17. Açılış yıldönümü münasebetiyle Halkevi'nde yapılan törende okunmuştur.
Aziz hemşerilerim;
Büyük milletlerin en büyük hazineleri kendi millî tarihleridir. Ancak bu tarih millî şuurla birleşip kaynaştığı nisbette bu hazineler sonsuz zenginliklerini o milletlere açarlar.
Her vesileyle uzak ve yakın mazimizin çeşit çeşit hatıralarını ve muazzam maceralarını anmak arzusuyla hep beraber olduğumuz ve içimizin en yüksek vatan ve millet duygularıyla yıkandığı bu çatı altında, bu gün de Atatürk inkılâplarının yurdun bütün köşelerinde birer mâbedi olan Halkevlerinin ilk açılışını tesit etmek için toplandık.
Halkevleri, Cumhuriyetin kuruluşundan 1932 yılına kadar dokuz senelik bir müddet zarfındaki bu müddet milletlerin hayatında bir andır hakikaten mucize denilmeye lâyık inkılâpların ve Kemalist fikirlerin birer müessese hâlinde teşahhus eylemesidir.
Türk milletinin içtimaî bünyesine yepyeni bir çehre veren devrimlerin dinamik fikirlerine mâkes olan Halkevlerinin vazifeleri yalnız inkılâp fikirlerini yaymak değildi. Halkevleri, asırlarca ihmal edilmiş halk kütlelerine okuyup yazma öğretmek onları memleket ve dünya meselelerinde görüş sahibi kılmak gibi aydınlatıcı bir görevi de üzerlerine almışlardı.
İşte bu maksatlarla ilk Halkevi, 19 Şubat 1932 tarihinde Ankara’da açıldı.
Bu münasebetle verilen bir nutukta: “Halkevlerini, yetişmiş bir vatandaşların kendisi gibi yetişmeye fırsat bulamayan vatandaşları da yetiştirmek için bir zaman tahsis etmesi talebi üzerine koyuyoruz. Halkevlerinin arkadaşlık havasının hararetiyle ısınan çatıları altında milletimizi tek tek olmaktan çıkararak; katılaşarak, cemiyetleşerek hacmi, irtifaı ve cevheri ile kendisini muhabetli bir granit kütlesi hâlinde istikbale arz edeceğine kaniyiz."[1] deniliyordu.
Halkevleri talimatnamesinde de tesbit edilen gayeler, bize Halkevlerinin Türk gençliğine halkçılık ve millî ülküleri aşılaması bakımından hususi bir önemi olduğunu göstermekte ve bunda şöyle denilmekte idi: "Cumhuriyet ve inkılâp esaslarını bütün ruhlara ve fikirlere hâkim ve mukaddes iman şartları dahilinde perçinlemek vazife ve mecburiyeti karşısındayız .... Milletlerin hayat yolunda yürüyüş kudreti, sarf edilen terbiye ve irşat emeği ile mütenasip ve mütevazindir."[2]
Ankara’da bu ilk kuruluşu müteakiben aynı yıl içerisinde yirmi dört Halkevi açıldı; bunlara otuz dört bin âza kaydoldu. Ve her sene Halkevlerinin sayısı artarak 1933’te 55, 1934’te 80, 1935’te 103, 1939’da 204’e ulaştı. Kayıtlı üyeler ise yüz bine yaklaşmıştı.[3]1949 yılında ise bu ay yeniden beş Halkevi ile elli Halkodası açılacağından, bu suretle Halkevlerinin sayısı 474’e, Halkodalarının sayısı da 4306’yı bulacaktır.[4]
Türk milletinin sosyal ve fikrî hayatında büyük bîr rol oynayan Halkevlerinin, cemiyetimizi muasır medeniyet seviyesine çıkarmak için harcadığı gayretleri dokuz şube etrafında toplanmaktadır.[5]
[1] Kemalizm, Tekinalp, s. 267
[2] Halkevleri Talimatnamesi
[3] Atatürk et Turcu, P: 75
[4] 10 Şubat 1949 Yenisabah Gazetesi
[5] F. Kanat, Milliyet İdeali ve Topyekûn Millî Terbiye, s.28