Vakdında zamanında pukare bi garı-koca varmış, bunların heç çocukları olmazmış. Bi gün Allahtan dilek dilemişler, (Tek bize bi çocuk verde ne veriysen ver. İster eşşek başı, ister katır olsun.) Artık dilek kapışımı açıkmış, yoksa Allahın hoşunamı getmiş nedir dokuz ay on gün sonra arvatcaz doracak olmuş. Gonudan komşudan bi gaç gişiynen ebe çarılmış ve dora dora ne olursa benirsez. Bidene eşşek başı. Oradakiler şaşarak birbirlerine (ibret anam, ibret) deye bakışırlar. Arvatcaz başlamış dövinmiye. (Başıma budanıt gelecekdi, eşek başımı doğuracaktım) diye feryat etmiş. Tabi ebe ne desin (bacım sen heç gorkma, ben şimdi onu yok) ederim demiş. Hemen eşek başının gulandan dutmuş ki götüre. Fakat galdırmış galdırmış galdıramamış. Oradakilerde yardım ettikleri halde yerinden bile gıpırdadamamışlar. Hemen o sırada eşşekbaşı (laklak) ederek masanın altına gurulur. Birez sonada (ana benim garnım ac) der. Anasıda anasız galasın diye vermiş canına beddayı.

Gün gelmiş, gün geçmiş eşşek başı bi gün (ana beni eversene) demiş. Anası (gara yere evlenesin, ben saa kimi alayım) demiş. Eşşekbaşı (ana ben eyle herkesin gızını almam, baa padişahın güccük gızını alacaksın) demiş. Avratcaz ne etsin şaşırmış galmış. Eşşekbaşı (eşşek başımı sölemezsin ama ne isterlerse baş üstüne der gelirsin demiş. Yoksa evini başına yıkarım der. Neyse gadıncaz padişahın sarayına varır ve gızını istedeni söyler. Onlarda (Padişaha soralım) derler. Avratcaz iki gün sona cevap almıya geder. Onnarda padişaha sorarlar. Ennihayet istediklerini verdikleri takdirde gızı vereceklerini söylerler.

Şartları koşarlar. Derlerki: (Bizim sarayda iki büyük sarnıc var. Bu sarnıcın biri bal, diğeri yağ dolacak, kırk deve yüküde altın, elmas, inci yanı dünyada eşi örneği olmıyan öteberi getireceksin. Yoksa başını kopardırık.

Avratcaz her azası bi yandan titriyerek eve gelir. Oluna (halk madda böyle, böyle der. Eşşekbaşı gulaklarını sallıyarak (buda işmiymiş ana sende) der. Sabah ezeni eşşekbaşı anasını uyandırarak gız ana padişahın sarayına doğru yola goyulur. Bide bakarki ne görsün: Kırk deve arka arkaya düzülmüş, üstündeki mücevheratın savkı ortalığı aydınlatıy. Develerin başında gazel okuyan beyaz bi horuz çekiy. Aşşada sarnıcın biri yağ, öteki bal dolmuş gayney. Bi gürültü, bi gıyamet ortalık birbirine giriy. Bundan başga padişahın sarayının tam garşısına bi saray yapılmışki gözler görmedik. Avrat neye uğradene bilmez. Canının gurtulacana hükmederek sevinir eve döner.

