Şehit Şahinin asıl adı Mehmet Sait’tir. Şahin bey halk tarafından verilen bir isimdir. 1877 (1293) de Gaziantep’te doğmuştur. Antep nüfusunda Bostancı mahallesi 55 numarada kayıtlıdır. Gaziantep’in (Dellak oğulları) isimli yerli bir aileye mensuptur. Mehmet Sait henüz 4 yaşında iken babası Abdullah’ı kaybetmiştir. Öksüz kalan Mehmet Sait’i dayısı ispaha Hacı Kara büyütmüştür. Şahinin annesi Ayşe (Ayyuş) henüz pek genç olduğundan El- beyli oğlu Abdülkadir ağa ile evlenmişti. Şahin Antep’te ilk ve orta okulda okudu. (Rüştiyede) Sonra tabaklık yaptı Şahin Büyüyünce annesi onu askere gitmesin diye yetim bir kız olan Zeynep’le evlendirmişti. İzzeti nefsi çok yüksek olan Şahin bir hadise dolayısıyla komşuları Fahrettin Hocanın bir sözünü hazmedemeyerek iade etmiş ve bu defa Şahin asker edilerek Yemene sevk olunmuştur. Bu tesadüf milli tarihimize yeni bir kahraman kazandırmıştır 1899’da Şahin Yemene er olarak gitmiştir. Çalışkanlığı, yurt severliği ve itaatkârlığı ile Şahin kendini silah arkadaşları ve kumandanlarına sevdirmişti.

Yemende gösterdiği üstün yararlıklardan dolayı önce baş çavuşluğa, daha sonrada Yemen Ordu komutanlığı tarafından mülâzimsanliğe terfi ettirilmiştir. Yemenden vapurla İstanbul’a dönen Şahin Bey 1911’de Trablusgarp savaşlarına gönüllü olarak katıldı. Mustafa Kemal komu­tasındaki bir birlikte takım kumandanlığı yaptı. Balkan ve Çatalca savaşlarında bulundu. Birinci cihan harbinde Çanakkale’de savaştı 1917 Ekim’inde Sina cephesine geldi. Rütbesi teğmenliğe yükselmişti 1918 de çok şiddetli bir savaş sırasında İngilizlere esir düştü. Mısırda Şeydi beşir esir kampında Aralık 1919 ayına kadar kaldı. Mütarekenden sonra İngilizler esirleri serbest bırakmaya başlamışlardı. Bir İngiliz gemisi 13 Aralık 1919 da Şahin Beyi birçok Türk esiri ile birlikte İstanbul’a çıkardı.

Şahin Bey Ali Rıza Paşa kabinesinde Harbiye nazırı olan Cemal Paşa’ya müra­caat ederek bir vazifeye tayinini istemiş. Antep’e yakın Birecik kazası askerlik şu­besi reisliğine tayin edilmişti.

Yeni vazifesine hareket eden bu kahra­man subay yurdunun içinde bulunduğu büyük tehlikeyi sezmiş. Kurtuluş ümidinin Mustafa Kemal’de olduğunu anlayınca Sivas’a gitmişti. Sivas’ta gereken direktifi aldık­tan sonra Antep’e geldi Kendisini Ahmet Muhtar Göğüş Heyeti Merkeziye ye getirerek tanıştırdı. (Ocak 1 920) Ayağının tozu ile derhal Antep kuvayı milliyesi (Heyet merkeziye) ile temasa geçti. Eşi Zeynep ve 6 yaşındaki biricik oğlu Hayri ile ancak bir gün bir arada yaşamış, gönüllü olarak heyeti merkeziyenin verdiği vazifeye koşmuştu.

Bu sırada Fransızlar Antep vaziyetini bir an evvel ıslah ve Antep’te kuvvetli bulunmak için Katma-Kilis yolu ile Antep’e mütemadiyen takviye kuvvetleri getirmekte idi. Katma, Kilis’e en yakın demir yolu istasyondur.

Antep’teki Müdafai Hukuk cemiyeti (Heyeti merkeziye) her ne pahasına olursa olsun Kilis-Antep yolunu kapatmak ve Antep’teki Fransızları aç, ilaçsız ve cepha­nesiz bırakmak istiyordu. Heyeti Merkezi­ye Kilis-Antep yolunu kapatacak bir baş ararken, «Ben varım ben» diye bir yiğit ortaya atılıyor. Bu yiğit Mehmet Sait is­minde bir muazzaf subaydı.

Şahin Bey Kilis yolunda düşman nak­liyatını kesmek üzere vazife aldığı zaman Heyeti merkeziyeya şu sözü vermişti. “Düşman arabaları cesedimi çiğnemeden Antep’e giremez” Şahin Bey derhal Mülk, köyleri dolaşarak teşkilatını tamamlamış 1920 şubat ayında Kilis Antep kara yolu­nu kesmişti.

