Özgeçmiş

MEHMET SABRİ GÜZELBEYOĞLU

(ŞAİR)

18 yıl önce İstanbul’da ölen Mehmet Sabri Güzelbeyoğlu babanın anne ayrı kardeşidir. «Güzelbeyzade» Emin efendinin9 u erkek 2 si kız 1 1 çocuğundan 6. sıdır. Amcalarımın içinde yüksek öğrenim gören tek kişidir. İstanbul Darulfünunu Edebiyat ve İlahiyet Fakültelerini bitirdikten sonra yaşamını ortaokul ve lise öğretmeni olarak sürdürdü. 1 1 Şubat 1968 günü öldüğü zaman geriye 7 si yayınlanmış biri basılmamış 8 şiir kitabıyla yerel dergi ve gazetelerde çıkan birçok düz yazı bırakmıştır. İlk dil bilgisini edebiyat tadını rahmetliden aldım.

SOYU:

Bu konun açıklanması, bir bakıma benim de soyumun açıklanması olacaktır. Birçok aileler gibi bizim de kökenimiz kimi öykü ve söylentilere dayanır. Soyca Türkmen olduğumuzu çocukluğumdan beri duyagelirim. 24 Oğuz boyundan Beydili'nin bir oymağı olan Araplı'nın başkanı Nüveyran Oğuz babamın en yakın dostu idi. Babama Emmoğlu, bana yeğenim diye seslenirdi. Bugün de tanıştığımız Türk.men ağalarıyla birbirimize Emmoğlu diye çağırırız. Başta Barak'ın sözlü Türkmen tarihcisi Çakıroğlu İbrahim olmak üzere, Türkmenlerin Feriz Bey başkanlığında çevremize gelişlerinin öyküsü olan göç ve yerleşme destanını anlatanlar, Feriz beyin yanında bulunan beylerden birinin Güzel- Güzelce Bey olduğunu söylerler. Yine bunlardan kimine göre soyumuzun Beydili'nin oymaklarından biri olan Bek.mişli'nin Mehmanlı obasındanız. Babamın anlattığına göre gençliğinde, Beydilli'nin Karaşeyhli oymağının bir obası olan Delferoğluları, Güzelbeylerin kendi obalarının kız çocuklarından gelmekte yeğenleri olduğunu söylerlermiş. Barak'ta oturur Del.feroğlu Müslim adında yaşlı bir adam bana da yeğen diye seslenerek, babama söyleneni tekrarlamıştı. Ailemize niçin Güzel denildiğini, oba adının niçin Mehmanlı olduğunu; göçte ilkin Amik ovasına gelir, sonra Akçakoyun yakınında yerleştiğimizi anlatan öyküler asıl konu dışında olduğundan açıklamıyorum. Ancak, Türkmenlerin kökenini en geniş biçimde anlatan Oğuzlar kitabında, Mehrnanlı oymağından sözedilmemiş bulunmasına karşılık Gaziantep Şeri Mahkeme sicillerinin bir çok yerinde böyle bir topluluğun varlığı yazılıdır.

Mehmanlıların kent içinde oturduklarına ilişkin kayıtlar bulunduğu gibi, çevremizde Mehmenli kışlası adında bir yer ayni kaynakta yazılıdır. Ayrıca Besni'nin Araban'a yakın köylerinden birinin adı Mehmanlı olduğu gibi Akçadağ'ın bir köyü de Mehmanlı adını taşır.

Soyumuzun Mehmanlı obasına dayandığı, göçte bu çevreye gelişimiz hep söylentilere dayanmasına karşılık bir de resmi kayda dayanan kaynak vardır. Tercüman yayınlarından (Başbakanlık Arşiv Belgelerine göre Osmanlı İmparatorluğunda Oymak Aşiret ve Cernaatlar) adlı, Cevdet Türkay'ca hazırlanan büyük yapıdın 84 ve 387- 388. sayfalarında Güzelbeyli (Güzelbeğlü) adında bir topluluktan sözedilmektedir. Karşısına (Yürükan Taifesinden) diye yazıl­ mış bulunduğundan bu oymak'ın göçebe olduğu anlaşılıyor. Açıklandığına göre, Güzelbeyli'ler Teke sancağı, Ala'ye, İçel, Kıbrıs Adası, Manavgat kazası (Alaiye sancağı), Kars-ı Meraş sancağı, Beyşehri, Aydın sancakları, Güzelhisar ıkazası (Saruhan Sancağı), Yalvaç ka­zası (Hamit Sancağı)na dağılmış durumdadır. 388. sayfada şu açıklama yer almaktadır. (3)

«Güzelbeyli cemaatı, Danişmentlü aşiretinden olup, 1140 senesinde eşkiyalık sebebiyle, Kıbrıs adasına nakil ve iskân olunuşlardır. Bağlı bulunduğumuz topluluk bakımından sözlü ve yazılı şu iki kaynak arasında bir çelişki gözden kaçmıyor. Bir boya bağlı bir oymak vaya obanın (Cemaatın) başka bir boy ve oymak, topluluğuna girerek onlarla birlikte düşüp kalktıklarını gösteren örnekler çoktur. Yukarıda da vurguladığım gibi soy bakımından araştırmayı derinleştirme konumuz dışındadır.

