Gaziantep’in cenup ve cenubuşarkisinde kısmen yerleşmiş bir halde bulunan Türkmenlerin arasında kan gütmek ve bunun tabii bir neticesi olarak kan sağlamak âdetleri vardır. Hayatları daima at üzerinde çarpışmakla geçen aşiretler, arasında husule gelen davaları hükümetin müdahalesine lüzum görmeden, örf ve adetleri veçhile hal ederler. Ara sıra hükümete vaki olan müracaat ve şikayetleri mertlikle kabili telif olyan bir ayıp sayarlardı. Kan gütmek iki aşiret arasında olduğu gibi aynı aşiretin oymakları hatta iki oymağın arasında da mevcuttur. Yabancı iki aşiret arasında mesela bir katil vakası taaddüs ederse derhal aralarında düşmanlık başlar. Kaatilin aşiretine mensup her ferdin malı, canı bu andan itibaren tehlikeli bir vaziyete girer. Maktulun aşireti, ölenin hayfini almayı kendilerine borç bilir ve karşı aşireti mutazarrır edecek her şeyi yapmaktan geri durmazlar. Bu suretle başlıyan düşmanlığın çabucak önü alınamayıp maktulun kanı sağlanmaz ise arada yeniden kan dökülür, mal yağma olur, düşmanlık gittikçe artar. Ara yere birtakım dedikoducular girerek: (Yazık size, falanın öcünü alamadınız, eğer o sağ olsaydı, on adamınızın hayfini alırdı.) diye aşiretin şecaat damarlarını tahrik ederler.

Bu meyanda bir takım halk şairlerinin, ölenin ağzından intikamlarının alınması için söyledikleri ve besteledikleri türküler de vardır. Türkmenin Karaşıhlı oymağından Kör Ahmet isminde bir sergerdenin çölde koyun hırsızlığı yüzünden öldürülmesi üzerine söylenen türkü şöyledir:

Altına açtılar döşeği

Belinde üç gor mavzer fişeği

Laht (yazık) size Türkmen uşağı

Alın Ahmet hayfını

Atını çekmeyin Pazara

Yiğit dayanmaz nazara (göze)

Kurban size aşiretler

Ahmedi koyman mezara

Kara çadır devirdiler

Ala kilim çevirdiler

Veyis Ahmet gibi yiğidi

Hançer ile devirdiler.

Sonra Araplar oymağından Molla isminde bir sergedenin oğluna:

Anamdan oldumda geldim cihana

Kır ata binecek döndüm şahana

Acelim (Ecelim) gelmişte kurşun mahana (Bahane)

Düşmandan hayfimi al oğlum Çerkez

Sarı baş koyunlar yatakda yatar

Sırmalı habalar (abalar) al kana batar

Ölürsem yurdumu Çerkezim (oğlu) dutar

Düşmandan hayfimi al oğlum Çerkez

Türmün Araplı oymağından Nüveyren ağanın Elbeyli beyleri Bilal ve Kasım beyi gece basıp öldürmeleri üzerine:

Böyle bilsem bu Halepten gelmezdim

Tatlı canım bir kurşuna vermezdim

Kafam oysa bende aana yinmezdim

Kases (Kısas) kıyamete kaldı ağlarım

Sacurun suları bulanık akar

Kesilmiş kellesi gözleri bakar

Tomatik (Otomatik) kurşunu canımı yakar

Kases kıyamete kaldı ağlarım

Giderim giderim yollarım uzak

Bilala kurmuşlar demirden tuzak

Çağırın hocayı bir mektup yazak

Kases kıyamette kaldı ağlarım.

Aşiretler arasında kesretle bulunan birtakım çapulcalar bu fırsatı ganimet bilerek intikam perdesi altında soyganculuk ve yağmacılıkla keselerini doldurmağa kalkarlar. Evvelce kimsenin sahip çıkmadığı birtakım serseriler, belenkizler (diyar diyar dolaşan avare sergüzeştçiler) böyle bir ölüm ertesinde birçok akraba, kavim (hısım) kazanır. Sağdan soldan dof dof (bölük bölük) gelen davacılarına yağmacılık vesilesi olurlar.[1] Bu sırada iki düşman aşiretin hiç bir alakası olmuyan birtakım kimselere yanlışlıkla taaruz edildiği hatta öldürüldüğü vakidir.[2]

Bu aşiretin oymakları ve bir oymağın efradı arasında kan gütmek aşiretler arasında mevcut şeklin ufak bir nümunesi sayılabilir.

