve öyle yapıldı. Çalıştık çalıştık 33 sene içinde işte bugünkü Alman milleti olduk. Sizin için de kurtuluş yolu ancak budur.

Hocam, Alman Başmühendisinin bu sözleri içime işledi. Hemen ertesi gün bindim, Halebe gittim, Vali beye fikrimi açtım ve kabul ettirdim. O sırada Halep Meclis’i umumîsi de açıktı. Vali, meseleyi meclise şevketti. Yonada bir ilkmektep açılması için karar aldı.

Şakir Sabri YENER