Dedem Emin efendi, 1 190 (M. 1776) da Antep şehir Kethudası olan Mustafa Güzel ağanın oğlu Hacı Güzelbey diye ünlenen Mustafa'nın oğludur Hacı Güzelbey'in kızkardeşi Hatice Şerife Hanım, Dailerin ata:sı olan Hacı Emin Dainin annesidir.

Sabri Güzelbeyoğlu'nun annesi Hamide Hanım, Hacı Emin Dai'nin, ünlü şair Hasip Dürrinin kızkardeşi Hatice Hanım’dan doğmadır (4) Hamide Hanım ilkin Kilis'in ünlü şeyh ve şairi Abdullah Sermest (Tazebay) ile evlenmiş, bunun ölümü üzerine dedemle yaşamını birleştirmiştir.

Sabri Güzelbeyoğlunun yaşam öyküsü:

Amcamın yaşam öyküsünün bir bölümünü, kendimde bilmekle birlikte oğlu Tekin Güzelbeyoğluna mektupla başvurarak ayrıntılı bilgi istedim. Bu mektubun kimi bölümlerinin tıpkısını aşağıya alıyorum:

«Mehmet Sabri Güzelbeyoğlu 1892 yılında Gaziantep'te doğdu Babası Güzelbeyzade Hacı Emin beydir. Annesi Dailerden Hamide hanımdır.

İlk ve orta öğrenimini Gaziantep'te tamamladıktan sonra İstanbul'a .darulfünunun Edebiyat Fakültesini 1913 de -bitirdi. Bütün tahsil hayatında çok başarılı bir öğrenci olup bütün dereceleri «Aliyyülala» (Pekiyi) idi Darulfünunu bitirince Maarife intisap ederek öğretmen oldu. Kırk yıla yaklaşan öğretmenlik hayatında yurdun dört bir yanında binlerce öğrenci yetiştirdi.

İlk vazifesi Kıbrıs'ta edebiyat öğretmenliğidir. Burada bir yıl görev yaptıktan •sonra Birinci Dünya Savaşının patlak vermesi üzerine ihtiyat zabiti (yetek subay) olarak askere gitti. Kısa bir talimden sonra Irak cephesine sevkedildi. İngilizlerle yapılan savaşta esir düştü ve Çin Hindi'ne gönderildi. 3,5 yıl süren esaretten sonra savaşın sona ermesi ile yurda döndü. Savaş, esirlik yokluk üzerinde derin etki yaptı, ilk şiirlerini orada yazmaya başladı. Esirlik süresinde kendi kendine Fransızca öğrendi.

Savaştan sonra kısa bir süre İstanbul'da kalıp tekrar öğretmen olarak Gaziantep'e göreve döndü. Burada Ulum-u Diniye ve Edebiyat öğretmenliği yanında Kolejde Fransızca dersleri de verdi. 1924 yılında Dailerden dayısı kızı Aliye Hanımla evlendi.»

Tekin beyin açıklamalarını burada kısa bir ·süre keserek iki noktaya açıklık getirmek isterim. Yukarıdaki biyografisinde İlahiyat bölümünü bitirdiği atlanmış olacaktır. Amcam Antep'te çok temelli bir medrese öğrenimi görmüşolarak İstanbula gitmişti Orada İlahiyat Fakültesine de devam ederek burayı da bitirdiğini işitmiştim. Antep'e geldiği zaman din dersleri hocalığı yapması da bunu göstermektedir. Ayrıca yetenekli bir hafız gibi Usul ve tecvite uygun kuran-ı kerim okurdu.

Eşi, yengem Hamide Hanım, Dailerden Hacı Arif Efendinin kızıdır. Hacı Arif Güzel Sanatlar Akademisinde öğretim üyeliği yapmış bulunan Sırrı beylerin babası Arif Bilen'in yeğenidir.

