Eski okullarda (yazı dersinin adı (Hüsn-ü Hat) idi. Hüsnü Hat: yazı güzelliği, demektir ve bu derse asıl yakışan adda: (yazı güzelliği) dir.

İlk yazı dersinde Hüsn-ü Hat muallimi, çocuklara, birer satır yazı yazar verirdi. Bu örnek satırın adına: (meşk) denirdi.

Talebe bu satıra baka baka sayfayı yazar doldururdu. Bunun adınada: (karalama) denirdi.

Öğrenciler, sonra bu meşkten birer satır yazıp, gelecek yazı dersinde hocanın tasvibine arzederlerdi.

Hoca, evvela çocukların karalamalarını kontrol eder, yazıya çalışıp çalışmayanları anlardı, yazanların karalaması üstüne sayfa boyunca bir çizgi çizer, iptal ederdi. Ta ki gelecek derste ayni karalamayı tekrar göstermesinler diye. Karalama yazmayanlara ceza verirdi.

Hoca, kendine gösterilen bu satırlardan, beğendiklerinin üst kısmına bir (pesend) kelimesi yazar ve onun meşkini değiştirir başka bir meşk verirdi.

(Pesend) Farsçadır. Çok beğenilen bir şey için (pesend edildi) denir.

Hoca, bu satırdan bazı kelimeleri beğenmemişse onları satırın altına yeniden yazar, sahibine iade ederdi. Bu yazı, yazı beğenilmiş demekti ve çocuk ondan bir kaç karalama daha yazar, beğendirinceye kadar kadar çalışırdı.

Öğretmen, eğer yazıyı hiç beğenmezse satırın üst kısmına kalın bir yazı ile (Bikûş) sözcüğünü kondururdu. Çocuklar bu kelimeyi (Büğüş) diye telâffuz ederler ve bu çocuğa “yazısı büğüş oldu!” diye gülerlerdi. O da buna çok üzülürdü.

(Bikûş) yine Farsçadır. Asıl kelime (Kûşîden) mastarından gelen (Kûş) dur, emri hâzırdı. (Çalış!) demektir. Baştaki (bi), eski harfte esire harekeli (B) harfidir ve Fars dili kuralında bunun adına (Bâ-i zaide) derler. Yani başına geçtiği fiillerin anlamında değişik bir rol oynayamaz. Yalnız eski tabir ile (tahsin-i kelam için), yani sözü güzelleştirmek için getirilir.

Şimdi düşünelim: 7-12 yaşındaki yavrular Acemce bu sözlerden ne anlarlar?

Ben bir o devri, bir de bu günümüzü düşündükçe, dilimizin öztürkçeye doğru akıp gitmesinden duyduğum sevinci anlatmaktan âcizim.

Şakir Sabri YENER

NOT: Eski Hüsn-ü Hat dersinde takip edilen bu, her talebe ile teker teker meşgul olma işi tedrisatta ne kadar makbul bir sistem olduğuna da işaret etmeden geçemiyeceğim. Acaba şimdiki sınıf kalabalığı karşısında da buna imkân var mı; bilmem?