Keskin kalemile sondaj yapıp Gaziantep’in manevi yeraltı cevherlerini meydana çıkaran büyük bilginimiz Ömer Asım Aksoy’un (Dürrü’Nizam ve Nazmü’l Cevahir) adlı yeni bir kitabı çıktı. İç kapağına iliştirdiği bir fotoğrafı ve kendi el yazısı, imzasile bir tanesini de bana armağan etti bu ölmez eseri 17X24 genişliğinde ve 32 sayfadır.

Eser (Türk Dil Kurumu 1960 yıllığı)’nda ilmi bir etüd olarak yayınlandıktan sonra; Önemi dolayısile, yine kurum tarafından ayrı basım olarak bir kapakla kitap şeklinde de ilim alemine sunuldu.

Kitap, XVIII-XIX uncu yüz yıl alımlıride Antep’li Hasan Ayni’nin Türkçe, Arapça, Farsça, manzum bir luğat kitabının, çok vukuflu bir incelemesidir.

Hasan Ayni’nin (Nazmü’l-Cevahir adlı manzum luğat kitabı hakkında, yine Asım Bey’in incelemesi bir kitap; Geçen yıl derneğimiz tarafından Gaziantep’te bastırılmış yayınlanmıştı. Bundan sonra Asım Bey’in eline 1959 Eylül’ünde yine Hasan Ayni’ye ait (Durrün-Nizam) adlı manzum ve el yazması bir lüğat kitabı geçiyor. Kitaba bir göz gezdiriyor, bakıyor ki ayni müellifin Nazmül-Cevahir adlı eserinin az bir farkla ayni ve tıpkısı; ama bunun te’lif tarihi: 1226-1811. Dürrü’n-Nizam terkibinin epcet hesabile eski harfleri de bu 1226 tarihini gösteriyor ve Nazımda bir beytiyle buna işaret ediyor. Pek ustaca bir buluş.

Şimdi Asım bey hayrette. Ayni eseri bu iki ad neden?

Bu Dürr’ün-Nizam’ında incelenmesine dalıyor ve bunu Nazmü’l- Cevahir ile karşılaştırıyor, bakıyor ki Nazmü’l-Cevahir’in telif tarihi, yine ebcet hesabile kitabın adının da gösterdiği üzere 1236-1821’dir. O zaman anlıyor ki Hasan aynı bu manzum luğatı 1226 Hicri senesinde Dürrü’n-Nizam adiyle yazmış sonra 10 sene, kitap üzerinde işlemiş, revizyon yapmış, deniş dokuş etmiş 1236 yılında yeni şeklini vermiş ve adına da, Şeyh Ahmed’in Nazmü’l-Leal adlı manzum luğat kitabından mülhem olarak Nazmü’l-Cevahir demiş ve bu kitabı bu adla 1241-1826 yılında kendi nezareti altında İstanbul’da bastırılmıştır. Çünkü kendisi o sıralarda (Babıali hocası ve mümeyyiz ül-şuara) idi.

İşte Ömer Asım bey, Bu iki ad altında ki ayni eserin aralarındaki farkları, yenişen kelime, mısra ve beyitleri bulup bulup meydana çıkarıyor ve bu eseri meydana getiriyor.

İşin garibi: Üniversite kitaplığı fihrisitinde Dürrü’n-Nizam, Cahil hafız-ı kütüpler tarafından (Münip Anabi’nin eseri) diye gösteriliyor. Asım bey bu yanlışlığı da yine Dürrü’n- Nizamdaki bir beyte dayanarak düzeltiyor ve bu hatayı şiddetle reddediyor.

(Dürrü’n-Nizam ve Nazmü’l-Cevahir) adlı kitabın içindeki bahisler şunlardır:

(Elime geçen Dürrü’n-Nizam nüshası. -Nüshamızın vasıfları. -Ayni’nin hayatı hakkında yeni bilgiler. -Oğlu Yusuf Aziz.-Kenar yazıları –Ayni ve terikat. –Söz sanatları. –Kusurlar. –Eserin Plan ve Özellikleri. –Dürrü’n –Nizam ile Nazmü’l- Cevahir arasındaki farklar –On birinci beyitlerin hesaplı kelimelerindeki farklar. –Örnekler. –Türkçe kelimeler. –Eserin aslında eski harfli dört sayfasının fotoğrafı, yani tıpkısı.

Yeraltı hâzineleri daima, demir gibi, kömür gibi, petrol gibi maddi metâlar olmaz. Bazanda Nazmü’l-Leal ve Şeyh Ahmet gibi, Dürrü’n-Nizam, Nazmü’l - Cevahir ve Haşan Aynî gibi, Hasip Dürri gibi, Aydi Baba gibi manevî hikmetler olur. Bunların sondajı da Ömer Asımların kalemleriyle ve himmetleriyle olur. Himmetleri var olsun!..