Vaktiyle zamanında halbur zaman içinde deve dellallık ederken büze hamallık ederken hamamın tası yok müşterinin peştamalı yok bu yalanın ötesi yok iken Antebin daha vilayet olmadığı bir zamanda iki tane tembel adam varmış. Adları Hanifi ve Ali olan bu adamlar bir gün iki gönülü bir araya goyup Halebe iş aramaya ve dolayısiyle çalışmaya gitmişler. Gel görelimki zaman kış olduğu için yağan bir yamura tutulmuşlar oldukları yer dağın başı olduğu için sığınacak bir yerde yokmuş. Böyle yolda giderlerken bakmışlarki bir adam yolun üstünde yağmurun altında duruyor. Ali selam vermiş: Selamiinaleykum ve aleykümselam diye yolun üstündeki adam mukabele etmiş. Hanifi bu adamın yağmurda durduğunu anlamak için –Vay Ali hele şu adama sorak burda ne duruy. Hanifide yeri sorak bahm hele bize bir manfatı dokunurmu. Gelmiş yanına sormuşlar: - Yorum burda ne duruyn arkadaş. Mersem bu adam kendilerinden bin misli tembelmiş. – Heç yorum heç şurda uyuydım yağmur yağdı baktım altımdan su gidiy yağmurun dinmesini bekleym daha uykumu aldıramadımda. Azıcık daha uyucum. Hanifi ile Ali yorum biz bize tembel dedik ama sen bizden tembel imişsin demişler. Sonra – Yeri biz Halebe iş aramaya gidiyk beraber gideh demişler. Bu tembel sözüne kızan adam – Vay ha nen tembel deysez ben tembel delimde işi sevmeğm demiş. Neyse zornan göynünü etmişler yola koyulmuşlar. Fakat yağmur öyle yağımışki su etlerine geçmiş. Yolda giderken Ali yabancı adama: - Yanı ayıp olmasın ama senin adın ne sennen arkadaş olduk dâ adını bilmeyk demiş. –Yabancı adam – Adım Aydını Sakar demiş. Bu sefer Hanifi – Eh adın kimi sende sakarsan işimiz var demiş. Derken yolda bir arap köyüne raslamışlar. Bunun üzerine Ali – Vay şu köye gidekte gecey burda geçirek demiş. Köye gitmişlerki sokakta hiç kimse yok, vakit akşam olduğu için caminin yanına gelmişler namaz dalıymış. Hiç kimse yorum siz kimsez yamırda ne duruysoz diyen olmamış çekilen gitmiş en sona hoca galmış. Aydını Sakar bakmış hoca da bir şey söylemez bunun üzerine –Vay ne duyusoz hoca buyur eve gidek dey demiş. Hoca bu sözü duyunca uyanmış –Yabancısez âlâm demiş yerin bizim eve gidek demiş. Hocanın meğer şallanan bir arvadı varmış. Bu misafirleri görünce başlamış hocaya çağırıp bağırmaya. Bunu üzerine Hanifi – Bre hatın kişi ne olusın bu gecelik şurada sığmakta sabehleyn giderih demiş. Neyse zornan göynünü etmişler. Hoca şunlara kak bir şorba pişirde hep beraber yiyelim demiş. Hocanın arvadı kazanı ocağa koymuş çorbayı pişirmiş. Bu sırada Aydını Sakarın ayağında üç batman ağırlığında bir postal varmış. Ayağından postalı çıkarıp eşikliye atım derken postalı doğru şorba kazanının içine atmış. Sıcak şorba hocanın arvadının yüzünü gözünü yakmış. Arvat başlamış bağırıp çağırmaya zorla yatıştırmış şorba pis olduğu için kimse yimeden yatmışlar. Aydını Sakarın gece yarısı karnı yen acıkmış. Herkes uyurken yavaş yavaş şorba kazanının yanına gelmiş nasıl olursa olsun ister eydeni pis olsun yemeye karar vermiş başlamış şorbayı tas tas içmeye. O sırada aklına iki arkadaşı gelmiş. Vay yazık onlara da birer tas veriym demiş. Odanın içi zifiri karanlıkmış şimdiki gibi elektrik yokmuş. Evveldende arap arvatları etekleri yen uzun olurmuş fakat altından don giymezlermiş. Aydını Sakar yavaş yavaş arkadaşının ağzı belliyerek hocanın arvadının oturağına bir tas şorba dökmüş. O sırada avradın hava abdesi gelmiş, karanlıkta bu havayı duyan Aydını Sakar ulan şorba soğuk ne üfürüysün diye olunca hızıyla elignen bir tane vurmuş. Gece