Beyleliknen düğün hazırlığı başlar. Avrada seninde bi şartın varmı derler. Oda eve sorıymda der. Sordonda olu beni heç kimse düyün gününe gade görmeyecek. Sen düğün günü beni şarşafıyn altına saklar, götürür garyolanın altına gorsun der. Beyleliknen düyün günü gelir çatar. Avrat eşekbaşını goltona alır ki guş tüyü kimi hafif. Neyse garyolanın altına gor gaçar. Eylenceden sona gelini içeri gorlar. Gapıyı içerden kilitler. Sona bide bakarki duvarlar yarılı. Pencere, kapı, perde, eşyalar hepsi gülüy ve güldükcede inci, mercan saçılıyor. İçeri tam gelinin istede kimi bi deligannı girer. Gelin olanın gözellene hayran olur. Gonuşmıva başlarlar. Deligannı: Ben hergün aynı şekilde gelir, sabah ezeni gederim. Eyer kimseye bi şey söylersen bi daha demir çaren delinip, demir asan aşınıncıya gader beni arasan bulamazsın der. Nihayet sabahleyn deligannı gelini uyandırır, vedalaşarak aynı şekilde geder. Sabahleyn hepsi gelini sıkıştırır. Ne oldu, gocan nasıl diye her biri bi yandan sorar gelincez geç bi şey sölemez. Aşam gocası aynı şekilde gelir ve sabahleyin geder. Ev halkı gene her gün gelini sıkıştırırlar. Nihayet gızcaz dayanamaz birez bişey’er söler. Aşam olur, bekler bekler gocası gelmez. Ağlar ağlar nafile. Yalez gelece zamanda duvarlardan gözyaşı akar. Gızcaz günnerce alar, sızlar, getdikce zayıflar. Babası anası bu halına çok acırlar. Öyle bian gelirki gız tahammül edemez, babasına: Benim selametimi istiyorsan bana bir demir çarıkla asa yaptır, ben kocamı aramıya gedeceğim der. Tabi ana baba buna razı olmazlar amma yapmıyada mecbur olurlar. Beylece demir çarı geyer, demir asayı da eline alır, yola goyulur. Şu şehir senin, bu şehir benim dolaşmadı yer galmaz. Heç bi ipucu elde edemez. Ümidini keser. Sona aklına bi çare gelir. Barmandaki yüssö satmak bi hamam yaptırıp her gelenin dertlerini dinlemek ve böylece bi ip ucu elde etmek. Böylece hamamı yaptırır. Artık hergün hamama dof dof arvat gelir, beleş beleşine yunarlar, sonada başlarından geçeni annadırlar. Seneler gelir geçer boşuna. Bundan da ümüdünü keser. Ne yapacanı düşünüp dururken, tam gedece sırada içeriye eli çocuklu pis malamat bi arvat girer. Gelincez sabah gel yun der amma avrat yalvar, yakar gönünü eder. Yunduktan sona başlar annatmıya: İşte benim gocam öldü yedi çocuknan galdım. Hergün saherden dağa oduna geder. Odun toplar satar geçinirik. Nihayet bi gün gene saherden oduna gitmiştim. Uzakdan çok gözel bi gazel sesi ba doru yaklaşıy. Bide ne görüym gazel sölüyen beyaz bi horuz gırk dene devenin ipini çekiy. Develerin hepsi mücevheratnan dolu. Ben en arkadaki deveden bi parça bi şeyler almak istedim amma bi gıl bile goparamadım. Neriye elimi atsam pat pat vurdular. Ben de develerin ardına düşdüm. Epey geddik. Hanım heyecanlanmıya başlar. Aman bacı çabuk bitir der. Ssona bi saraya geldik. Sırca köşk fakat kapısı yok amma duvar yarıldı içeri girdik. Bende hemen ocakla girdim. Birde ne görüym. Gırk dene gazan gurulmuş her birinde bi türlü yemek gayney. Birez aldım çocukara götürüym dedimse dur! Saygısızlık etme, hanımımız gelsin ondan sona diye elime vurdular. Bende ondan başka bi oduya gittim garyolanın altına saklandım. Hanım artık heyecanından ne yapacağını şaşırır, boyuna sona sona der. Kadın baktımki beyaz bi horuz geldi: Silkindi bi deligannı oldu. Yatana uzandı. Başladı alamıya. Hemde oğlan duvarlar alan ben karımdan ayrıldım dey. Genni ağladıkça duvarlar, pencereler, kapılar ala babam ala. Sona beyle deye deye uyudu geddi. Ben getdim çolumu çocumu aldım ac acına eve döndüm. İşte beyle hanım benimde başımdan bunnar geçdi der.

Hanım tabiy aradanı buldu, hemen bacı sen beni oruya götür, sa ne isteysen veririm der. Beyleliknen ayni şekilde saraya gelirler. Gene aynı şekilde gazannar gaynar. Avrat bu seferde ac oldo uçun bi silkinir yatana girer. Başlar gene söyleyip alamıya. Fakat kime ne dese aksina gah, gah gülerler. Adamcaz şaşırır bunda bi iş var diyerek aramıya başlar. Karısı hemen yerinden fırlar horoz elbisesini tuttumu ataşa atar, cayı, cayır yanar. Adam ah onu niye yaktın, ben peri padişahının oğluydum. Artık tılsım bozuldu. Yazık ettin der. Bi yandan da garısına gavuşdo uçun dünya genninin olur. Yeniden gırk gün, gırk gece davul çalınır, evlenir muratlarına ererler.

Not: Bu masalı, Gaziantep Lisesi 5-Edebiyat A öğrencilerinden Aysel Balta 1960 yılında Gaziantep’te tespit etmiştir.