Ey Eski kavgalardan Gazi çıkanlar ve ey yeniden Gazi veya şehit olmak için fırsat kollayanlar-

Bugün kurtuluşumuzun 23’ncü yıl dönümüdür. Hepimizde bu büyük günün heyecanı ve sevinci içindeyiz. Sokulunuz, düşününüz, biliniz ki bu mutlu günü bize bağışlayan aziz ölülerle yan yana baş başasınız...

Hayaledin Fark edin ki omuzunuzda görünmeyen bir ağırlık var. Kulağınıza nerede ise görünmez ağızlar bir şeyler fısıldayacaklar Şehitlerin havasındayız.

Ey Gazi yurdun aziz şehitleri, Ey büyük ölüler. Bugün sizin huzurunuzda baş eymeğe, size imrendiğimizi ifade etmeğe, sizin saflarınızı boş bırakmadığımızı bildirmeğe toplandık. Sizin için dövünmeğe değil sizinle övünmeğe geldik. Keşke fırsat düşsede bizler de sizler gibi büyük maksatlar uğrunda çarpışabilsek; sizlere benzeye bilsek.

Size imreniyoruz aziz şehitler, size imreniyoruz. Gündelik işler, çapraşık kaygılar, bayağı eğlenceler ortasında bir faninin baştan malüm ve baştan aşağı silik hayatını sürüp gitmek tense bir kere olsun bir işe yaramak; bir kere olsun insanlığı ve Türklüğü tam hakketmek ondan sonra bir Antepli gibi bu toprağa şehit düşmek, Korkan, sinen, bocalayan bizden değildir. Biz Türküz Ya müstakil ve insanca yaşarız, yada kahramanlar gibi döğüşür ölürüz.

Tanrım, bizim canımızı rahat döşeğimizde alma bize ölümü ne zaman istersen o zaman fakat bir dava güderken bir işe yararken nasip et! Biz gündelik adamlar değiliz; biz büyük davaların insanlarıyız. Biz vatan bekçileri, istiklalin aşıkları, Atatürk ün çocukları, İnönünün erleriyiz.

Büyük ölüler Aziz, ölüleri Şimdi sizin huzurunuzda tekrar ant içiyoruz Emanetinizi hakkıyla tamamıyla koruyacağız. Yattığınız bu mübarek toparkları düşman ayaklarına çiğnetmeyeceğiz.

Şu Devlete karşı gelinir mi? Bu devlete karşı durulur mu diyen korkak, melun, mantık hesabı yapıp şaşıranlar bizde yoktur; bizden değildir, Türk değildir. Her şehrimize her kazamıza gökten hücumlar olsa, yerden yanar dağlar yürüse, dünyanın çelikleri ve çarkları bütün harekete gelse İstiklalimizi ve vatanımızı hedef alan her şeye karşı koyacağız. Karşı koymak için yemniliyiz hazırız.

Yeminli demek hazır demek te fazla insan ezeli kararı ve insiyakı olmayan bir şey için yeniden yemin eder. Bizim İstiklali ve vatanı korumak eski adetimiz bir kelime ile tabiatımızdır.İstesek bile bunu bırakamayız İnsan Türk olurda Türk tabiatını nasıl bırakabilir. Büyükler, Aziz büyükler, Çetin çok çetin kararlar vereceğiniz dakika gelirse içiniz bir lahza titremesin aklınızdan bir kerecik acaba geçmesin yer yüzünde hiç bir millet Türk millet kadar kahraman anıt, muka, vim metin olamaz.

Aziz şehitler, hiçbir zaman o amansız o çetin hale bir daha düşmeyeceğiz düşsekte bile sizler gibi damarlarımızdaki asil kandan kuvvet almasını kalkınmasını karşı koymasını bileceğiz.

Kalkın doğrulun bir bir öpelim alnınızdan sizi biz sizsiz değiliz gönlümüzde siz varsanız başımızda İnönü. Biz kendimizi met etmiyoruz, bizi tarihler met ediyor bizden büyük adamlar bahsediyor.

Atatürk bir gün bir Antepli nin gözlerinden öperken iltifat ederek demiştirki: Ben nasıl Antepliler in gözlerinden öpmiyeyim Antepli ler cenupta düşmana büyük bir kale oldular, yalnız Antebi değil Anadoluyu’ da kurtardılar, milli müdafaada öncü oldular. Onun için her Türk şehri her Türk kasabası en küçük Türk köyü Anteplileri kahramanlık misali olarak alacaklardır.

Arkadaşlar, Dünya Tarihlerine altın yazılarla yazılmış üç memleket müdafaası vardır. Türkiyede Antep, Fransa’da Verdün, Rusya’da Stalingrat, Verdünü Fransız orduları, Stalingartı Almanlara Faik çok kuvvetli Rus orduları müdafaa etmiştir. Antep ise hiç bir yerden maddi manevi yardım görmeden sadece Antep halkının göğüsleri müdafaa etmiştir. İşte Antebin büyüklüğü buradadır.

Güzel yurdumuz bundan yirmi üç sene evvel Fransızlar tarafından tecavüze uğradı. Düşman daha yolda iken karşılandı. Günlerce aylarca çarpışmadan sonra şehre girmeğe muaffak olamayan düşman nihayet bize tehditkar ültimatomlarla manevi kuvvetimiz üzerine tesir ederek Şehre gireceğini zannetti ve bize 10 ağustos 1923 de şu şekilde bir ültimatom verdi.

Gaziantep mutasarrıfı Celal Bey'e

Şehir bilakaydişart iki saat zarfında Fransız kumandanlığına teslim olacaktır. Bu müddet zarfında kaleye beyaz bir bayrak çekilecek ve bilumum hükümet memurlarıyla kuvayi milliye kumandanı,

Heyeti merkeziye azaları ve memleket eşrafı mutavaat etmek üzere derhal Fransız karargahına gelecekler ve Fransız kumandınından af ve merhamet niyaz edeceklerdir. Kasabadaki bircümle çete jandarma, polis ve her nekadar eli silahlı varsa teslim olacaklardır. Bir kasabanın Fransa gibi büyük bir devletle harp etmesi şuursuzluktan başka bir şey değildir.

Antep halkı Fransızlara yan etmiştir. Bunun için bir milyon altın lira tazminat vereceklerdir. Bu para verilmediği takdirde bilumum eşraf ve tüccarlar hapsedilecektir. Bu şartlar kabul edilmediği takdirde kulakların işitmediği ağır obüslerle amansız bir surette kasaba bombardıman edilecek ve büyük kuvvetlerle, tanklarla kasaba da hücumlar yapılacaktır. Ve bundan mütevellit vahşet ve katliamdan hiç bir mesuliyet edilemeyeceğini ve bütün mesuliyetin size raci olacağını hatırlatırım.

Antepliler bu ültimatoma kısa bir zamanda hiç bir şekilde düşünmeden tereddüt etmeden şu cevabı verdiler. Antep halkı sizden zelilane af talebinden ziyade siperi altında kalarak ölmeyi kendisine büyük bir şeref bilir. Ve bundan zevk alır Sizin bayrağınızın meşum dalgası altına girecek bir tek Antepli yoktur. Ve tasavvur etmiyoruz. Antep halkı ya ölmeyi veyahut üzerinden büyük bir tarih akmış olan bu bulvarda şimdi teneffüs ettiğin hava şehre giren atlıların nal sesleri, kılınç şakırtıları, ve yükselen yaşa avazeleriyle karışmış bir havadır. Ey istiklal yollarında yepyeni bir tarih açan Gazi yurdumun fedakar halkı bayramınız kutlu olsun.