53 yıllık çilekeş dostum Celâl Kadri’nin ölümünü vefalı kardeşim Avukat Cemil Cahit Güzelbey’in, Gaziantep’te çıkan (SABAH) Gazetesinde, merhum için yazdığı ve Ankara’da bana da gönderdiği yazısından öğrenince içim parçalandı, insan, yaşıtlarını ve dostlarını kaybettikçe, kendi varlığından da bir şeyin kopup düştüğünü duyuyor. Derdleşecek kimseler azaldıkça çevresinde bir boşluk; içinde bir soğukluk hissediyor. İşte ben de bu kara haberi duyunca biz kez daha böyle oldum; gurbet yalnızlığına bir yenisi daha eklendi.

Cemil Cahit de, ne denli benim gibi olmuş ki, yazısında Celâl Kadri’ye yalvarıyor: «Ne olur Celâl bey, babamla orada elbirliği edin de benide yanınıza alın?!» diyor.

Diyor ama yağma yok! (Gaziantep Evliyaları )nı, (Gaziantep Camileri) ni ve daha bir çok kıymetli araştırma ve eleştirme yazılarını kitap halinde bize vermeden biz onu nereye bırakırız? Bir tek eserle: (Gaziantep Folklorundan Notlar cilt I) ile adamı nereye bırakırlar ki?

Canlı bir tarih, değerli bir bilgin olan Celâl Bey’in eser vermeden çekip gitmesine bakmasın! O, Antep savaşlarının politika fedailerinden biridir. Politikanın cilveleri, Celâl Kadri beyi uzun yıllar Anavatandan da uzakta yaşamağa mecbur bıraktı. Cemil Cahit Beyin dediği gibi, feleğin sillesini yimiş Celâl Kadri bey, çilesini doldurup da öz yurdu Gaziantebe döndükten ve Avukatlığa başladıktan sonra ilk önce ona şüpheli nazarlarla bakan Gaziantep Barosu mensuplarının sonraları O, nasıl sevgisini kazanmıştı?! Çünkü hukukçular temiz insanlardır. Sağ duyuları sağlamdır. Gerçeği gören kişilerdir. Aralarında sendeliye sendeliye, mahkeme mahkeme dolaşarak avukatlıkla ekmeğini kazanmıya çalışan hasta ve takatsiz bu canlı kütüphaneye acıyorlardı.

Celâl Kadri bey yalnız hukukçu değildi. Belli deyimile «kaleminden kan damlar.» bir yazardı, dilciydi, türkçüydü, folklorcuydu. Başımız dara düştükçe hepimiz ona başvurur, onun irfan kaynağından kana kana içerdik. Kitaplığındaki kitaplar çok kıymetli idi. Bilimsel konuşmaları insanı büyülerdi. Temiz giyinir, güzel konuşur, tatlı tatlı gülerdi.

Hürriyete âşıktı. Türkiyede ikinci meşrutiyetin ilanı sırasında (İttihat ve Terakki Cemiyeti) Antep Şubesi Yönetim Kurulunda ödev almış, yazılar ile, konferanslar ile memlekete çok yararlı olmuştu.

Eh, ne diyelim. Dünya dünya olalı, doymak bilmiyen yer mideleri ne kıymetler yutmamış ki? işte bunlardan birisi de Celâl Kadri Barlas’tır Ona Ulu Tanrıdan mağfiretler dilerim. Vârislerinin de onun bıraktığı kitaplarını Gaziantep Umumî Kütüphanesine bağışlamalarını ve orada bir (Celâl Kadri BARLAS köşesi) yaparak adını ebedîleştirmelerini rica ederim.

Ankara: 14Temmuz 1963

Şakir Sabri YENER