1- Binanın tanıtılması:

Gaziantep’in birçok yerlerinden görülebilen ve kendi adıyla söylenen (Kolej) Tepenin kuzeye bakan yamacında kurulmuştur. Bu bina, Avrupa’da şatoları andırmaktadır. Genel manzarası ile sapı güneye çevrilmiş bir diyapazan gibidir. Yani diğer binalara pek benzememektedir.

2- Binanın tarihi ve incelenmesi:

Kolej Tepenin Lise ’ye bakan yamacında kurulmuş olan bu eser, zemin ile beraber üç kattan ibarettir. ‘Gâvurlar çekilip gidince boş kalan bu bina’’ aynı zamanda kışlaya yakın olduğu için- devlet eliyle subayların istifadesine hasredilmektedir; Zemin hariç diğer iki katta dört subay ailesi oturmaktadır.

Fransızların ve Ermenilerin yaptığı kuvvetle tahmin edilen bu eski kolej binası, güneye bakan büyükçe kapısı hizasın güney-kuzey istikametinde zihinden bir hat çekilecek olursa, doğuda ve batıda kalan kısımların birbirine benzediği görülür. Bilhassa her kısmın iç içe odalar ihtiva etmesi ve pek geniş olmayan pencerelerinin sayısı da pek fazla olmadıkları dikkati çeker. Hâlen aileler odaları istedikleri şekilde kullandıkları halde, eskiden (kolej iken) her kısmın yarı yarı gayelerle kullandığı söylenmektedir.

Pencerelerin hemen hepsi birbiri gibidir ve hepsinin şu özelliği vardır: Dış kısmı iç kısmına göre daha dardır. Romantik üslubun pencerelerini andırır. Herhalde bu ağır binanın mukavemetini artırmak gibi bir gayeyle böyle yapmışlardır. Duvarın iç kısımlarında da yer yer bu pencerelere benzeyen girintiler bulunmaktadır. Kapılar ise normal ev kapıları gibidir.

Genel bir bakışta süs ve süslemeciliğe ait hiçbir şey görülmez. Esasen burası şehrin dışında bir okul olarak inşa edildiği için, binayı süslemekten ziyade, mümkün mertebe az masraf ve az emekle çok iş görmek istenildiği hissi zihinde derhal beliriyor.

Kare bir plan üzerinde yapılmış olduğu halde ilk bakışta böyle olduğu intibaı vermiş. Şekil bakımından Gaziantep’teki hiçbir binaya benzememektedir. Denilebilir ki her özelliği benzersiz ve kendine bastır. Sadece yapısında yer alan taşlaşı Gaziantep Lisesi idare binasının taşları gibidir.

Üstü kemerli olan büyükçe dış (tahta, kapıya dört tane karataş merdivenle çıkılır. Bu kısmın üstü balkon şeklindedir ve 2 kattakiler havalar iyi oyunla sandalyeleri atıp oturmaktadırlar. Yani üstü açık ve trabzınsızdır. Bu kısma tahta merdivenlerden çıkılır.

Kapıdan girip yukarıya bakınca ilk göze çarpan şey genişçe ve sağlam taşlarla yapılmış kemerdir. Az ötesindeki tavanın zayıf manzarasıyla bir tezat teşkil etmektedir. Göz bu kısımdan ayrılıp tabana bakacak olursa beyaz ve siyah taşlarla döşenmiş bir saha görür. Fakat bu taşlar senelerin verdiği zorluklarla birkaç santim aşınıp bazı oyun veya çukurluklar meydana gelmiştir.

Üst kattaki odaların tavanlarında duvar taşlarının uzantısı vardır. Orta kıs 5 cm. daha yüksek olduğu halde sağlam ve sık çitalardan örülüp orası kum, kireç ve kendir liflerinden müteşekkil madde (harç) ile mazbuttur. Sağlam ve yüksek tavanlardır.

Duvarların en üst kısmı dışarı uzanan iki kor düz yontulmuş sağlam taşlarla tamamladıktan sonra çapı 15 cm. ye yaklaşan kavak direkleriyle kurulmuş çatı gelir. Çatı altı, köhne bir yerdir.

Binanın, ikisi ön cephesinin iki köşesinde, altısı sağ sol kısımların kenarlarında, dördü de yine sağ-sol kısımların üstünde birbirine karşıdır. Şekli altıgen olan bu bacaların her birinin üstündeki iki parça taştan bir külah- siper bulunup altında üç duman deliğin ihtiva etmektedir.

Yönünü güneye dönen bir kimse, binanın kuzeye bakan kısmına görür. Pencerelerden 1. kattakiler demir parmaklıklarla örülmüştür. Üst kattaki pencereler ise hiçbir endişe hissedilmediği için demirsizdir. Bodrumun pencerelerine gelince bunlar üstündekiler gibi büyük değildir ve demir parmaklıklarla örülmüştür. Tabandan itibaren on kor taş kaba yontulmuştur. En üstte görülen (ü) üçgen şeklindeki kısım da düz ve prizma şeklindeki taşlarla yapılmıştır. Ancak en ortasında bir küçük pencere mevcuttur. Taşlar aynı cinstendir. Ve yerden çatıya kadar hepsi 36 kordur. Blok halindeki dört karataş 1. ve 2. kat pencerelerinin altında ve üstünde yer almaktadır. Yani direnç kazandırıyor.

Sonraları ortadaki boş saha üzerine mutfak ve helâ vazifesi görmek üzere asker yapıcılar tarafından iki oda ilâve edilmiştir. Fakat çıban gibi duran bu kısım üst kata kadar yükselmiş değildir. Ve esas manzarayı bozmaktadır.

100 m2’lik boş sahanın beri tarafında üzeri büyük taşlarla kapatılmış kuyu bulunmaktadır. Bu kuyu oldukça büyüktür. 5 m daha beride kocaman bir demir su tulumbası bulunmaktadır. Anlaşılan, eski bina halkı hatta çevresi suyunu bu muazzam (şimdi harap) tulumbalarden temin ederlermiş.

3- Düşünceler ve tenkitler:

a) Binanın yalnız (kolej) olarak kullanılacak gibi bir düşünce ile yapılmış olması esas kabul edilecek olursa sonradan, istifade için yapılan mutfak veya ambar kısmı binanın simetrikliğini bozmaktadır. Bu ise bir çirkinlik arz ediyor.

b) Oturanların malı olmadığı için kullanılmayan yerler yıkık dökük kalmaktadır.

c) Odalara kolaylıkla havalandırılabilir

d) Çatı ve çatı altı pek bakımsız kalmış ve bazı tahta dikmeler çürümeğe yüz tutmuştur.

e) Merdivenlerin tahta oluşu, yangın ânında II. katta ilginin kesilmesine sebep olabilir.

f) Bina nispeten eski bir devrin yapısı olduğu için (XIX Yüzyıl) yapılırken elektrik tesisatı düşünülmemiştir.

g) Zemin altı gerek pencerelerinin küçüklüğü gerekse yere gömüklüğü sebebiyle yalnız bodrum olarak kullanılmaktadır.

h) Lavabolardan akan sular livanın dışındaki teneke borulardan geçip dışarıya dökülmektedir. Bu ise iyi bir manzara arz etmemektedir.

Not: Bu yazı, Gaziantep Kültür Derneğinin 1961 yılında tertip ettiği Gaziantep’in eski eserleri konulu yarışmada derece kazanmıştır.