Kültür Dergisi, Kültür Derneğinin hem dili, hem kulağı olarak çıkmıya başladı. Derneğe ait haberleri ondan okuyup öğreniyoruz. Derneğe diyeceklerimiz için de şüphesiz o vasıta olacaktır.

Tam aydınlanamadığım noktalar var.

1- Gaziantep Kültür Derneği yalnız Gaziantep şehri halkına mı aittir, yoksa Gaziantebin kaza ve köylerindeki halkı da ilgilendirir mi? Tüzüğün “Derneğin merkezi Gaziantep’tedir. İlçelerde, üniversite ve yüksek öğretim bölgelerinde şubeler kurtulabilir.” diyen 2’ci maddesinden anlaşılan, dernekle Gaziantep köy ve kasabalarının ilgisi yoktur da hangi kasabada şubesi açılsa o kasaba ile ilgilenebilir. Yani oranın halkına kültürel yardımda bulunabilir. Halbuki bilhassa köylülerimiz bu dernek tarafından unutulmamalıdır. Dernek bizzat köylere el atmalıdır. Derneğin maddi bakımdan buna kudreti yetmiyeceğini söylerseniz haklısınız. Fakat manevi cepheden kısmen bu faaliyete muktedir olduğuna kaniyim. Köyün temizliği, güzelliği, ağaçlandırma ve bahçeciliğin tekniği, su arklarının, yolların düzgünlüğü ve temiz tutulması hakkında köylülerimize fikir veremez mi? Köylülerimizin kafalarında mevcut olupta bir türlü açığa çıkamıyan bu gibi fikirlerin yalnız tecellisine değil hatta tahakkukuna yardım edemez mi? Bu konularda hükümete ısrarlı, türlü dileklerde bulunulamaz mı? Kıyafet, dil, okuma ve okutma sevgisi, dinlenme-çalışma saatlerinin intizamı ve kıymeti, fizik, tarih, tabiat bilgisi, ebedi bilgiler vs. den neler anlatılmaz neler. Bunları şimdiye kadar kim anlatıyordu, anlatılmadan da oluyor demeyin. Köy hayatını, şimdiye kadar olanların nasıl olduğunu köylü çocuğu olanlar pek iyi bilir. Ben çocukluğum devrinde gördüğüm yüzlerce Anadolu köylerinde hala hiçbir değişiklik göremiyorum. Çünkü bu konuda ahlaki, gayri ahlaki tarafları olan birkaç roman ve birkaç makale yazmaktan ileri gidilmedi. Adı da “Köy davası” “Memeleket meseleleri” oldu. Bu konuda faaliyete geçirici, masrafsız denecek kadar az para ile birçok işler başarmıya davet edici ciltler dolusu yazı yazılabilir.

Meselâ derneğin sanat kolu (Tiyatro, müzik, resim vs.) köylerde ne yapmayı düşündü? (İlçelerde bilet satarak iş yapılabileceğinden yılda bir defa gidiliyordu.) Aydınlatma gayesi ile köylülerimize neler gösterildi, neler söylendi? (Tarih boyunca). Onlar kendi bildiklerine olduğu halde yine bravo!

Karaçarşafla mücadele için yollara dökülmek bana göre boşunadır. İstanbul olsun, Ankara olsun, Antep olsun Türkiyenin neresi olursa olsun bu böyledir; önce kara zihniyetle, kör duygularla mücadele etmelidir. Çarşafla mücadele hiç bir şey kazandırmıyor işte. Hâlâ anlamıyoruz. Çarşaf bazılarımızın ruhuna sinmiş siyah bir hayalettir, ne vurulur, ne öldürülür, okuyup üfürmede para etmez! Bu ruhları tedavi edecek aydın fikir doktorları gerekir. İnanın buna... Efendiler işte size çarşafa el sürmemiş yüzbinlerce ,milyonlarca köylü kızı, kadını (köylerimizde çarşaf yoktur.) Noldu onlara? Ne yaptık onlara? Çarşaf giymiyorlar diye daha mı aydınlar, daha mı bilgililer! Bu, çarşafı müdâfaa sanılmasın, bilhassa onu yok etmek için yanlış olan mücadele şeklini değiştirmemiz gerektiğini söylemek istediğim anlaşılsın.

