Gaziantep’te bulunurken muhtelif cönklerden başka başka şairlere ait destanlar, koşmalar, nefesler, türküler gibi birçok manzum parçalarla folklora ait birçok malzeme toplamıştım. Bu cönklerde Aynî isminde bir şaire de rastladım. Birkaç koşma ve nefes yazmıştım. Bu şairi ilkin Antepli meşhur Mevlevi ve Babiali hocası adiyle şöhret bulan «Hüseyin Aynî» efendi sanmıştım. Fakat Hüseyin Aynî efendinin divanı ile hayat, eser, ahlak ve karakterini tetkik ettiğim zaman bunların ayrı ayrı şahsiyetler olduğu neticesine vardım.
Bu şair Ayninin Antepli olduğuna şu iki sebepten dolayı hükmetmek hatalı olmaz. Aynî umumiyetle Anteplilere verilen lakaptır. Ayıntap şimdiye kadar Tarihçi Bedrettin Mahmut Aynî (Vefatı 855 H.), Mevlevi Hüseyin Aynî (Vefatı 1253 H) gibi meşhur adamlar ile Aynî Zeynettin ve onuncu asır şairlerinden diğer bir Aynî daha yetiştirmiştir.
Kendisinden bahsettiğimiz Aynînin eserlerine ancak Antep’te gördüğüm cönklerde tesadüf etmiş olduğumuz ve başka hiçbir yerde kendisinden bahsedildiğini görmediğimiz içindir ki bu zatın Antepli olduğu neticesine varıyoruz.
Aynînin eserlerine nazaran Bektaşi tarikatına mensup olduğu anlaşılmaktadır. Nefesleri ve koşmaları samimi ve kuvvetlidir. Aynî hem arzu hem de hece vezni ile şiirler yazmıştır. Elde edebildiğimiz birkaç eserini neşrediyoruz.
GAZEL
Dem çeküp hasrette dil devranı gördüm ağlarım
Bir azim hemgam olup hicranı gördüm ağlarım
Kuşeyi vahdetteyim ki kimse bilmez halimi
Narı firgatte yanup suzanı gördüm ağlarım
Göz göz oldu dertli Sinem Hazreti Eyyup gibi
Derdimin darmanı ol lokmanı gördüm ağlarım
Per urup gezdim cihanı Leyla-yı Mecnungibi
Dehr içinde ehli aşk sultanı gördüm ağlarım
Çâk eden aklım başımdan cam-i cemden sevdiğim
Aynîya aşk çektiğim cananı gördüm ağlarım
NEFES
Feryat eder bülbül vakti seherde
Bu bağı âlemde gülşen içinde
Ol nakşü ziyneti Şems-ü kamerde
Buuca ehli kâmil irfan içinde
Hak sırrı esrarın kânına erüp
Kırklar şerbetinin camına erüp
Tarikat rahına ikrarım verüp
Hak ile yeksanım bir yan içinde
Aynî gibi varımdır bir kemter
Kadimidir elinde tiğ ile Teber
Senin aşıkların pâk muteber
Üçler, yediler, kırklar içinde.
KOŞMA
Böyle bir afeti devranı gördüm
Adalet sahibi sultana benzer
Yazıp arzuhali eline verdim
Derdimin dermanı Lokmana benzer
Bu sebepten terk eyledim ben eli
Çağlayıp akmada didemin seli
Şeyda bülbül gibi çıkıyor dili
Ol cemali nuru gülşene benzer
Vasfeder Aynîya kaşları yayı
Ruhleri gül gonca gözü ahuyu
Firdevsi âlâdan inmiştir suyu
Bir nakşı huriye gllmana benzer
Serir-i izzette ziyaretim bu
Dost cemali bana ayan beyandır
Kalb evi kıblegah meskenimiz bu
Her yüzde perdeler sırrı nihandır
Hak birdir inandım amentü billah
Biçare aşıkı fesüpenallah
Hak sırrı esrarı kalpte nihandır
Bir mest-ü methuşum ey âşık geda
Ayni hakikatte olmuşum peyda
Ric’at-i menzimil aliyyül âlâ
Bu sırra kudretim hem de nişandır
Deryayı ummanda esir kalmışım
Bu sebepten rüzgar vermesin yarap
Bahri aşka layık bulup dalmışım
Zerrece bu halim sürmesün yarap
Huday-ı rabbani kulundan geçmez
Yelken olmayınca sefine uçmaz
Eylerim münacat duamız geçmez
Bir kulun gemiye girmesin yarap
Hikmet Turhan Dağlıoğlu
(Halk bilgisi Haberleri dergisinin Ağustos 1941 tarihli cilt 10, Sayı 118, sayfa 224’den Şakir Sabri Yener tarafından aynen kopya edilmiştir.)