Bu açıklamadan sonra yine Tekin Güzelbey oğlunun mektubuna dönelim:

«1928 de Ankara'ya tayin ediliyor. 1929 da Silifke'de, 1 yıl, 1930 da Tarsus'ta 2 yıl, orta okul müdürlüğü ve Edebiyat öğretmenliği yapıyor. 1932 de tekrar yine Ankara'ya giderek Ankara Lisesi ve Musiki muallim mektebi Edebiyat öğretmeni olarak görevini yürütüyor. Reşat Nuri Güntekin, Ahmet Hamdi Tanpınar, Nurullah Ataç dönemde birlikte öğretmenlik yaptıkları arkadaşlarıdır. Ankara Lisesinde, Orhan Veli Kanık, Oktay Rıfat ve Samet Ağaoğlu öğrencisi oluyorlar. 1933 de Adana Ortaokul müdürlüğüne getiriliyor. Burada 4 yıl görev yaptıktan sonra 1937 de Nevşehir Ortaokul müdürlüğüne kısa bir süre Denizlide bulunduktan sonra yeniden Adana'ya tayin edilerek 3 yıl Ortaokul müdürlüğü ve öğretmenlik ediyor. Yaşar Kemal, Sadık Gövceli) bu dönemde 9ğrenciler, arasındadır. 1941 de doğup büyüdüğü Gaziantep Lisesi Edebiyat öğretmeni olarak görevlendiriliyor. 1950’de emekli oluyor.

Gaziantep'teki ikinci görevi sırasında uzun süre Halkevi başkanlığını da başarı ile yürütüyor. O yıllarda Halkevleri gerçek bir sanat ve edebiyat Halk okulu hüviyetinde idi. Gaziantep Halkevi de emsalinden üstün edebiyat folklor, musiki ve yayın çalışmaları ile memlekete çok faydalı olmuştu.

Sabri Güzelbeyoğlu 1953 de çocuklarının tahsilde bulundukları İstanbul’a geliyor. 11 Şubat 1968 de vefat ederek Zencirlikuyu mezarlığında toprağa veriliyor.»

Sabri Güzelbeyoğlunun Tekin (1927) Çetin Kılıç (1931), Arif:

Erkin (1935) Ayşe Oya Yolum (1942) adlarında dört çocuğu vardır.

Bunlardan Tekin Edebiyat fakültesini bitirmiş olup Dünya gazetesinde 25 yıl yazı işleri müdürlüğü yaptıktan sonra emekli olmuştur. San Basın Şeref Kartı sahibidir. Çetin Kılıç Dr. Operatör olarak Balıkesir'de özel bir hastane çalıştırmaktadır. Arif Erkin, Yüksek Mimar mühendistir. Musiki ve tiyatro gibi güzel sanatlar dalında başarılı çalışmaları vardır. Ayşe Oya Yolum da yüksek mimar ve mühendistir.

Amcamın yedek subay talimgahından Bağdat cephesine giderken Antep'e uğradığını iyice anımsıyorum. Bir bayram günüydü. Bir kaç gün kaldıktan sonra ayrıldı, Sonra esir düştüğünü duyduk.

Rahmetli yalnız amcam değil, bu günkü Edebiyat kültürümün temelini kendine borçlu bulunduğum öğretmenimdi. Yaşantımın yazarlık yönünde de onun etkisi vardır. 1925 de ortaokula girdiğim zaman o türkçe öğretmeni ve müdür yardımcısı idi. En çak çalıştığım derslerden birisi onunkiydi. Yazılı sınavlarda iyi notlar almıştım. Sözlü sınavlarda, mümeyyiz önünde aldığım bu notların boşuna olmadığını saptamış ve onu sınavı yapan öbür görevliler önünde ıcardeşi oğluna boşuna not vermiş bir kimse durumuna düşürmemek için bütün gücümü bu derse harcadım. Bu nedenle o zaman ders kitabımız olan Hüseyin Cahit Yalçın'ın (Sarf ve Nahiv)ini adeta ezberlemiştim. Bu derse Türkçe demekten çok Osmanlı grameri demek gerekti. Bu çalışmadır ki, Arapça ve farsça bileşimleri iyice öğrendiğimden lisede zorluk çekmedim. Yıllar sonra Gaziantep Şeri Mahkeme sicillerini bugünkü dile çevirmemde bana çok yararı oldu.

Edebi kişiliği hakıkındaki yargıyı yetkili edebiyat eleştiricileri.ne bırakıyorum. Birkez bunu yapabilmek için bütün yapıtlarını incelemek gerektir. Aynca amcam bulunması nedeniyle bu konuda duygusal davranabilirim. Gerçeğin tam kendisini yansıtmayı başarsam bile, kimilerince bunun içtenliğine gölge düşürülebilir.

Ozan, şiire aruzla başlamış, çağdaşı birçok şairler gibi sonra heceye atlamıştır. Son şiirleri hep hece ile yazılmıştır.

 

Gaziantep Büyükleri (C.C.G. s.179)

Yazılar