Susam ve muhtelif ajurlarla meydana gelen bir evi hesap işine Antep işi adı verilen bunlar diğer nakışlarımız arasında zamanın süs ihtiyaçlarını karşılayacak mahiyette olduklarından daha fazla tatbik edilmekte ve daha yaygın bir halde bulunmaktadır. Antep işi diğer memleket ismi taşıyan başka işler gibi mahallî bir ad taşımaktadır. Böyle memleket adı taşıyan işlerden başka şahıs ve teknik adı verilmiş olanlar da vardır. Memleket adı taşıyan işler ilk defa o memleketlerde yayılmış, gelişmiş ve başka yerlere dağılmıştır. Şahıs adı taşıyan işlerde, bu işlerin gelişmesinde ve tanıtmasında hizmeti dokunmuş olanlara bir şükran ifadesi almak üzere bu şekilde adlanmışlardır. Goblen işi, İngiliz sedan danteli, Kolberrişliyo.. gibi

Antep işinin de adını taşıdığı memlekette ve buradan etrafa yayılmış olduğu anlaşılmaktadır.

Türk nakışları arasında memleket adı taşıyan Antep ilinden başka Silifke işi renkli nakışlardan Manavgat işide vardır. Fakat bunlar Antep işi kadar yayılmış olmadığı gibi ilgililer tarafından pek bilinmemektedir.

Antep işinin menşei ve gelişmesi:

Antep işinin adı, menşei ve gelişmesi hakkındada muhtelif görüşlere ve muhtelif söylentilere tesadüf edilir. Gerek mahallinde ve gerek ilgilileri tarafından bu söylentilerde o kadar ileri gidilmiştir ki, ileri sürülen bu fikirler arasında bu millî işi Antepte azınlıklara maledenler bile bulunmaktadır.

Basit ve indi olan bu anlayışın ciddî bir araştırmaya dayanılarak doğrulanmasına şimdiye kadar henüz teşebbüs edilmemiştir. Mahiyeti bilinen ve ilgililerce tanınmakta olan Antep işinin menşe ve gelişmesine gelince: Bunu Antep’in merkezinden ziyade civarındaki köylerin giyimlerinin tetkiki ile bulmak mümkündür. Milli giyimin muhafaza edildiği bu köylerde erkek çocukların başlarına giydikleri terlik adı verilen bir nevi başlıklara dikkat edilince bunların, muhtelif ajurlarla işlenmiş olduğu görülür. Daha büyük yaşta olan genç erkeklerin giydikleri yelek ve entariler susma, keşme ciğer deldi gibi türlü ayınlarla süslüdür. Bu giyim eşyaları Antep işlerinin yapıldığı beyaz renkli dokumaların üzerine yapılmış ve nakışları için beyaz, grem, sarı mamuk ve ipekliler kullanılmıştır.

Gerek başlıklardaki ajurler ve gerek yelek ve entarilerdeki kama nakışları Antep işini en eski örneklerile karşılaştığımız zaman arada büyük bir yakınlık görürüz.

Susmaları aynidir. Ajurların kafes şeklindeki boşlukların şehir işlerinde bazı motiflerle doldurulmuş ve bir kısmi boş bırakılmıştır. Buna mukabil köylü işlerinde ajurların içleri boştur. Şehir işlerinde yakın zamana ait olanların da kesmeler terkedilmiş ve yerlerini antikalarla Türk ajurları almış veya bastırılmıştır. Ciğer deldi işleri adı verilenler de her iki devirde ayni şekli muhafaza etmiştir.

Teknik karşılaştırmada, susma ve kesmelerin köylü işlerinde büyük bir üstünlüğü vardır. Ajurlar şehir işlerinde daha ince işlenmiş ve genel terkipte fazla yer verilmiştir. Köylü işlerinin çoğun da ajurlar susmalar arasında boğulmuş bir halde olup genel terkipte pek az yer işgal ederler. Bazı parçalarda ise ciğer deldi ve ajurlar aynı derecede işlenmiştir.

Tek tipler; şehir işlerinde sadeleştirilmiş ve süslenecek eşyanın şekline göre tanzim edilmiştir. Köylü işlerinde geleneğe ve göreneğe bağlı kalınmıştır.

Müşahedemizi bu işlere tesadüf ettiğimiz köylerin kuruluşları sakinlerinin nereden ve ne zaman geldikleri, kıyafetlerin ne zamandan beri muhafaza edildiği gibi tarihi araştırmalarla derinleştirilecek olursak ileriye bir adım daha atmış oluruz. Yalnız buna benzer giyime Uludağ köylerinde, Domanıç yaylalarında ve Denizli’nin bazı köylerinde tesadüf etmemiz bizi Gaziantep havalisi dışında bir yurt gezisine yolluyacaktır. Bu tesadüflerden anlaşıldığına göre, Gaziantep köylerinin giyiminde rastlanan işler yalnız bir bölgeye münhasır bir iş olmayıp Anadolu’nun muhtelif yerlerine yerleşmiş bir zümreye ait olduğu meydana çıkmaktadır. Her ne kadar muhtelif bölgelerde eski bir gelenek halinde işleme gelmiş olan Türk nakışlarında susma, ciğer deldi ve kesmelere tesadüf edilmekte ise de bunların hiç biri Gaziantep köylerindeki kadar zengin değildir. Aynı zamanda tatbik edildikleri eşyaların nevilleri de giyiminden ziyade yazlık ve uçkur gibi parçalardır. Gaziantep işinin köylü giyimindeki süslere benzediğine göre, bu işler acaba köyden mi şehre, yoksa şehirden mi köye intikal etmiş olması üzerinde durmak lâzımdır.

