Şair ve folklorcu dostun Ömer ÖZBAŞ’ın 1968 yılı ortalarında İstanbul’da bastırıp da kendi imzası ile bir tane de bana armağan ettiği, “Bir Ömrün Emeğinden” adlı 72 sayfalık bir şiir kitabı bana bir geçmişimi hatırlattı:

Vaktile İstanbul’da şiir meraklısı bir Dostum bana sordu:

— Antep’te niçin çok şair yetişir?

Ben: Antep’teki tabiat güzelliği hiçbir diyarda yok da onun için. Vakitle bazı gafiller, Arap sınırlarında Türklüğün müstahkem kalesi bu beldeyi Arabistan’da sanarak, güzelliğinden dolayı buna “Arabistan Gelini” dememişler mi?

Antep’te olsan da Güneşin, Sof dağları üzerinden batarken ufukta çizdiği renkli tabloyu bir görsen sen de şair olurdun, sonra kudretli bir Antepli şair “Bu şehrin vasfında lisan kaasırdır” dememiş mi? dedim Dostum da tatmin edildi.

Ben 1304 (1888) yılında Gaziantep’te doğdum bugün 81 yaşındayım. Benim çağımda yaşayan Gaziantepli şairler şunlardır: Hasip Dürri, İshak Rafet Işıtman, Abbas LÜTFİ, Zeki SAVCI. Bunun 4’üde hakkın rahmetine kavuşmuşlardır, nur içinde yatsınlar. Bunlardan Hasip Dürrü’nin manzum ve mürrettep bir divanı, Gaziantep Kültür derneği tarafında bastırılıp yayınlanmıştır. İshak Rafet Bey’in de bir şairle ortaklaşa yayınlanmış bir şiir kitabı ile bir de yine ortaklaşa bir ÖZTÜRKÇE kelimeler kitabı var.

Zeki Savcı’nın da millet ve memleketimizin derd ve dileklerini dile getiren o heycanlı ve yurdseverlik sembolü, ateşli şiirlerinden seçmeleri bir gün onun kültürlü oğlu Halil SAVCI’nın bir kitap halinde bastırıp şiir dünyamıza armağan edeceğine inanıyorum. Abbas Lütfi Bey’in de yüksek tahsilli evlatlarından bunu umuyor ve bekliyorum.

Çok yaşasınlar, bugün sağ olan şairlerimiz şunlardır; Ömer Asım Aksoy, Rıza Cenani, Cemil Cahit GÜZELBEY, Ömer ÖZBAŞ, Sinan BAHÇECİ.

Bunlardan Ömar Özbaş, birisi: “Elbeyli Tükmenleri Arasında” ötekisi: “Baraklar ve Türkmenler” adlı iki folklore kitabını, daha önce yayımlamış, 12- 5-1963 yılında da kendi isteğile öğretmenlikten emekliye ayrıldıktan sonra da 1958 yılı ortalarında, yukarıda adı geçen şiir kitabını bastırmıştır. Şimdi İstanbul’da 65 yaşında emeklilik hayatı yaşamaktadır.

Değerli dilcimiz Ömer Asım Aksoy ise bugüne değin kırktan fazla eser vermiştir. İrfan kütüphanemize, ama yinede kendilerinden, basılmış bir kendi şiirleri kitabı isteriz. Cemil Cahit Bey’inde gene basılmış birkaç kitabı var ama o kıvrak ve ince şiirlerini de bir kitap halinde yayınlaması candan dileğimizdir.

Rıza Cenani ve Sinan Bahçeci Beylerden de bunu temenni ederim. Ne yapayım ishak Rafet Bey merhumun: “SUSUZUM Teşnelerin içtiği cam Kevserine, Nimet ü-nâne değil, kudret-i irfana açım” dediği gibi ben de okumaktan doymayan bir ruh haleti içindeyim.

Şimdi gelelim ÖZBAŞ’ın şiir kitabına: İçinde 51 parça şiir bulunan ve adı yazımın başlığında geçen bu şiir kitabının süslü ve zarif kapağında, kitabın içinde en baştaki şiirin şu iki beyti var:

“Her dağdan bir dal çiçek

Her Pınardan bir yudum.”

Gerçekten insan bu şiirleri okurken (Her dağdan bir dal çiçek) koklamış,

(Her pınardan bir yudum su) içmiş gibi içinde ferahlık duyuyor. Kitap küçük ama

içi mercan dolu bir sedef kutu.

Rahmetli Mehmet Akif bir şiirinde; “Eski divanlarınız dopdolu oğlanla şarap, Biradan fâhişeden başka nedir, Şiir-ı sebâp? diyor özbaşın kitabında öyle şehvânî şiirlere rastlayamazsınız. 2’si aruz, 49’u hece vezninde olan şiirlerin hepisi onun millî heyacanını yansıtan birer kristal aynadır, kendisi bir köylü çocuğu olduğu için lirik şiirlerde kır ve tabiat güzelliklerini, köylü ve köy meselelerini, köy hayatını o kadar güzel canlandırmış, o denli dile getirmiş ki insanın okudukça okuyası geliyor.

Bu armağan kitabı aldığım zaman içimde duyduğum sevinci anlatacak güçlü kelime bulamadım. Kendilerine candan teşekkkür eder, mutluluklar dilerim.

Ankara