Aziz Yurddaşlarım,

Şu anda 25 Kânunevveli kutlulamak için toplandık. Köpüren ruhumuzdan dalga dalga minnet, şükran, saygı ve bağlılık hisleri çetenin arşi âlâdaki mukaddes ruhuna selam yolluyor. Fanî dudaklar ona yine aynı sözleri tekrar ediyor: Unutmadık aziz şehit sen kalbimizde yaşıyacaksın.

Sayın Yurddaşlarım,

25 Kânunuevvel, ruhun maddeye en geniş manası ile hakimiyetinin en sarsılmaz abidesidir. O, maziyi beşeriyete inan varlığının en büyük timsali olarak veren Antep’e “Gazi” dediler. Kelimelerle o büyüklüğü her an karşılarında bulundurmak istediler. Onu maddeleştirdiler. Hayır aziz yurddaşlarım hayır onu maddeleştirmek onun, büyüklüğünden eser bırakmamaktır. O abidenin azametini düşünmek istiyen her fani, 25 Kânunuevveli yapan çetenin mor poşusunun saçakları altında tepeden bakan yabana kin, yurda ateş, bir güneş kesilen gözlerini hatırlasınlar.

Azamet, o anda anlaşılır; kudret, o anda tanınabilir; maddenin aczi o anda meydana çıkar. Yurddaşlarım o gözler ruhun ta kendisidir.

25 Kânunuevvelin doğuşunu düşünüyorum o ne köpürüş, o ne dalgalanış, o ne enginlik, ne kudret, Rabbım ne yaşanacak günler.

İdealine koşan Fransız Ordusu her yer gibi Antep’e artık Türk yurduna giriyor.

Giriş, o güzel, ya çıkış, o pek feci oluyor.

Antep o anda Antep’tir.

Şimdi bıçaklar bileniyor, tüfekler dolduruluyor, yalnız insanlar tazeleniyor, yani vücudlar ruhlaştırılıyor.

Arkasından yükselen bir ilâhî seda Melun!

Şimdi çeteler koşuyor, alabildiğine koşuyor, düşen menzile yetişti demek. O koşanın kudret membaıdır. Hedef karşısındaki Fransızın pis vücudu değildir. Büyük varlıktır, Türklüktür.

Çete, kan halinde, kemik halinde, parça parça o hedefe vardı, ebediyete intikal etti. İşte 25 Kânunuevvel faninin ilâhlaştığı gündür.

Sayın Yurddaşlarım,

Çetenin asîl ruhuna en genç Türk kütlesi namına samimî selâmlarımı yollarım.

Çete artık ebedî uykusuna sakin dalsın ve bıraktığı mukaddes emaneti düşünmesin.

Burada en geniş manasile bir gençlik var. O gençlik en fena vaziyette bile vazifesini biliyor.

O gençlik top seslerini duya duya uyuyan dünün çocuğudur.

O gençlik “İnanıyor, amacına varacak; inanıyor, inanmazları yenecek, yok edecek.”

(Gaziantep Gazetesi 1937)