Giyim bir milletin zevkini gösterir ve bir çok sanatlar giyim için çalışır. Dokuma, örgü, işleme gibi. İşleri kılığı teşkil eden parçalar üzerinde yer almış görmekteyiz. Tefrişe ait eşyaların süslenmelerinin giyimden sonra geldiğine fikir birliği yapan bilginler vardır. Bu fikre göre; Gaziantep işininde eskiden giyime ait bir süsleme sanatı olup da sonraları bir kol halinde Gaziantep köylerindeki giyimin benzerlerine yurdun diğer bölgelerinde de tesadüf ettiğimize göre menşeleri aynı olan bir zümrenin Anadolu’nun muhtelif yerlerine dağılmış olmaları akla gelir.

Hattâ bu zümrenin Anadolu’nun muhtelif yerlerine yerleşmek suretile bu sanat geleneğini şehirde idame ettirdikleri ve şehir hayatının icaplarına göre şekillendirilmiş olduklarıda mümkündür. Bunu teyit eder mahiyette görünen mahalli bir adeti ele alalım. Gaziantepli genç kızların cihaları arasında müşevveş adı verilen ve muhtelif nakışların üzerinde tatbik edilen bir baş örtüleri vardır. Köyde genç kızlar da müstakbel eşleri için cihaz eşyaları meyanında karma nakışlarla süslü giyim eşyasında bir yelek bulunur. Bu işlemeli parçadan birinin kadınlara ait bir baş örtüsü ve diğerinin erkek giyimine ait bir parça olmasile ayrılır. Fakat bunda güdülen maksat birdir. Ve millî bir geleneğin devamını gösterir. Her iki nakış için de sarf edilen emek ve gösterilmesi lazım gelen maharet bir genç kızın istikbali ile ilgilidir. Buna benzer adetlere Anadolu’nun muhtelif yerlerinde rastlanır. Biri birine benzemiyen eşyalara ait bu işlerden Gaziantep’teki örneklerin birincisi her ikisinin beyaz iş olması, ikincisi de karma bir işleme tarzının bin parça üzerinde gösterilmesi gibi bir usulan köy ve şehirde ele alınmış olmasındaki yakınlıktır.

Tesadüf ettiğimiz örneklere ait yaptığımız mukayeseleri daha etraflı bir şekilde genişletmek fırsatı elde edildiği zaman bu işin Gaziantep’e ait mahalli bir Türk sanatı olduğu kadar kuvvetli olarak meydana çıkacaktır. Azınlıklara ait söylentilere gelince: İlk örnekleri cihaz eşyaları arasında tesadüf edilen bu işlemler bilindiği gibi, mecburiyet duyulmadıkça elden çıkarılmazdı. Böylece bir vaziyet karşısında elden çıkarılmış olanlara karşı taleplerin zuhur ettiği kendiliğinden bazı işçilerin zuhuruna sebep olmuş ve bu işleri bir geçim vasıtası yapan işçiler arasında azınlıklara da tesadüf ederiz. Hattâ bazı müteşebbisleri bile görmekteyiz. Bu müteşebbislerden bazıları Gaziantep’te bulunan Amerikan Koleji’nin talim heyeti vasıtasile bir çok işlerın Amerika’ya gönderilmesile bir çok işlerin Amerika’ya gönderilmesini de temin etmiş oluyorlardı. Zamanın zevkine uygun bur işleme tekniğinin bu parçalarda üzerinde bulunması tabiatile rağbeti arttırmış sürüm ve kazanç fikrinden doğan bir anlayışla bu işler gelişmiştir. Yakın zamana ait olan bu ticaret işinde azınlıkların faal olduklarını bilenler bu işlerin mahiyetini anlamak lüzumunu duymadan böyle bir görüşe fikirlerini dayamaktadırlar. Halbuki bu azınlıkların hayat ve adetleri incelendiği takdirde Gaziantep işine ait kadınları arasında hiç bir geleneğe tesadüf edilemez. Bahsettiğimiz faaliyetin de 30 sene içine sığan bir geçmişi vardır. Bu müddet zarfında Gaziantep işlerinde de hiç bir gelişmeye tesadüf edilmez. Gerek motif ve gerek terkiplerinde devamlı bir işçiliğin temin ettiği ustalığa bağlı kalınmış ve gördüğü rağbete dayanılarak imalâtın fazlalığı üzerinde bu güne kadar 30 türlü susma ve 65 ajur motifi tesbit edilmiştir. Terkipleri ise tatbik edildikleri eşyaların şekillerine göre kenar, orta ve köşelerden ibarettir.