İki bölüğün muhafazasında Kilis’ten hareket eden bir Fransız erzak kolu 3 Şubat 1920 günü Şahin Bey kuvvetleri tara­fından Kilis’e dönmeye mecbur edildi. 18 Şubat 1920’de Fransızların Kilis yolunu açmak için giriştikleri ikinci teşebbüste akim kalmıştı. Fransızlar yolu açamamışlardı. 21 Şubat 1920 günü Şahin Bey tarafından Fransız kumandanına gönderilen bir mektupta, Kıtalar ile birlikte Antep’i terk etmeleri istenmişti: Şahin Bey düşman kumandanına hitaben aynen şunları yazdı:(Kirli ayaklarınızın bastığı şu toprakların her zerresinde bir damla Türk kanı karışıktır. Her bucağında bir Atanın mezarı vardır. Adı belli olmayan zamanlardan beri Türkler bu topraklarda yaşamaktadır. Türk bu topraklara, bu topraklarda Türk’e ısındı, kaynadı. Sade siz değil, bütün dünya bir araya gelse, bizi bu topraklardan ayıramaz. Sonra siz hiç ömrünüzde Türk esir yaşamaz diye duymadınız mı? Namus ve Hürriyet için ölüme atılmak ise bize ağustos ayında soğuk su içmekten daha tatlı gelir. Sizler Canı kıymetli insanlarsı­nız. Çatmayınız bize bir gün önce toprak­larımızdan savuşup gidiniz yoksa kıyarız canınıza.)

Şubat ve Mart 1920 aylarında Kilis- Antep kara yolu Şahin Bey kuvvetleri tarafından tamamen kapatılmıştı. Bu arada top, makinalı tüfeklere, süvari birliklerine sahip olmadıkları, sadece tüfekleri bulunduğunu Fransızlar iyi öğrenmişlerdi Fransızların giriştiği geniş hazırlıklar, Kilis Kuvayı milliyesi tarafından Antep Heyeti Merkeziyesine şifre ile günü gününe bildirilmiş. Antep Heyeti Merkeziyeside bu habere gereken önemi vermiş. Önemli bir Antep müfrezesi ile Karayılan oğlu Mulla, Boynonun oğlu Memik kuvvetlerini Kilis yolana şevketmiş.

24 Mart 1920’de Fransız birlikleri Kilis’ten hareketle, Oylum köyünden itibaren savaş tertibatı olarak ilerlemeye başlamıştı. Fransız konvoyunu 3 Piyade birliği ile 200 süvari, bir batarya top birliği, 4 tank koruyordu. Fransızlarla ilk önemli çarpışma kızıl burun tepelerinde Kilis kuvayı milliye kuvvetleriyle iş birliği yapılmıştı, ikinci büyük çarpışma Kertil civarında olmuştu. Savaşın üçüncü gününde Şahin Bey hiç uyumamış, oradan oraya koşarak Türk birlik kumandanlarına zorla yemin ettirmiş yurt için ölmek zamanı geldiğini en güzel cümlelerle açıklamıştı.

28 Mart 1920 sabahı Fransız kuvvet­leri savaş yürüyüşüne geçtiğinde: Türk

Birlikleri de savunma mevkilerine yerleşmişlerdi. Yılan oğlu Molla kuvvetleri Bostancık tepelerinde, Boyno oğlu Memik çeteleri Elmalı sırtlarında, Antep müfreze­leri Ulumaâsere köyü zeytinlik alanında, Şahin Bey kuvvetleri de tam Kilis-Antep yolu üzerinde bulunan Elmalı köprüsü civarında mevzi almışlardı. Fransız önce Bostancık tepelerini top ve makinalı tüfek mermi yağmuruna tutmuş ve süvariLeri ile çevirme hareketine ğirmijti. Tüfe­ğinden başka silahı bulunmayan yılanoğlu Mulla kuvvetleri çekilmek zorunda kalmıştı. Elmalı sırtları ve Ulumaâsere zeytinliklerine de Fransızlar aynı şekilde hücum etmiş. Türkler mevzilerini terk etmişlerdi. Fransızlar son olarak Şahıs Bey kuvvetleri üzerinde top ve makineli tüfeklerle saldırmıştı. Top ve mermi yağmuru altın­da sadece tüfekle karşı koymanın ölmekle neticelendiğini anlayan Şahin Bey kuvvetleri de çekilmeye başlamıştı. Şahin Beyin yakınında bulunan arkadaşları birlik çekilmek için Şahin Bey’e çok yalvarmışlardı. Şahin Bey çekilmeyi her teklifte ret etmiş, Elmalı köprüsü taşlarını siper yaparak tek başına Fransızlara ateş etmeye devam etmişti. Şahin Beyin mermisi bitince sün­güsü ile düşmana hücum etmiş. Fransız pi­yade erlerinin süngüleri altında şehit düştü.

Kahraman Şahin sen Antep’in büyük evladı değil beşeriyet tarihinin en büyük ve eşsiz bir kahramansın!