Gaziantep’de özel sektör tarafından bir kolej açıldığını ve 1 Ekim 1963 de öğretime başladığını Gaziantep’de çıkan Sabah gazetesinde okuyunca, onca sevindim ki deme gitsin.

Kolejin önemi üzerinde duracak değilim. Bunu büyük küçük her Gaziantep’li benden iyi bilir.

Bizde eskilerin yabancı dil öğrenmek işindeki inançları üzerinde biraz duracağım. Benim çağımdaki medrese, arapçadan başka yabancı dil öğrenmeyi kınar ve günah savardı Batı dillerine (gâvurca) derdi. Şu sözler, atasözleri gibi her medreselinin ağzında sakızdı:

«KİM Kİ OKUR FÂRİSİ GİDER DİNİN YARISI.»

«KİM Kİ OKUR FRANSIZ, OLUR DİNSİZ İMANSIZ.»

Halbuki medresenin kendisi Farsçayı pekâla okuturdu. Acem edebiyatının (Gülistan, Baharistan, Bostan) gibi ölmez eseleri medresenin tatil dersleri (yaz tatilinde okunacak dersler) programına girmişti. O halde:

«KİM Kİ OKUR FÂRİSİ GİDER DİNİN YARISI.» sözü topyekûn medreselileri, yani kendi kendilerini yarı gâvur etmek demek değil miydi?

Peygamber efendimiz bir hadis-i şerifin de «BİR KAVMİN (milletin) DİLİNİ ÖĞRENEN ONUN ŞERRİNDEN EMİN OLUR.» buyuruyor.

Peygamberimiz bu büyük sözüyle müslümanları yabancı dil öğrenmeye teşvik etmiyor mu?

Yabancı dil öğrenmeyi aydın din adamları gâvurluk saymıyorlardı. Büyük hocam ve Güney, Güneydoğu illerinin ünlü din âlimi BÜLBÜLZÂDE HACI ABBULLAH EDİP EFENDİ’nin, Türkiyede II. Meşrutiyet’in ilânından sonra Antep’de müderrisi bulunduğu (ZÜL KADRİYE Medresesi) ndeki kütüphanesinin kapısını hergün bir müddet kapatıp icazetli (diplomalı) talebesi HACI HANEFİ ZADE ABDULLAH NAMIK BEY den Fransızca dersi okuduğunu biliyorum. Kapıyı kapatıp sürmelemesi, çevresinden korktuğu içindi çünkü gericiler hemen damgayı vururlardı: «Büyük Hoca da gâvur oldu.»

Yabancı dil öğrenmeyi yeren yalnız medrese değildi. Divan edebiyatımızın ünlü şairlerinden KÂSIM PAŞA, bir gazelinin son beytinde bakınız ne diyor :

«KÂZIM ÂLEMDE FRANSIZCA’YI TÂLİM ETMEK NAZAR-I KADRİ EKÂBİRDE DİYÂNET GİBİDİR »

Beytin bugünkü Türkçesi:

«KÂZIM ÂLEMDE FRANSIZCA ÖĞRENMEK, BÜYÜKLERİN NAZARINDA DİN GİBİDİR»

Şimdi Paşanın bu beytini okuyan bir müslümanda artık Fransızca öğrenmek cesareti kalırmıydı?

19?6 yılında, yani I. Cihan harbinin 3. Senesinde ben Halep Darül muallimin mektebi son sınıfında talebe idim. Halebin merkezi bir yerinde bir istihbarat salonu vardı. Buraya her gün müttefiklerimizin ve bizim cephelerimizdeki harp havadisleri, ajanslar gelir salonun duvarlarına asılırdı. Bu haberler beş dilden yayınlanırdı. «TÜRKÇE, ARAPÇA, ALMANCA, FRANZISCA, İNGİLİZCE. » Ben dikkat ederim Suriyeli Gençler haberleri, kendi anadilleri olan Arapçadan bile değilde, batı dillerinden izlerlerdi. Çünkü onları (Beyrut külliyesi) yetiştirmişti. Halbuki biz haberleri yanlız eski harfli Türkçesinden okuyabilirdik. Bu olay karşısında benim içim parçalanırdı. «Niçin biz Türk gençleri batı dillerini biliniyoruz?» diye. Aradan 47 yıl geçtiği ve bu yarını asır içinde Türkiyemizin bütün orta dereceli okullarında da yabancı dil dersleri okutulduğu halde bugün meselâ Antepte kaç kişi yabancı dil bilir? Yeni açılan Gaziantep Koleji, Antep’de açılan 2. Kolejdir. I. si vaktiyle Amerikalılar tarafından, bugünkü (Verem Hastanesi) nin bulunduğu tepede açılmıştı. Bura talebesinin çoğunluğunu ermeni gençleri teşkil ederdi. En sonra Antep-Fransız harbinde 80 bin top mermisini bu kolejden yedik. Bu kolejin arsasını o zaman Anteb’in nüfuzlu çok zengin ve çok kültürsever bir Türk ve müslüman, Amerikalılara bağışlamıştı. II. si yeni açılan bizim kolejdir. Bu kolejin kiralık bir binada açıldığını öğrendim. Günün

birinde bu kolej içinde, bir hamiyetli zengin Anteplinin çıkıpta bu kolej için de yanlız bir arsa değil, arsa üzerinde birde muhteşem kolej binası bağışlıyacağına inanıyorum. Çünkü muhterem hemşehrilerimin 70 yıldan beri devlet bütçesine yük olmayarak sırf kendi teşebbüsleriyle Gaziantep maarifine ne büyük hizmetler yaptıklarını biliyorum ve bunun hakkında da bir kitab yazdım.

Yeni Kolej, Kahraman ve Gazi hemşerilerime kutlu olsun. Öğrencilerine büyük başarılar diler mütesebbislarini candan tebrik ederim. Sağolsunlar, varolsunlar.

Ankara 7-10-1963

Şakir Sabri YENER