İşte önümüzde liseliler için bir sömestr tatili var. Bu tatilde liseli arkadaşlarım ne yapacaklar: Bir kaçı köyüne, ilçesine gidecek ya kahvelerde veya evinde vakit geçirecek. Haklarıdır, dinlensinler. Gaziantepte kalacak olanlar sinemaları dolaşacak, gizli gizli kahvelerde oturacaklar. Tabiî bu arada öğretmenlerin verdikleri vazifeleri de yapacaklar.

Her talebe 15 günlük tatilin üçer günü Kültür Derneği ile Lise Müdürlüğünün birlikte vereceği zevkli vazifeyi yaparak geçirseler daha çok iyi olmaz mı? Şöyle ki: 3-4 liseli birleşip guruplar halinde köylere dağılsalar (önceden muhtarlığa haber vererek.) Oralarda türlü konularda konferanslar verseler hem kendileri için bir sömestri pratiği olmuş olur. (Hatta liseden mezun olabilmek için bir talebenin en az böyle iki pratik yapmış olması mecburiyeti olmalıdır.)

Önümüzde yüksek tahsil talebelerimiz için Şubat tatili var. Bundan istifade edilemez mi? Her şey para karşılığı mı olmalı? Dernek bu konuda neler düşünüyor? Gönül isterdi ki Derneğin “köy işleri” için bir kolu olsun; Tüzüğün 3’cü maddesine “…Köylülerimizi kültürel sahada kalkındırmak…” cümleciği ilave edilsin.

2- Yardım yönetmeliğinin 1’ci maddesi de ayni derdin başka cepheden bir sızısını kalbe koyuyor. “Madde 1- Yardım Gaziantep ilinden olan veya Gaziantep ilinde yerleşmiş bulunan yüksek öğretim öğrencilerine yapılır. Yerleşmek kasdile en az 5 yıl Gaziantep ili dahilinde bulunanlar, Gaziantep ilinde yerleşmiş sayılır.”

Bir çocuk düşünün: Gaziantep ilinin filanca ilçesinin ücra, tenha, fakir, dertli bir köyünde doğmuş. Zeki, cevval, Çiftinden olmuş, işinden olmuş okumuş. İlk’i köyünde okul var idiyse bitirmiş, ortayı yakın kasabada (o da varsa), liseyi Gaziantepte. Gaziantepte okuyan köylülerimiz fakirdir. Liseye gidin görün. Köylü çocuğu lisede okurken ekseri kuru ekmek yer. Bir kat elbisesi ya olur ya olmaz. İşleri, dersleri ekseri aksar. Aradığını bulamaz. Fakat dürüst, çalışkan, mutî olur. Liseyi bitirir. E böyle bir çocuk yüksek tahsil yapmak için il’i bulunduğu Gaziantebin Kültür Derneği’nden neden faydalanmasın? Ona neden okumada yardım hakkı ve şansı verilmesin? Kültür Derneği’nin köylü çocuklarına (mali bakımdan yetersiz olanları soruşturarak.) Lisede okurken bile yardım yapması gerekir. Çünkü liseyi bitiren bir kişi borcunu ödiyecek kadar para kazanabilir. Hiç olmazsa köylülerimizi lisede okumaya teşvik etmiş oluruz. Yüksek tahsilde iken köylü çocuklarına daha çok yardım şansı verilmelidir. Böyle olmalıdır ki yüksek tahsile teşvik olsun. Köylülerimiz okumaya tamamen yönelsin. Saygılarımla

M. Doğan SEMİZ

16 Kasım 1958- Beşiktaş