16 Nisan 920- 27 Nisan 920

Kanunusani 920 de başlıyan Urfa harbi 11 Nisan 920 de bitmiş ve Urfada bulunan bir tabur Fransız askeri kısmen telef ve kısmen de esir edilmişti.

Fransız ikinci firka kumandanlığınca Urfadaki askerlerinin kurtarılması için Şark kolu namile Miralay Anderya kumandasında Kiliste teşkil edilip Carabulusa giden bir Fransız kuvveti Urfanın sukutu üzerine Miralay Norman idaresine verilerek Antebe tahrik edildi. Normanın kuvveti dört tabur piyade, iki bölük süvari, bir batarya sahra topu bir istihkâm takimi bir seyyar hastareden ibaretti.

Normanın Nizip yoliyle Antebe yürüdüğü 15 Nisan’da haber alındı. Kılıç Ali Bey kendi müfrezesi, Yıldırım taburu, şe birli ve köylü bir kısım Milli kuvvetlerle bu kuvveti karşıla mak üzere şehirden çıktı.

16 Nisan’da Nizip yolu üzerinde Babilge şimal sırtlarında Norman kuvvetile karşılaştı şiddetli bir müsademeye girişti. Düşmana hayli zayiat verdirdi ise de düşman çok ve silahları faik olduğundan geri çekildi. Bu sırada Şimşek taburu da müsademeye iştirak için ayrıca gitti. Fakat Kılıç Ali Bey müfrezesi ile irtibat tesis edemediğinden düşmanın kucağına düştü. ve hiçbir iş görmeden fazla zayiatla çekilmeğe mecbur (Bu harpte dağılan bu tabur bir daha teşekkül edememiştir.) oldu.

Bundan sonra düşman şehrin şark sırtlarında göründü ve Cünüt dağına toplarını tabiye ederek şehri bombardıman etti. O güner kadar hiç kullamlmamış olan Kollejdeki Fransız topları da şehri bombardımana başladı.

Bu bombardıman esnasında Norman kuvvetleri sol cenahile şehrin cenup sırtlarını, Sarımsaktepe, Düztepe, Kurbanbaba ve Mardini zaptederek Kollejdeki Fransız kuvvetlerile irtibat tesis ettiği gibi sağ cenahile Kuşçu, Çıksorut ve Haci baba tepelerini tutarak şehri şark, şimal 've cenuptan muhasara etti. Mardin ve Kurban babada bulunan Söylemez zade Mülâzım Mahmut ve Mülâzım Fazıl Reşit beyler kumandasındaki bir bölüğümüz şarktan ihata eden düşman kuvvetleri karşısında şehre de giremiyerek cenuba doğru çekilmeğe mecbur oldu.

Düşmanın Mardin ve Kurban babayı zaptetmesi üzerine Fransız işgalindeki bütün binalarla Ermeni evlerine üç renkli bayraklar çekildi. Yeni gelen Norman kuvvetleriyle mevkilerini tayin ettirmek için verilen bir işaretten başka bir şey olmiyan bu bayrak çekilmesi Türkler üzerinde çok te'sir bıraktı. Bu işareti müteakip Mardinden Kolleje sarkmaya başlayan Norman kuvvetleri üzerine Kozanlı ve Paşa sokağında bulunan Yıldı Tim üçüncü bölük tarafından şiddetli ve ani ateş açıldı. Düş mana ehemmiyeti zayiat verdirildi.

İkindiye doğru düşman şehre girdi, diye bir şayia çıktı. 66 Bütün halkı müthiş bir telaş ve heyecan kapladı. Kadın, çoluk, çocuk bir kısım halk henüz kapatılmıyan şehrin şimal methaliden harice kaçmağa başladı O sırada yağan şiddetli bir dolu bu kaçışın fecaatını birkaç misli artırdı. Bu halk ile birlikte birçok köylü muavin kuvvetler de köylerine gittiler.