Bu düşmanlığa nihayet vermek için ya kaatilin aşireti tarafından yapılan müracaat üzerine, ya da kendiliklerinden nüfus sahibi kimseler araya girerek: (Kanı kan ile yumazlar, kanı su ile yurlar) diye tavassutta bulunurlar. Bunlar ekseriya başka aşiret reisleri veya şeyhleridir. Bunlardan biri arap ve Türk aşiretleri arasında ocak (şeyh sülalesi) tanılan ve hürmet edilen Neyim aşiretidir. Bu suretle araya giren mütevassıtlar maktulun kanının sağlanması yani kan bedelin para ile takdir ve tediye edilmesi suretiyle meseleyi hal ederler. Kan kıymeti maktulun aşiret içindeki mevkine tabidir, Yüz, iki yüz madeni lira, hatta daha fazla sağlanan kanlar vardır. Bu miktar başka eşya ve hayvan vermek suretiyle de tediye olunur. Kan sağlanıncaya kadar maktulun aşiretleri tarafından yağma edilen malların hepsi hiçe gider. Buna: (Kan suyuna gitti) derlerki halli arasında boşa giden şeyler hakkında mesel hükmüne girmiştir.

Kan bütün aşiretten toplanır. Kan verecek aşiretin büyükleri her tarafa adamlar göndererek bu bedeli servetle rine göre bütün etraftan toplar. Maktulun aşiretine, onlarda maktulun ailesine verirler. Bu para, efradın rızasına tabi olmayıp icabında cepren alınabilir,[3] Fakat son zamanlara kadar kan sağlamak âdeti devam ettiği halde aşirette sanüdünün zayıflaması yüzünden artık bütün efrat bu parayı vermeğe icbar olunamaz. Bunun için kan sağlamak daha mahdut zümreye, hatta bazan yalnız katilin ailesine yükleniyor.

Kan sağlamak aşiretin birliği noktayı nazarından çok mühim bir hadisedir. O kadarki evvelce birbirlerinin vücudundan bile haberdar olmuyan uzak yerlerdeki aşiret efratı bu vesile ile kavimlerini arayıp bulurlar, bu suretle tanışırlar. Ufacık bir Türkmen köyü olan Gaziantep’in cenubi şarkisindeki (Dikmetaş) kariyesinde bir Türkmen ile konuşurken: (Bu havaliden başka nereler de Türkmen var?) diye sordum. O, aşiretin bir ucunu Kars’a kadar çıkardıktan sonra: (Hatta falan yerdeki kavimlerimiz beş on sene evvel bize kan toplamağa gelmişlerdi) diye ilave etti.

Mücerret aşiret hayatı için ehemmiyetli olan bu âdetin gene aşiretçe bir takım büyük zararları da vardır. Koca bir aşiret tarafından haklı haksız müdafaa edileceğinden emin olan sergizeştçiler pervasız bir takım yolsuzluk, hatta cinayet işlemekten çekinmezler. Temas ettiğim bazı aşiret efradı arasında şaka tarzında bile olsa söylenmesinin fena bir tesir yaptığı aşikâr olan sözlere tesadüf ettim. Mesela: (Ben seni öldüreyim de aşiretin varsın kan dava etsin!), (Seni öldürürsem aşiretten bir kuzu gelmesin!) “Yani her evden, her çadırdan bir kuzu toplasam senin kanını veririm” gibi söylendiği anda hiçbir kasıt ve niyete bağlı olmayan sözlerin fiile inkılap ettiği çok defa görülmüştür.

Enver Sadık Koçak

Halk Bilgisi Derneği azasından


[1] Bunun 7-8 sene evvel kimsenin sahip çıkmadığı Tılbaşar kariyesinde çift süren (azaplık eden) Haşan isminde birisinin, şehirleşmiş olan Kızılhisar nahiyesinden bir köylü tarafından öldürülmesi, etraftan gelen birtakım atlılar: (Bizim aşiretten) diye maktulun karde şini önlerine alarak Kızılhisar köylüle rini yollarını kesmeğe başladılar. Ve cepren öldürenin ailesinden kan aldılar.

[2] Karaşeyhlilerden Derde isminde birisini, Araplardan (Türkmenlerin bir oymağı) Meçhan İsminde birisi öldürmüştü. Maktulun arkadaşları bir gün yolda katil veya kardeşleri zanederek Elbeyli aşireti ağalarından Şerifin oğlunu öldürmüşler. Bilahare yanlışlığın anlaşmasiyle kan vermişlerdir.

[3] Bir kürt beyi, aşiretinden kan toplarken bazıları (biz Kürt değiliz) diye kurtulmak istiyorlarmış. Bey de Kürtlerin 1 atıra kantır demelerinden bilistifade kantır diyenin yakasından yapışıyor, böylece ister istemez herkesten para alıyordu.

(Bu yazı Şakir Sabri Yener tarafından Halk Bilgisi Haberleri dergisinin 1 Şubat 1931 tarihli cilt 2, sayı 16, sahife 86’dan aynen kopya edilmiştir.)