Bu hafta içinde (FAO) Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Teşkilâtı tarafından bütün dünyada açlıktan kurtulma kampanyası açılmıştır. Bu münasebetle Türkiye’nin maruz kaldığı açlık tehlikesinden ve bu tehlikeye karşı alınabilecek tedbirlerden bahsetmek istiyorum.

Memleketimizde nüfus artış nispeti % 3tür. Her sene 750.000 kişi artmaktadır. Mevcut ve artan nüfusun beslenmesi, giyinmesi ve barınması için her şeyden önce ziraî istihsalin artması lazımdır. Meselâ: Yalnız artan nüfus için insan başına senede 400 Kg hesabıyla 300.000 ton hububat, 4 Kg hesabıyla 3.000 ton pamuk, 15 Kg hesabıyla 11.250 ton ete ihtiyaç vardır. Nüfus artışı yanında hayat seviyesinin yükselmesi gıda maddelerinin istihlâkini artırdığı gibi çeşitlerini de çoğaltmaktadır. Diğer taraftan memleketin sanayileşmesi ve diğer ihtiyaçlar için döviz temin etmek maksadıyla ihracatı artırmak icap ettiğinden ziraî istihsalin bu yönden de artması zaruretiyle karşılaşmış bulunuyoruz.

Senelik Nüfus artış miktarının 600.000’i ziraat sektörüne isabet etmektedir. Muhtelif faktörler tesiriyle köylerden şehirlere bir nüfus kayması vuku bulmaktadır. Bu miktar senede 240.000 kadar olduğuna göre, Ziraat sahasındaki nüfus artışı 360.000’dir. Bu demektir ki senede 1000 yeni ziraat işletmesine ihtiyaç vardır. Yeni sahalar ilâve edilmediğine göre mevcut ziraat işletmeleri gittikçe bölünüyor demektir, İşletmeler parçalandıkça ras­yonel Ziraat yapma imkânları ortadan kalk­maktadır.

Böyle bir gıda muvazenesinin ayarla­nabilmesi, ziraî istihsalle ilgili faaliyetlerimize iki yönden istikâmet verilmesini icap ettirmektedir.

1- Halen kullanılmayan sahaların ıslahı, ihyası ve imarı ile ziraî istihsale açıl­masına matuf faaliyetler.

2- Halen işlenen sahalarda bir de kardan alman mahsul veriminin artmasına amil olabilecek faaliyetler.

Bunların başında:

a) Sulama

b) Gübreleme

c) Toprak erozyonunun önlenmesi

d) Toprak verimliliğini daimî kılacak toprak ve su muhafaza tedbirleri

e) İyi tohumluk kullanmak

f) Hastalıklarla mücadele gibi tedbirler yer almaktadır

Sulama, Gübreleme ve Toprak Erozyonu

Bundan sonrada kısaca sulama, gübreleme ve toprak erozyonun ziraatımız ve istihsalimiz için ehemmiyetinden bahsetmek istiyorum.

Umumiyetle yurdumuzda yağmurlar muntazam dağılmamıştır. Kış yağış rejimi hakimdir. Nebatların tenebbüt mevsiminde su ihtiyacı ise 400-1200 mm. arasında değişir. Halbuki, ekseri bölgelerimizde tenebbüt mevsiminde yağan yağış 175-200 mm. arasındadır. İşte bu yağış açığını kapatmak, yani kuraklığı önlemek için yapılacak iş:

1-Tenebbüt mevsimi içinde ve dışında yağan yağışları tutmak muhafaza etmek.

2- Sulanan sahayı genişletmek, ekonomik ve uygun bir sulama tatbik etmektir.

20 senelik hububat neticelerine göre kuru ziraat şartlarında hektara verim vasatisi 900-1000 Kg’ı geçmemektedir Suyun temin olduğu ve bilinerek tatbik edilebildiği yerlerde bu verim hektara 3.000 Kg’a yükselmektedir. Bu nispetler pamuk çeltik, onca, zeytin ve diğer birçok mahsuller için aynıdır. Bu duruma göre sulama işlerine daha fazla ehemmiyet verilmesi lazımdır.

Türkiye’de halen mevcut tesisler ile ancak bir milyon hektara yakın arazi sulanmaktadır. Halbuki bu günkü nüfus artışı karşısında 10 sene içinde asgari sulanan sahaları iki milyon hektara yükseltmemiz icap eder. Bu suretle gıda, süt, et ve ihtiyaçlarımızın temini müm­kün olabilecektir.