Yıldırım taburunun iki bölüğüyle Şimşek taburu ve milli kuvvetlerin kısmı âzamı Kılıç Ali beyle birlikte hariçte idi Bir bölüğümüz de Mardinden cenuba çekilmiş olduğundan şehir babiliade ancak iki yüz kadar silahlı efrat kalmıştı. Şehir müthiş bir korku içinde idi. Herkes ne olduğunu ne olacağını bilmiyordu. Şehirde kalan zabitler elde mevcut pek az kuvvetle cepheleri setre çalışıyor ve düşmanın topu, tüfeği ve mitralyözlerile her taraftan yaptığı şiddetli ateş baskın karşısında büyük bir soğukkanlılık ve metanetle yerlerini muhafaza ediyorlardı.

Evvelce cephe Ermeni ve Fransızların işgalinde bulunan şehrin Garp kısmına inhisar ederken muhasara üzerine bütün şehir etrafında yeniden müdafaa hatları tesisi icap etmiş ve eldeki kuvvetin buralara taksimi zarureti hasıl olmuştu. Bu vaziyet karşısında düşmanın şiddetli bir taarruzu çok vahim neticeler verebilirdi. Bereket versin düşman ateş baskını ve bombardımanları iktifa ederek şehre ciddi bir taarruz hareketinde bulunamadı.

Antep, bu günkü geçirdiği korkuyu bütün harp müddetin bir daha görmemiştir.

Bugünün gecesi Paşa sokağı ve Kozanlıdan düşmana doğru dil gibi uzanmış, Mardinin ve Kurban babanın sukutiyle vaziyeti müşkülleşmiş olan üçüncü bölük, Musullu cephesine alınarak vaziyeti tashih edildi.

17 Nisan 920 de Miralay Debieuvre kumandasında iki tabur piyade ve 10,5’lik bir batarya himayesinde bir erzak kolu da Kilisten Antebe geldi. Ve bu kuvvet te şehri garpten Azaz yokuşu, Batal hüyük, Çitçinin harafından sararak muhasasarayı tamamladı. Bu suretle şehir, 7 tabur piyade, iki bölük süvari, 3 sahra ve Cebel bataryası, bir 10,5 luk sahra obüs bataryasından ibaret bir kuvvetle kuşatılmış oldu. Bu Antebin birinci muhasarasıdır. 27 Nisan’a kadar 10 gün devam etmiştir.

17 Nisan’da miralay Norman Mutasarrıflığa ağır bir nota vererek derhal şehrin teslimini istedi, aksi takdirde şehri toplarla harap edeceğini bildirdi. Aynı zamanda askerinin iaşesi için on, buğday, tavuk, yumurta gibi şeyler de istiyordu. Normanın bu talebi müzakere edildi. Ve neticede vakit kazanmak maksadıyle Normana mümaşat edilmesi ve istediği erzaktan bir kısmının verilmesi kararlaştırıldı. Ve vaziyet Dülükte Antebi muhasaradan kurtarmak için kuvvet toplamakla meşgul bulunan Kılıç Ali beye bildirilerek yardım istendi.

Düşmana mülayim cevap verilmek ve istediği erzaktan bir kısmı gönderilmek suretiyle şehirde birkaç gün için sükunet temin edildi. Ve bu sayede yeni teşkil edilen cephelerin takviyesine fırsat bulunmuş oldu.

Kılıç Ali Bey şehrin vaziyetini islâh için topladığı kuvvetleri şehrin şimalinde düşman tarafından tutulmamış olan Antep Dülük yolundan geceleri şehre sokmağa başladı. Bu gelen kuvvetlerle Yıldırım taburu, Mülâzım Kâmil bey kumandasında dört bölüklü olarak yeniden teşkil olundu. Bu bölükler semt efradı ve hariçten giren Milli müfrezlerle takviye edilerek şehrin etrafına tevzi edildi. Ve ilk iş olarak şehrin etrafı tahkim edilmeğe başlandı. Tahkimat işlerinde kadın, erkek çocuk bütün halk geceli gündüzlü canla başla çalışıyorlardı teslim olmak niyetinde olmadığını yapılan hazırlıklardan anlayan düşman şehri yeniden bombardımana başladı Bu hal 26 Nisana kadar devam etti. 25 Nisan’da Garnizon kumandanlığına tayin edilmiş olan kaymakam Abadi Antebe geldi.

