Şakir Sabri Yener’den Mektuplar

14.3.1962 Ankara

Hulusi Yetkin’e de şükranlarımızı sunarız. Hele o kitabınızda iç yüzünü açıkladığınız (Ezo Gelin filmi)’ndeki gerçeğe uymamazlığı öğrenince o filmi seyretmediğime ne kadar memnun oldum. Böyle gerçeğe uymuyan davranışların acaba kanuni bir cezası yok mu? Filimciler, hanendeler para kazansın. Bizde rezil olup duralım Allah Allah: Güneşi balçıkla sıvıyorlar.

Şimdide hazırlamakta olduğunuzu kitabınızda açıkladığınız (Kara Yılan) adlı kitabınızı sabırsızlıkla bekler, gözlerinizden öper, okulunuzun sayın müdürü Abdülhakim beye de hürmetlerimi iletmenizi dilerim.

Takdirkarınız

Şakir Sabri Yener

Not: Şu soru fikrime takıldı:

Ezo, kadın olduğuna göre bu adın (Ezey) olması icap etmezmiydi? Aşey, Fateye, Güley gibi: Bilirsiniz ki sonu o ile bitenler hep erkek adıdır. Abdo, Haso, Mamo gibi. Kitapta buna ait de bir açıklama yaparsanız iyi olurdu, diye düşündüm. Bilmem siz ne dersiniz?

Aziz kardeşim bay Mehmet Solmaz

(Ezo Gelin) adlı kitapçığınız Hulusi bey bana yolladı, üç kere okudum. Üslubunuzdaki akışa ve ifade kudretinize hayran oldum. Şaheser bir kitapçık doğrusu, sizi candan tebrik ederim. Ezo Gelini Malatya’ya mal etmek gafletinde bulunanlara ne güzel bir uyarma, ne susturucu bir cevap olmuş bu eser?

Solmazcığım! Biz Gaziantepli’lerin alın yazımız hep böyle. Deli Şerifimizin: (Kara imiş şu Antep’in yazısı) diye başlıyan ağıdını, Adanalı Aziz adlı birisi alır, (Benim) diye kendine mal eder ve yıllarca pılağı radyoda okunur, biz ne kadar (bizimdir) diye feryad edersekde sesimizi işiten olmaz. Antep-Fransız harbine ait bir film çevrilir; (bu filmin bizim 11 aylık, dünyayı hayrette bırakan müdafaamızla bir alakası yoktur.) diye en yetkili makamlara, Kültür Derneğimiz feryatnameler yağdırırız. Hep menfi cevaplar alırız.

Fakat sizin (Ezo Gelin) kitapçığının karşısında artık Ezo Gelini kimsenin başka bir yere mal etmek elinden gelmez. Sağ ol Solmaz! Gaziantep’ce sana minnetdarız ve bu eseri bastıran Kültür Derneğimize, bu derneğin yayın kolu başkanı

Fotoğraf 7: Ezo Gelin Türküsünü Yakan Bekir KARADUMAN