Özgeçmiş

MUSTAFA (ALTUNCU) ALTINCI

(Keçekepenek altında ne gümüş düğmeler vardır.) Genel olarak hanımlar örtülü kapaklı bir kıymeti belirtmek için bu sözü söylerler. Kimsenin varlığından bilgisi bulunmayan güzel bir kız, gösterişsiz fakat zengin bir adamı, sanat bakımından değeri bulunan bir kimseyi veya eseri anlatmak için bu söz tekrarlanır.

Konumuz olan Mustafa Altıncı Hoca kimsenin edebi kişiliğini bilmediği bir değerdir.

Son 34 yıllık Halkevi, Kültür Derneği çalışmaları bunların bazılarını ortaya çıkarmıştır. Yerli cönklerde Gaziantepli veya taşralı olupta burada yaşamış olan bazı kimselerin bir veya birkaç parçasına rastlıyoruz. Ne yazık ki bunların hayatları hakkında hiçbir bilgimiz yoktur. Ta ki vaktiyle bir meraklı tarafından bir deftere veya bir kitabın arkasına yazılan beş on satır bize bir şeyler öğretebilsin.

Şiirlerinde Necip takma adını kullanan Altıncıoğlunun hal tercümesi hakkında yakın akrabalarından hiçbir şey öğrenemediğim gibi en eski dostu olup hayatını iyi bilmesi gerektiği söylenilen Hafız Tevfik Karslıgil ile de ihtiyarlığı ve hastalığı dolayısıyla görüşüp konuşmak mümkün olmadı.

Nüfus kütüğündeki kaydına göre Gaziantep'in Şeyhcan mahallesi (Halen Düğmeci) hane 17, cilt 3, sahife 135 de 1294 doğumlu Mehmetli Ali ve Hamide oğlu olarak yazılmış bulunmaktadır.

Hoca 1922-1923 ders yılında eskiden rüştiye sonra altı dershaneli Reşadiye mektebi, daha sonra Halk mektebi, nihayet Cumhuriyet Okulu diye anılan ve halk tarafından Sarı mektep denilen okulda Kur’an-ı Kerim ve din dersleri öğretmenimizdi. Ders yılı sonunda şehir yatılı okuluna verildi. Bir ara müftü kâtipliği yaptı. Son vazifesi katiplikle birlikte Eyüpoğlu Camii imamlığı idi.

Yaa, yetiştiği devre göre din adamlarının en aydın kafahs1 idi. Hoparlörü camiye ilk defa o getirmiş bu yüzden bazı meslek arkadaşlarının fikir saldırılarına uğramıştı. Halbuki bugün hoparlörsüz cami yoktur.

Halen elimizde bulunan şiir defterinin ilk sahifesinde şu satırlar vardır:

«İfadeyi meram

Esasen şiire merakım olmakla beraber anımla uğraşmaya vaktim olmadığından bu hususa hevaskar olamadım. Fakat eşar okumayı pek sever ve büyük bir haz duyarım. İşte bu sevgi bazen beni şiir gibi söz söylemeye heveslendirir. Bazen birkaç kelime uydurmaya gönlümde bir arzu uyanır. O arzunun sevki ile yalan yanlış birkaç beyite benzer şeyler söyleyince zayi olmamak için şu mecmuaya derce karar verdim. Okuyan bir zat tabii beğenmeyecek. Çünkü bu sahada o kadar edipler yetişmiş ki onların yanında bu sözler pek kaba ve biçimsiz kalır. Ancak beni tayip etmez ve kusuruma bakmazlarsa çok minnettar kalırım. Herkes iyi şair olsa kötü kalmaz. Bizde onlara ravaç vermiş oluruz.

-Mustafa Altıncı

Önsöz, altındaki Altıncı soy adı kanununun, çıkmasından sonra yazıldığı anlaşılıyor.

Önsöz hocanın karakterinin bir yanını göstermektedir. O memlekete birçok genç yetiştirmiş, öğretmen ve aydın gerçek bir din adamı olması dolayısıyla memlekette genel bir saygı ve sevgi çerçevesi içinde bulunuyordu. Buna karşılık alçak gönüllülük onun en görülür niteliği idi. Yakınlarının meclisinde şakacı nükteci vasfı da belirirdi. Dostluğuna çok sadıktı. Tanıdığı herkesi kendinden yaşça başça küçük dahi olsa saygı ile selamlardı. Yanıma gelince hâl hatır sormada önce davranırdı. Çok kibar ve efendi bir Kimseydi Halk arasında (Altıncıoğlu) diye amhrd1.

Defterde 85 parçası bulunmaktadır. Şiirde hem aruz hem hece kullanmıştır. Aruza hakimdir. Ancak hece ile olsun, aruzla olsun yazdığı bazı parçalarda kafiyeye pek önem vermediği göze çarpıyor. Şiirleri içinde bir de Arapça gazel var ki bu, hocanın Arapçaya tasarrufunun açık bir delili sayılabilir.

Şiirlerinin bir kısmına yazılı tarihi atılmış olup, bunların içinde en eskisi 10 Mart 1340 tarihini taşıyan bir gazeldir.

Eyüpoğlu Camiinin restore edilmesinde çok büyük gayreti geçmiştir. Hocanın Gaziantep’te belli bir arkadaş gurubu vardı. Bunlarla kışın gece toplantıları, yazın sahrelerde nezih ve iyi günler geçirmiştir. Şiirlerinde bu alemlere ait parçalar yer almaktadır. En çok sevdiği arkadaşı Gaziantep Savaşı kahramanlarından Mustafa Öztüzün idi. Hoca 18.3.955 tarihinde vefat ederek Yeni mezarlığa defnedilmiştir.

 

Gaziantep Büyükleri (C.C.G. s.195)

Yazılar