GAZİANTEP İŞİNİN BUGÜNKÜ DURUMU

Azınlıkların memleketi terk etmesile aynı faaliyetin Gaziantep’te de daha geniş bir şekilde devam ettiği görülür. Yakın zamana kadar bu çalışmalar eskisinin aynı şekilde taklit edilmesinden ibaret kalınmıştır. Son senelerde yurdun muhtelif yerlerinde açılan kız sanat enstitülerde akşam sanat okullarının verimli faaliyeti diğer nakış işlerinde olduğu gibi Gaziatep işi üzerinde de tesirini göstermiştir. Yeni bir anlayışla bu işin üzerinde gerekli bir çalışmanın neticesi olan susma motiflerinin miktarı eskilerile beraber 150’yi bulmuş ve ajurların çeşidide 100’ü geçmiştir. Bu miktar Gaziantep-Ankara enstitülerde akşam sanat ve öğretmen okulu kısmına ait faaliyetler arasında tesbit edilmiştir. Bunun dışında diğer enstitülerimizin faaliyetlerinde hesaba katarak bu miktarın daha büyük bir sayıya varacağı muhakkaktır. Esasen bu yalda çalışmaları teknik eğitim müsteşarlığı ciddiyetle ele almış ve tesbit ettirmiş elan eski örneklere ait koleksiyonlar teksir ettirilerek bütün enstitülere gönderilmiştir.

Gaziantep işine ait gerek susma ve gerek ajurların tatbik edildikleri eşyadan eskisinden daha fazla terkiplerle karşılaşırız. Bunlar bir misli güzelleştirilmiş ve çeşitleri de çoğaltılmış bir haldedir. Beyaz işlerimiz arasında günden güne de Türk kızının elinde gelişen Gaziantep işi yabancı memleketlere bu sahada bir örnek olacak mahiyeti şimdiden almış bulunmaktadır.

AVRUPA MODASININ MEMLEKETİMEZE GİRMESİ VE TÜRK NAKIŞLARINA TESİRİ

Gaziantep işinde bu kayıt edilmeğe değer gelişmenin sebebini bir halk sanatı olmasından ve Türk kadının nakış işlerinde gösterdiği sanat kabiliyetin de aramak lâzımdır. Bu işlerle beraber giyim ve bir evin tefrişinde de aynı kabiliyetin çok eski olduğunu, memleketimizi gezmiş olan yabancıların yazdıkları hatıralardan öğrenmekteyiz. Cumhuriyetle başlıyan modern giyime az bir zamanda uymaları da bunun neticesinden başka bir şey değildir.

Bizde el işlerine ilmî bir mahiyet verilmesi 1886 tarihinde başlar. Moda ve Avrupa nakışlarının eğitim alanlarında yer alması da 1913’tedir. Eğitim dışında Avrupa moda ve nakışlarının memleketimize girmesi de 1800 tarihine raslar. O zaman nakış ve dantel ticaretini ellerinde tutan Fransızlar beyaz nakış ve dantellerle süslü elbiseler giydirilmiş küçük bebekleri Viyana, Moskova ve İstanbul piyasalarına göndermekte idiler. Böylelikle hem Fransız modasını yaymağa ve hemde bu imalâta pazarlar temin etmeğe çalışmışlardı. Bu suretle memleketimize giren işler saray mensuplarile bazı yüksek tabakaya mensup kadınlar tarafından ilgi görerek yerleşmiş bulunuyordu. Fakat bu işlerin ne nisbetle tutulduğu ve mahiyetlerinin neler olduğu her ne kadar kat’i olarak bilinmekte ise de daha sonraları Türk kadınlarının zevkine uygun giyimden fikir alınarak dantel ve işlemlerle süslü hazır elbiselerin çok tutulmuş ve memleketin her tarafına yayılmış olduğunu tesadüf ettiğimiz örneklerden anlamaktayız.

Avrupa moda ve nakış işlerinin bu müddet içinde Türk işlemeciliği üzerindeki tesiri nisbetinde Türk zevk ve sanatından da Avrupalıların faydalandıkları muhakkaktır. Çünkü, Avrupa müzelerini dolduran ve hususi kolleksiyonlarda yer alan bir çok kıymetli eserlerin memleketimizden dışarıya taşması bu zamanlarda müşahade edilmiştir. Avrupa nakışları arasında memleketimize girdiği zannedilen Belçika ajurunun Türk işi olduğunu çok yakın zamanda öğrendik. Romen işinin aynını, hatta daha güzelerini -Paçalık- adı altında Tire ve Aydın köylü kıyafetlerinde yeni görmekteyiz. İngiliz dantelinin bir benzerini de -Fertek- beyaz dokumalarında müşahade etmek mümkündür.

Gaziantep işinde olduğu gibi diğer nakış işlerini de bir inceleme konusu olarak ele alırsak, bu alanda diğer memleket mogalarının Türk nakışları üzerindeki tesirini ve Türk nakışlarının Avrupa işlerine önderlik ettiği meydana çıkacaktır.

Başpınar (1948)

Derleyen: Nevzat TAZEBAY