İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi yayınlarından, 1938 yılında İstanbul da basılan :

Tarih Semineri Dergisi

II

adlı derginin 113 üncü sayfasından başlıyarak 215 inci sayfasında biten 102 sayfalık bizi ilgilendiren bir tez var. Dünya çapında bir şöhrete malik olan Aııtepli Allâme Aynî Bedrettin hakkın da olan ve I Adile Abidin) tarafından hazırlanan bu tez iki bölümden ibarettir:

I

1 — Başlangıç

2 — Bibilyografya ve kısaltma

II

1 — Aynî (Hayatı ve eserleri)

2 — Aynî’nin (Ikdülcuman fi tarihi Ehlizzeman) adlı Tarihi mahiyeti ve mebazleri, Türkçeye yapılan tercümesi) muhtelif kütüphanelerdeki nüshaları.

3 — Aynî Tarihinde Osmanlılara ait verilen malûmat, bu malûmatın Osmanlı Tarihlerinde, bu hususta verilen malûmatla mukayese ve tenkidi. Tezine konu olarak niçin Aynî’yi seçtiğinin sebebini gayet güzel ifade eden tez sahibi Bayan Âdile Abidin, Aynî hakkıda o kadar mükemmel tedkikat yapmış ki ve o kadar güzel hazırlanmış ki; ,bu büyük adamımız hakkında biz Anteplilerin de çok muhtaç olduğumuz böyle bir tezi bize verdiğinden dolayı. Bayan Adile’ye ne kadar teşekkür etsek azdır. Ve on senedenberi haberli olmamak gafletimden beni kurtaran ve bana bu tezi haber veren Nafi Erkılıç’a da şükranlarımı sunarım.

Bu tezi Her münevver Anteplinin okumasını rica ederim. Ta ki Aynî'nin nasıl bir mucize olduğunu ve bu memleketin Aynî gibi büyükler yetiştiren ne kadar büyük âlimler yetiştirdiği anlaşılsın.

Yalnız bu münasebetle, tez hazırliyanlardan bir ricada bulunmama müsaadenizi rica ederim.

Ayni tezinin 117 nci sayfasının:

Aynî Ve Hayati

başlığı altındaki yazıların ilk satırları şöyle başlıyor:

“Aynî diye maruf (Ikdülcfiman, Fî. Tarihi Ehlizzeman) müellifinin ismi Mahmut bin Ahmet bin Musa bin Hüseyin bin Yusuf bin Mahmut’tur. Lâkabı Kadı Bedrettin’dir.

26 Ramazan (!) H. 7S2, M. 1360 Tarihinde Ayıntabın (Keykin) mahallesinde dünyaya geldi..."

Antepte beş yüz bu kadar sene evvel bir mahalle adı olduğu yazılan bn (Keykro) kelimesinde bir yanlışlık olduğuna şahsen kaaniim. Zira 450 sene evveline ait tedkik ettiğim Antep Şeriye mahkemesi sicillerinde dahi böyle bir mahalle ismine rastlamadığım gibi kelime bana çok yanlış geliyor.

Tez hazırlayanlar veyahut bir etüd yapanlar, bir kitabı, tarayanlar o kitabı yazanın yetiştiği mahal ve memleketin lehçesini bilemediği' için yanlışlık yapıyorlar. Nitekim Sayın Milletvekilimiz Ömer Asım Aksoy da, bunun bana bazı misallerini vermişti :

“İstanbul’da, Mütercim Asım’ın Türkçe Kamusunu, Türk dilkurumunca taratırken Antep leçesinde söylendiği telâffuz şekillerini değiştirmiş o kadar kelimelere rastladık ki. Meselâ tarayıcılardan birisi: Sengiunakkaş (Antepte bir mahalle adı) kelimesini Senin nakkaş diye taramıştı. Tabii Arap harfleri bir kelimeyi birkaç türlü okutmak istidadındadır. Sonra ben bu kelimeleri hep kendi şivemize göre düzelttim."

