Sekiz aydır İzmir’in (Tire) ilçesindeyim. Son gelen Gaziantep Gazetelerinde şu sevindirici haberi okudum.

(ASIM KEPKEP, Tabakhanedeki 20 odalı ve 250 bin lira değerinde olan baba evini ilkokul olmak şartile maarife bağışladı)

Her Gaziantepli gibi bende bu havadisten büyük kıvanç duydum.

Bu bağışın taşıdığı mâna çok büyüktür. Çünkü: Tabakhane Gaziantep’te büyük bir semttir. Onun için bu bağış büyük bir ihtiyaca cevap vermiştir. Sonra bağış, binanın ilkokul olması şartile yapılıyor. Şarttaki öneme bakın! Asım Bey ilk öğrenimin lüzum ve ehemmiyetini o kadar iyi kavramış ki binasının başka türlü bir okul olmasını kabul etmiyor. Bunlardan daha mühimi:

Asım Kepkep yeni bir bina yaptırmıyorda, baba yurdunu veriyor.

Baba yurdu, Türk geleneklerinde en büyük bir yadigârdır. Babanın ölümünden sonra bıraktığı evini mirasçılar çoğu zaman, mukaddes bir emanet gibi muhafaza ederler: (İçinde babamızın çırasını yakmalıyız) derler.

Asım bey babası yurdunu öyle bir hayır yola vermiş oluyor ki, kıyamete kadar binanın içinde ilâhi bir çırağ, yani maarif nuru yanacak, parlıyacak ve Asım beyin ismi hayrile yad edilecek. Ne mutlu o binaya. Ne mutlu Asım Beye!..

KEPKEP’ler, Gaziantep’in tanınmış ve ileri görüşlü ailelerindendir. Aile efradının hepisi halk tarafından sevilir, hayırsever, çalışkan, dindar ve varlıklı insanlardır. Atalarında cami yaptırmış, vakıflar tahsis etmiş hayrat sahipleri vardır.

Bu ailenin bu gün reisi olan Asım Beyde Gaziantep’in tanınmış tüccarlarındandır, dürüst ve din duygusu yüksek bir insan-i Kâmildir. Çocuklarına yüksek tahsil yaptırarak milletin hizmetine veren aydın bir babadır.

(Ot kökünün üstüne biter) diye bir Türk Atasözü var. Asım Beyin babası (Kepkep zade Şakir Efendi) de şöhreti memleketi dolduran bir âlimdi. Eski harfli yazısı çok güzeldi. Antep (Rüşdiye mektebi)nde yıllarca hüsnühat (Güzelyazı) muallimliği yapmıştı. Hatattı. Kâtipti (Kaleminden kan damlar) atasözünün; ifadesini kendinde bulduğu kudretli bir şahsiyetti. Medreseden yetişmiş pratik bir hukukçuydu. Mahkeler hükümlerine karşı yazdığı itiraz lâyıhaları hep müsbet neticeler verirdi. Hakperestti, halkçıydı. Fukara babasıydı. Kalemini daima mağdurların, haksızlığa uğrayanların bedava olarak yararlarına kullanırdı. Hakkın hakikatın müdafii idi. İstibdat devrinde mütagalibe ile, zalimlerle mücadele etmiş, demokrasiyi ta o zaman benimsemiş bir diplomattı, sarıklı, cübbeli, yüzü nurlu, endamı yakışıklı, iriyarı, sevimli bir insandı. Gayet temiz giyinirdi. Nur için de yatsın!

İşte Asım Kepkep böyle bir babanın oğludur ve bu bağışile de, bu babaya lâyık bir evlât; bir hayr-ül-halef olduğunu bir kere daha isbat etti.

Gene bu hayırsever aileden olup da bir kaç yıl önce bilâveled (çocuksuz) ölen Hacı Abdullah Kepkep de vefatından evvel Noterlikçe bir vasiyetname tanzim ettirerek bıraktığı servetinden 750 bin lirası ile yine tabakhane semtinde büyük ve modern bir ilkokul yaptırmasını vasiyet etmişti. Fakat bazı veresenin itirazı üzerine bu vasiyetnâme hala muamelededir ve merhumun isteği gerçekleşememiştir. İnşallah bu sürünçme işi de yakında olumlu bir sonuca bağlanır ve bu okulda yapılırsa bu semtteki iki tane KEPKEP ilkokulu vücuda gelmiş olur.

Kepkep ailesi, Antep-Fransız harbinde de çok büyük fedakârlıklar göstermişlerdir.

Abdürrak Kepkep, dünyayı hayrette bırakan ve Antep’e (Gazilik kazandıran bu harbi idare eden, Fransızlara karşı Yalçın kaya gibi duran, ve (Heyet-i merkeziye) adını alan sivil komitenin üyesi bir kahramandır. Antep’in Fransızlara tesliminde Abdürrak efendi de komite arkadaşlarile birlikte esir edilerek, Fransız karargâhı olan Antep-Amerikan kolejine götürülmüş, bu binanın zemin katında aylarca hapsedilmiştir.

Hulâsa bu âile atadan ecdattan beri hiç bir haksızlığa boyun eğmemiş, zulme, istibdada, diktaya karşı daima isyan etmiş vatanperver Türk ve Müslüman bir ailedir. Hepisini hürmetle selamlar. Gaziantep ilkokul yaptırma derneğinin çalışmalarını da takdirle anar, öbür Antep zenginlerinin de bu mazhariyete ermeleri için Allahtan hidayet dilerim.