Gaziantep’te, bugün geçmişlerin esrarını saklayan hazineler var. Meselâ Dr. Mecit Barlas, Osman Aksoy, Celâl Kadri Barlas, Zeki Savcı. Bir etüd için başım ne zaman dara düşse bu kiymetbilir zatlara baş vururum. Gazianteb’in yakın geçmişinde yaşamış iki kudretli şairi var: Abbas Lutfi, Çelebi Nuru.

Abbas Lutfi’nin, vaktile, dişlerimi çektirdiğim zaman, benim için yazdığı (Dendannâme Hüthüt Zade-i Hoşgâme) başlıklı tarih kasidesini (Başpınar) dergisine yazmak için aradım, aradım, nihayet Dr. Mecit Beyde buldum ve dergiye koydum.

İkinci Meşrutiyetin ilânını müteakip Çelebi zade Nurinin yazıp bastırdığı (Terkib-bend) ini, Merhumun, halen İstanbul da emekli hayatı yaşıyan kardeşi Mecdi İnan), benden istedi. Bunu da yine çok aradım. Osman Aksoy da buldum, bir suretini aldım, Mecid beye yolladım.

Meşhur Bestekârlarımızdan (Antabi Mehmet bey) hakkındaki bir etüd için (Sicill-i Osmanî) adlı 4 cilt kitabı da, bir çok soruşturmalardan sonra Celâl Kadri beyde buldum, aldım ve faydalandım.

Yine Antebimizin nadir yetiştirdiği kalem ve fikir sahiplerinden (Sait Sabit)’in vaktile medresede şapografla çıkardığı bir mizah gazetesini yıllardır arar dururdum. Nihayet, onun sık arkadaşı, aziz dostum ve kudretli şairimiz (Zeki Savcı) lütfettiler. İnceledim, takdim edeyim.

51 senelik, küçük ve Antep’te ilk olarak Sait Sabit gibi kudretli, şen, şakrak bir mizahçının kaleminden ve kafasından çıkan bu minicik gazetenin boyu: 34, eni 22 santimdir. Elimdeki ilk sayısının başında:

“Numara: 1 Tarih: 30 Şâbân 1326. CUMA 12 Eylul 324 Birinci sene”

var. Bunların altında boydan boya bir çizgiden sonra şunlar yazılı:

Şerait i iştira

Bir seneliği kırk sekiz, altı

aylığı yirmi yedi buçuk kahkayadır. Abone bedeli gazetenin hîn-i tesliminde peşinen istifa olunur.

-------------

İdarehane bir güna mesuliyet kabul etmez.

(PALYAÇO)

İdarehan

Gökün altında, yerin üstünde kapusu caddeye bakar Daire-i mahsusa Laklakiyata müteallık her nevi evrak-ı varide maattebessüm kabul ve dercolunur.

“Menafi-i memlekete hadım mizah gazetesidir.”

“Nüshası bir kahkahaya” “Nüshası bir kahkahaya”

“Şimdilik haftada - icabına göre günde, saatta, dakikada bir neşrolunur.”

(Palyaço)’nun içinde 8 aded kısa mizah yazısı var:

1- “İfâde-i Mahsusa.” Bunda gazetenin meslek ve maksadı yazılı.

2- “Muhavere.” Bunda iki şahıs (biri: konuşuk çizgisi ile gösteriliyor. Ötekinin adı da: -Sıksak’tır.) günün olaylarile alay eder şekilde konuşturuluyor.

3- “Açık mektup: Sultan-ı Murgaan’a” yani Kuşlar Padişahına açık mektup. Bu mektuptaki imza: “Kör Cubbal”.

4- “Palyaço” Açık mektup cevabını başlığıdır.

5- “Dahili” Eşşeklerin at yarışlarına katılmak istemeleri üzerine Palyaço’nun onlara sert bir ihtarı.

6- “Telgraflar: An Dübb-i Ekber.” Dübbü Ekber burcundan yer sakinlerine gelen bir telgraf. Tarihi: 37 Eylül”

“An Zühre: 41 Eylül “Bu da Zühre yıldızından gelen bir teldir. Her iki telde de yerde yaşıyanlara birer taş ve birer ta’riz vardır.

7- “İtizar-i Mahsus.” Bunda da, müvezzi tedarik edilemediğinden bu nüshanın her beş nüshası bir arada çıktığı, kendi tabirile: “Kıymetşinasan-i kiramın lütfen yekdiğerine tevzi ve abone beledinin peşinen ahzile idarehaneye irsaline himmet buyurmaları” rica olunuyor.

8- “Müsabaka” Bu yazıyı olduğu gibi alıyorum:

“Matbaamız içun mürettip, müvezzi gibi bazı memura ihtiyaç bulunduğundan bir gözü kör, -tercihan- bir kulağı sağır, dönümü ağır, arkası yağır, gözleri çakır, yüzü çopur, bir ayağı topal, kafası çatal, iki yakası yırtık, alt çenesi pırtık, sakalı bıyyığı kırpık, yüzü kara, boynu yara, eteği açık, aklı kaçık, dökük saçık, dinsiz, imansız, izansız, ağzı kokulu, başında çiçek sokulu kimselerden intihap edileceğinden, evsaf-ı meskûreyi haiz olanların, Eylül’ün 57 inci günü matbaamızda isbat-i vücud etmeleri lâzımdır.”

“Cansız Cihan Mabbaası”

Karakancaloz”

Tek yapraklı bu gazete burada bitiyor. Elli bir sene evvel basılan bu gazete, pek yıpranmış ve parça parça olmuştu. Ben bunları düzelttim. Yazısız yerlerinden yapıştırdım ve Zeki beyin sayesinde yeni bir kıymet meydana koydum. Zeki beye çok teşekkür ederim.

(Kaatil Papas) adlı piyesin muharriri, Sait Sabit’in, hal tercümesi, kardeşim Cemil Cahit Güzelbey tarafından dergimizin 19. sayısında yazılmıştı. (Kaatil Papas) piyesi ile, (Birecik Mektupları) da (Başpınar Dergisi)’nde yazılıdır. Bunları okuyup da Sait Sabiteki İsti’dada hayran olmamak elden gelmez. Benim de medrese arkadaşım olan merhum için, derneğimiz onun, elde mevcut bütün eserlerini, hal tercemesini bir araya toplayarak, fotoğrafını da koyarak, bir broşür çıkarmak niyetindedir. Yapabilirlerse çok yerinde bir iş yapılmış olur, temenni ederiz.

Zeki Savcı beyin, Said Sabit için yazdığı şu kıt’ayı da, aynen veriyorum:

“Derd büyük, dostlar vefasız, geçmez oldu günlerin”

Yüz çevirdin âkıbet, “sen tut elim gurbet” dedim”

Zehr içirddi hahr ile her gün sana (Dâüssıla)n”

Ah kim elden çıkınca kadrini bildik senin”

Şakir Sabri YENER