Şimdi bizim elimizde de, Ayuî’nin bizzat hal tercemesini yazdığı (Ikdül cuman Fi Tarihi ehlizzeman) adlı ki. tabı bulunsaydı bu mahalle adını yazan kelimenin ne olduğunu doğru okur ve yazardık.

Bunun bir misaline de birkaç gün önce Halkevi salonunda' kudretli bir kurmay tarafından Gaziantep Fransız harbi hakkında hazırlanan çok mükemmel bir etüdün konferans halinde ve iki general ile birçok genç, subayların ve seçkin bir memleket münevverlerinin huzurunda söylediği kıymet-ii bir tarih vesikası olan konferansta şahit olduk. Meselâ Aııtep harbinde harp sahnesi olan yer adlarından (Geneyik) kelimesi (kneyik) olarak telaffuz edildi. Antep harbinin meşhur mevkilerinden biri olan (Çitçinin Garafı) terkibindeki garaf kelimesi (Gıraf) ve mizmiz (mezmez) şeklinde telaffuz edildi. Ve buna benzer epeyce yer adları yanlış söylendi.

Şimdi tez hazırlayanlardan veya bir etfid yapanlardan bir ricam:

Hazırladıkları şeyin bir de o memleket lehçesini iyi bilen bir süzgeçten geçirtilmesidir.

Eğer istanbulda taranan kelimelerÖmer Asım gibi bir Antepli dilci kanalından geçmeseydi kelimeler maskara olup, kalacaklardı. Binaenaleyh Adile Abidin de tezini hazırladıktan sonra meselâ Antep Halkevine veya başka bir ilgili makama veya şahsa göndererek yerli kelimeleri düzelttirmeydi ne iyi ederdi? Nitekim iki gün önce bir arkadaşım bir etüd hazırlamak için alâkası dolayısile Kayseri’ye gidiyordu. Yani her şeyi bir kere de muhalinde tetkik edecekti.

Şimdi buyurun bulun bakalım Antepte (Keykin) mahallesi nerede? Bu bence olsa olsa (Kepkep) mahallesi olabilir. Ve halen de burada böyle bir mahalle vardır. Zaten ben de (Gaziantep Büyükleri) adlı kitabımda Ayniyi Antebin Yazıcık semtinin Ömer Şıh Camii yakınında bir mahallede doğduğunu yazmıştım. Kardeşinin de tabaktıkla meşgul olduğunu kaydetmiştim. (Kepkep) kelimesi bu şekle en uygundur. Artık bunun tedkikini bu işle uğraşanlardan rica ederim.

Benim Aynî'de hayran olduğum bir ciheti de kaydetmeden geçemeyeceğim. O da şu: Aynî kendi bal tercemesini kitabının başında bizzat kendi yazarak bizi kendi hakkında araştırma yapmak için fazla yorumlamasıdır. Nitekim belli Avrupa muharrir ve mütefekkirleri de hep bu işi kendi kitaplarının başında, belki de bizim Allâmeden örnek âlarak, yapmaktadırlar. Ve sayın Dilcimiz Ömer Asım Aksoy’da bunu, bize Verdiği kıymetli eseri (Gaziantep Ağzı) ulu bilinci cildinin baş sayfalarında yapmış, bendi terceme-i halini kendi eliyle yazmıştır.

Bu tez’de Aynî zamanında Antep’te Türkmen Mitaş’ın yaptığı tüyler ürpertici facia hakkında da ne' güzel malûmat vat! Bu yazısında Ayni, bize Antep’in karanlık bir tarih sayfasını daha aydınlatmaktadır.

Yalnız Mutaş’ın kim olduğu tez de tasrih edilmemektedir. Bunu anlamak için de Sayın okurlarımın, (İslâm Ansiklopedisi)’nin on birinci fasikülünde yine Aynî’ye ait yazıları okumak zahmetine katlanmalarını sayın okurlarımdan rica ederim.