Mağarabaşı taarruzu

Birçok evlerin yıkılmasına, yüzlerce şehit ve yaralı verilmesine rağmen şehrin bombardımanla alınamıyacağını anlayan Fransızlar 26 Nisan sabahı üç batarya ile şiddetli bir topçu hazırlığı yaptıktan sonra bir piyade bölüğü, iki Tankla şehrin şarkından, Mağarabaş: cephesinden bir taarruz yaptılar ve ilk hamlede bir kısım evlere de girmeğe muvaffak oldular. Fakat tarafımızdan yapılan şiddetli bir mukabil taarruz neticesinde ehemmiyetli zayiatla tardedildiler. Tanklarından biri siperlerimiz önünde bozuldu. Çelik mermilerle içindekiler kâmilen maktul ve mecruh düştüler. Düşman bu tankı akşama kadar topçu ateşiyle himaye etti ve akşama doğru topçusunun himaye ateşi altında diğer tanka bağlayıp çekmek suretile zor kurtardı

Bu taarruzda Yıldırım taburu, dördüncü bölük zabitan ve efradiyle Semt reisi Attar oğlu Abdullah efendinin çok değerli fedakârlıkları görülmüştür. Taarruz esnasında Türk kadioları, Türk çocukları şiddetli ateş altında müdafilere cephanede ve su yetiştirmek yaralıları geriye götürmek suretiyle yük sek fedakârlık eseri göstermişlerdir.

Düşmanın taarruzu ve ademi muvaffakiyeti Kılıç Ali be ye bildirildi. Kılıç Ali Bey o zamana kadar epeyce kuvvet toplamış ve Maraşta bulunan dokuzuncu Kafkas alayının 200 mevcutlu birinci taburu ve iki dağ topundan mürekkep bir batar ya da Cemil Cahit beyin emrile Dülüğe gelmişti. Kılıç. Ali beyin kuvveti bu kuvvet ile birleşerek 26/27 Nisan 920 gecesi muhasır düşmana bir taarruz yaptı ve muhasarayı yardı. Muhasaranın açılması, Milli kuvvetlerle beraber muntazam Türk askerlerinin ve bir bataryanın şehre girmesi halkı çok sevindirdi.

Tabur, Bölük takım kumandalarıyla (Gaziantep Müdafaası) nda çalışan Antepli ihtiyyat zabitleri

FOTOĞRAF: Mülazım Fazıl Reşit

FOTOĞRAF: Mülazim Şakir

FOTOĞRAF: Mülazim Ökkaş Bahri

FOTOĞRAF: Mülazim Mustafa Şefik

FOTOĞRAF: Z. Vekili Abdurrahman

Kurbanbaba taarruzu

Norman ve Debienivre kıtları Antepten ayrılırken bir kısım kuvvetlerini burada terk etmişlerdi. Kaymakam Abadinin kumandasında iki tabur piyade, iki bölük süvari ile bir batarya top ve Ermeni gönüllüleri vardı. Kuvvetlerinin biraz artmasından istifade eden Fransızlar Türklerin elinde bulundukça daima Kolleji tehdit eden Mardin ve kurbanbaba tepeleri ile Maraş yolu üzerindeki Çitçinin harafını ellerinde tutuyorlardı.

Hariçten gelen asker ve Milli müfrezelerle kuvvetlenmiş olan Türkler Sarımsaktepe ve Düztepeyi tekrar işgal ederek Fransızları sıkıştırmaya başladılar.