Bütün vatan sathı ilmi tabiriyle erozyon dediğimiz toprak aşınmasına maruz kalmaktadır. Üzerinde yaşadığımız ve mahsullerimizin ancak onun mevcu­diyetiyle yetiştirebildiğimiz toprak her gün biraz daha azalmakta ve denizlere doğru sürüklenmektedir. Bir santimetre kalınlıktaki toprağın teşekkülü için yüzlerce seneye ihtiyaç vardır. Halbuki bir tek şiddetli yağışlar ile uzun senelerin oluşturduğu toprağı bir anda elimizden alıp götürebilir.

Yurdumuzda erozyona amil olan kuvvetlerin başında rüzgâr ve seller gelir. Erozyonu tevlit eden diğer amiller ise:

a) Çayır ve meraların kesif otlatılması.

b) Lüzumsuz arazi açmaları.

c) Yaz nadasının yanlış tatbiki.

d) Yem bitkilerine zirai münasebet yer verilmemesi.

e) Toprağı işleme tekniğindeki hatalar.

f) Yan dere havlarında su akışının nizam altında alınmaması ve materyal taşınmasının önlenmemesi gibi amillerdir.

Toprak aşınmasında en mühim amillerden rüzgâr Orta Anadolu’da daha çok tesirini göstermektedir Nitekim Konya-Karapınar dolayları yüz binlerce dekar arazide toprak yanlış otlatma ve yanlış sürüm neticesi rüzgâr tesiriyle sürüklenerek çölleşmiş ve ziraat arazisi olmaktan çıkmıştır.

Keza vilâyetimizde bütün tepelik araziler yağmur suları ile üst toprağını kaybetmiş ve ana kaya satha çıkmıştır. Böyle sahalardan mahsul almak imkânsızlaşmış veya verim gücünü büyük nispette kaybetmiştir.

Memleketimizde çok kıymetli iki unsur olan toprak ve suyun muhafazası için alınacak tedbirler şunlardır:

A- Kültürel tedbirler.

B- Mekâniki tedbirler.

Kültürel tedbirlerden:

1- Tesviye eğrili sürüm, ekim, dikim.

2- Tesviye eğrili şeritli ziraat.

3- Mahsul münavebesi

4- Otlu su yolları, ağaç rüzgâr kıranlar ve çiftlik korulukları bahsedilebilir.

Toprak ve su muhafazasında mekanik tedbir olarak teraslama ameliyesine girişmelidir.

Teraslama, toprağın yapı, bünyet meyil ve yetiştirilecek mahsul ve diğer birçok hususiyetlere göre çeşitli şekilde yapılabilir. Burada bunların nasıl yapıldığından bahsetmek istiyorum. Ancak Türkiye’de 11 milyon hektar şirazenin taraslanması icap ettiğini söylersem davanın büyüklüğünü ifade etmiş olurum.

İstihsalin artmasında gübrelenmenin de büyük hissesi vardır. Bitkiler tarafından topraktan alınan besin maddeleri tekrar toprağa verilmezse toprağın istihsal kapasitesi her sene biraz daha azalır Bunun için toprağın verim gücünü artırmak için çeşitli gübreler mevcut ise de bunlar içinde çiftlik gübresi ile sun’i gübre ziraî ekonomimiz için büyük önem taşırlar.

Çiftlik gübresi bitkinin besin ihtiyaçlarını karşıladığı gibi toprağın havalanmasını ve daha fazla su tutmamasını da temin eder. Bu itibarla ziraata (çiftlik gübresinin çok büyük yeri vardır. Fakat bilhassa memleketimizde çiftlik gübresini yakacak olarak kullanılması topraklarımızı çok kıymetli maddeden mahsun bırakmaktadır. Bunun açığını kapatmak üzere bitkinin bilhassa azot, fosfor ve potas gibi besin ihtiyaçlarını sun'i gübrelerle karşılamak zorundayız.

Bitki besin maddelerinin lüzumlu cinsini kâfi miktarda satın alır ve iyi bir şekilde kullanırsanız gübre için sarf ettiğiniz beher lira ile üç lira kâr temin edebilirsiniz.

Mevcut ve her sene süratle artan nüfusumuzun karnını doyurmak için devlet ile vatandaşın el ele bilgili ve çok çalışması icap etmektedir. Ancak bu sayededir ki halen dünyada mevcut) 400 milyon aç insana Türkiye’den de ilâveler olmasın.