yarısı bir çığlık kopmuş. Aydını Sakar neye uğradığını bilmeyerek soluğu sokakta almış. Obur iki arkadaşta kaçarlar ama ne kaçarlar. Neyse bunlar Halebe varırlar ne kadar yer gezdilerse iş bulamazlar. Aydını sakar der ki: Hem der gel ben şu caddede ölü taklidi yapıym. Sizde Allah rızası için şu fakir adamın ölüsünü kaldırmaya bir sadaha dersiniz olur. O zaman bir sürü para kazanırız olurmu olur. Aydını Sakar sabahleyin Halebin en işlek caddesinin bir kaldırımına boylu boyuna uzanarak ölü taklidi yapar. Ali ile Hanifide baş ucunda herkesten şu fakir adamın ölüsünü kaldırmaya bir sadaka verin diye halktan para toplarlar. Biraz para birikip Ali evvela sonra Hanifi karınlarını doyururlar. Fakat Aydını Sakarın karnı aç kalır. O sırada Halebin zengin ve eşraf adamlarından biri bu ölüye acıyarak adamlarına emrederek onun kendi evinde yıkanmasını ve mezarlığa götürülmesini emreder. Yalancılığının meydana çıkacağını anlayan Ali ile Hanifi bari bizde yıkanırken suyunu koyak diye beraber giderler. Gel gelelim Aydını Sakar’ın karnı zil zurna çalıy. Aydını Sakarı yıkıyacak hoca o sırada çarşıdan 1.5 akçaya 3 batman hurma almış evine giderken ansızın bu ölüyü yıkamak işi çıkıy bari şu ölüyü yıkıyayımda harmayı eve öyle götürüm dey ve hurmayı getirip Aydını Sakarın yanına koy.

Hoca su kızdırma işiyle filan uğraşırken Aydını Sakar bakarki yanı başına 3 batman hurma. Hoca o işi bitirene kadar Aydın: Sakar hurmayı yer bitirir. Hoca gelir bakarki hurma yok. Bunu Aydını Sakarın yediğini bilir. Yavaş sen der. Yıkıyacak suyu gümbür gümbür kaynatır. Suyun kaynadığını gören Aydını Sakar arkadaşlarını yanına çağırarak bunun vesiyeti var beni ılık suynan yıkan der diye vesiyet ettiğini söyler. Hocaya bunu söyleyince hoca naçar kalır ılık suynan yıkar. Mezarlığa getirirler, gömerler. Fakat hoca bunun hakiki bir ölü olmadığını bildiği için bekler mezardan çıkmasını gece olur yine bekler. Hanifi ile Ali hocanın gitmediğini beklediğini görünce telaşa düşer. Hocanın maksadı 1.5 akçayı almak. Bunlar burada bekleyi dursunlar kırk haramiler bir yeri soymuşlar parayı bölüşmek üzere Aydını Sakarın mezarının yanına gelirler. Fakat aralarında sen çok alırsın ben çok alırım diye kavga çıkar. Bunun üzerine başları taze bir ölüyü kim kılıçla bir vurmadan 2 ye ayırırsa ona iki hisse vereceğini söyler. Yanı başında duran mezarlığın içinden Aydını Sakarı çıkarırlar. Adamın biri kılıcı tam vuracağı yerde Aydını Sakar ansızın ayağa kalkar yav benden başka ölü bulamadınızmı der. Ölünün dirildiğini zanneden 40 Haramiler parayı filanı bırakıp kaçarlar. Hoca bunu hala beklediği için Aydını Sakarın yanına gelir. Ali ve Hanifede gelir 4 hisseye ayırırlar parayı. Fakat hoca hala 1.5 akçasını istiyor. Aydını Sakar yorum sana aha sana 100 akça da ne isteyn dediği zaman Hoca bu benim hakkım sen yediğin hurma parasını ver deyince aralarında münakaşa çıkar. Bunlar münakaşa ede dursunlar 40 Haramilerden biri biz 40 kişiyiz halbuki orda yalnız bir ölü var ben gidip bakarım erkek delmiyiz der. Paraları bıraktıkları yere gelince bir hargür duyar biraz daha yaklaşınca bir 1.5 akça davası var dinler dinler sonra arkadaşlarının yanına gider. Yorum der bütün ölüler dirilmiş her adama 1.5 akça düşmüş bir tanesine kalmamış onun için döğüşüyorlar diye öbür arkadaşlarına söylemiş, onlarda inanmışlar. 100 akçayı onlar bölüşmüşler zengin olmuşlar. Onlar ermiş muradına biz çıkarız kerevatına.

Not: Bu masalı Hamit Başbakkal 60 yaşlarında Antepli bir kadından derlemiştir.