Kılıç Ali Bey kumandasında Kurbabanın cenubunda Karataş mevkiinde toplanan 9 uncu alayın birinci taburiyle Milli kuvvetler 2 Mayıs sabahı Kurbanbabaya taarruz ettiler. Şiddetli bir muharebeden sonra İkindiye doğru süngü hücumiyle düşmanı siperlerinden attılar. Buralardaki Fransız askerlerinden çok azı kurtuldu. Ayni taarruz Mardin binasına da yapıldı. Ve müteakip günlerde de tekrar edildi ise de iyice tahkim edilmiş olup makineli tüfeklerle müdafaa edilen bu binayı yıkacak kudrette topumuz olmadığından bu ikinci bina alina. madı.

Kurbanbabanın elimize geçmesiyle Mardin binasının Kollejle irtibatı kesilmişti. Ermeniler bir gece içinde Mardin binasından Ermeni mahallesine kadar bir bucuk metre yüksekliğin de bir duvar yapmak suretiyle irtibatı temin ettiler.

Bu taarruzdan evvel ve sonra Kılıç Ali Bey, tarafından düşmana şehri terketmesi için müteaddit notalar gönderildi. Hakikaten Kılıç gibi keskin olan bu notalardan birini aynen alıyoruz:

FOTOĞRAF:Kahraman Mebusumuz Kılıç Ali Beyefendi Gaziantep Kuvayı milliye Kumandanı bulunduğu sırada Hasan efe ve Milli müfrezeden birkaç silah arkadaşile (Sağdan birinci Kılıç Ali Beyefendidir).

"Efendi,

Cihanı beşeriyeti zalim ve mazlum namile iki ve Çanakkale zaferine rağmen Türk ordusunun da mağlubiyetiyle neticelenen Haibi umumi insanları serbest bir hayattan mahrum edecekse küreiarz gene ala boyanacak ve daha yüz binlerce insan ifnayı hayat edecektir.

Tarihin beş asır evvel kaydettiği Türk- Fransız dostluğunun bugünkü feci manzarası Kanuni Süleyman'dan dostluk dileyen (Fransa) nın hatırasını kâfi derecede rencide edecektir.

Efendi

Coğrafya, Tarih ve etnografya filen ve ilmen ispat ederler ki Antep ve havalisi tamamile Türk memleketi olduğu lalde milliyetperverlik iddiasında bulunan Fransızlar tarafından işgal edilmiştir.

Efendi

Haksız işgaller tarihinde sizin bugünkü hareketleriniz en şeni bir salife işgal edecektir. Şerefli bir ordunun ve haysiyetli bir zabitin icrasından çekineceği pek bayağı hareketleri Fransız ordusunun ve bir Fransız kumandanının yapması beş yıl Türklerle harbetmiş bir asker için ne şerefsiz bir istikbaldir.

Efendi

En vahşi milletlerin en iptidaî memleketlerde bile hürmet ettiği ibadethaneleri, medenî Fransız ordularının, yetini verdiğini iddia eden Fransız milletinin hem de ibadet edildiği bir anda camileri bombardıman etmesi, miralay bey, Fransız milletinin yüzünü kızartacak bir şenaattır. Masum çocukları ve hürmete lâyık kadınları korumaksızın şehirlere ateş veren bir ordu tahkir ve tezyife müstahak bir sürüdür.

Muhasara ettiğiniz bir şehirden para, erzak ve eşya istemeniz pek adi dilencilik; yol kesen, köy basan eşkıyanın yaptığı pek bayağı bir şekavettir.

Vatanlarında hür ve müstakil yaşamak istiyen Türkler sizin bu şekavetinizden nefret ederek halâs için çalışıyor. Vatanı için çarpışan bir millet eşkıya değildir. Sizin gibi hakkı olmadığı topraklara ayak basıp masum insanlara silâh atan, köyleri basan insanlar ancak eşkıya sayılırlar. İhtira matımı kabul buyurunuz.

Miralay Bey.

Kılıç Ali