Bir gün baktık ki siz size sahip olun gavurlar geliy dediler. Gavurlar geldi. O zaman Şehid Şahin mektebi fırıncı düveniydi. Bu düvenin önünden bir arvad geçiymiş, geçiyken Fransız askerleri, bu arvadın peçesini parçalamışlar. İslamlarda bunu duyduğu kimi ayağa kalktılar. Biz kadınlarda bu meseleyi duyunca, çarşafları başımıza geçirdik, mağara aramaya, çıktık. Çıkınca birde baktık kine yaredenallah her şey birbirini kırıy geçiriy. Neyse mağaraya geldik. Sonra Mamdeli bizi Yazar yerine götürdü. Yolda gediyken şakır şakır kurşunlar yağdı. Sonra geri mağaraya geldik. O gece mağarada kaldık amma sanki üstüste yattık. Sabahleyin eve gelip birer torba malhıta, bulgur, mercimek koyup, uşakların omuzuna koyduk. Gettik 2-3 gün mağarada kaldık. Sonra evimize döndük.

Fransızlar gümbür gümbür top atıyorlardı. Bende duvar aşılı komşumuz Essuma, kele Essum biz bu gavurların elinden nişleycik dedim, o da ne yapıcık ola deye ağlamaya başladı. Sonra bizim herif geldi kele herif bu Fransızlar memleketin içine gelirlerse, ben beni kuyuya atarım dedim.

Sabahleyin olduğu gibi Essuma işin yoksa acık ekmek edek dedim, ey edek dedi. Uşağını eve yatırdı geldi. Ekmeği yaştıyken 6 tane tayyare geldi, tayyarenin sesini eşittiğimiz bide her şeyi kaldırdık. Essum, aman Minire teyze itin olııym, bokunu döküym oğlan içerde, kapıda kilitli dedi. Bizim herif teyyareyi duyduğukim eve sertmiş, korkman bir şey yok deye . Essumda kilidi eve bırakmış. Bizle Essum gilin arasında, kuyu vardı. Bende kuyudan geçiym çocuğu getiriym dedim, bizim herifde ben beni kuyuya atıym sanmış. Kız ne zibil döküysün deye ardıma sertti . Ben de karayerin altına olsan, bu derdimin içinde senin sözünümü çekmeliyk dedim.

Sonra bacım gilin mağarasına gettil. Geri sabahten kalktık eve geldik. Akşam üstü, Fransız kuvvetleri geliy dediler. Bizimki, tutluğa cepheye gitti. Banada, bacın gile get dedi. Bacım gile gettim. Sonra uşaklara yerin mağaraya gedek dedim. Mağaraya indikki içeri herifnen dolmuş. Yerin biz geri evimize gedek dedim. Evimize geliyken pazar yerine baktıkkı gılıncı sürüye sürüye bir paşa geliydi. Nereye gisiyorsunuz çocuklarım” dedi. Bende evimize gediyk dedim. “Yürüyün çcouklarım yürüyün korkmayın ben sizi evinize götürüym” dedi. Eve geldik, dehlisin urguna gelince bizmikinin geddeni gördüm. Çocuklar babanız çağırın dedim. Çocuklar çağırdılar. Oda eve geldi. Bir simit aşı pişirdik sonra da düştük yerimize yatdık. Sabahleyin kalktıkki memlekette kimse kalmamış.

Sonra Fransızlar 40 gün mütareke dediler. Bizde hemen Birecik köylüğüne gittik. Orada 5-10 gün oturduktan sonra birde baktık ki harp yine başladı. Topun gümbürtüsü ta oraya geldi. Sonra baktık ki Fransızlar o köye geldiler, ödümüz yüreğimiz kopdu, neyse sonra gettiler, gettikleri köyden, tavukları, koyunları kaçırmışlar. O gece Fransızlar. Fıradın kenarında kalmışlar birde baktık ki gece altında trank trank kıyametler kopardılar.

Sabahleyin oldu, uşağın biri damdan düştü. Kafası kütük gibi şişti. Nedek? ?ireciğe doktora götürek dedik. ?irecığe gettik. Doktora gediyken ne görek, Fransızlar geliy deye gemileri batırıyorlar. Meğersem Fransızlar bu tarafa geçmesinler deye, gemileri batırıylarmış. Ondan sonra bizde kalktık, köydeki çocukların yanına gedicik deye kaymakama söyledik. O da çabuk gemiler batmadan gidin dedi. Hemen biz bokçaları çocukların omuzuna verdik yola düştük Yolda bir köye geldik. Mirde baktıktı o köydekilerde başka köye kaçıylar. Neyse biz biraz sonra asıl bizim köye vardık. Köye varına duydukla Antep’te aç kalmışlar, zahireleri içeri dıkamamışlar. Urfa, Birecik, Antep çeteleri düşmanı yarmış zahireyi içeri sokmuşlar. Yeni getirilen zahireler 2 ay sonra bitince açlık gene başlamış. Bakmışlarki olacak olacak değil zerdali çekirdeği toplayıp, fırınlarda ekmek yapıp yimişler. Gece yarılarında, sabah karanlıklarında çoluk çocuk, kadın, kız, yüzün kuylu yatıp, bostan aralarından balcan, domates kuruları toplayıp, evde kaynatıp yimiye başlamışlar. Topun, tüfeğin altında kızlar mağarada gelin olmuya başlamışlar.

Bu harp bir seneye yakın sürdü. Sonra büyüklerimiz araya girdi, sulh olduk. Sulh olduktan sonra haber verdilerki Antep’in yolu açıldı, herkes evine gelsin dediler. Fransızlar Antepten kaçtılar. Kaçtılar ama Antep’teki Ermenilerin zulümü devam ediyordu. Bunun üzrrine bizim memleketin ceteleride Ermenilere zulum etmiye başladılar. Birde baktıkki hepsi Halebe kaçmışlar.

Ermenilerde kaçtıktan sonra, Antepliler yıkılan yelleri, haraba yerleri, tamir ettirdiler. Bütün halk sevinçlerinden dernek düğün ettiler.

Not: Bu hatırayı, 1960 yılında, 62 yaşlarında Antep’li bi rev kadınından Gaziantep Lisesi öğrencilerinde Özay Ateş tesbit etmiştir.