O, benim okul arkadaşımdı. Küçükken, ortaokulda beraberdik. Çok sevişirdik. Yalnız sonradan o başka ideale ben başka ideal yolarına ayrılmıştık. O, çalışkandı, hem de futbolcu idi. Okulda benden iki yıl üsttü.

O, İstanbul Hukuk Fakültesi'ne girdi. Ve orayı bitirerek çıktı. Koçak, yurdun birçok parçaları üzerinde devlet görevlerinde bulundu.

O, birçok görevlerden sonra Antep’e geldi, avukatlık mesleğine atıldı. Etraflıydı, az zamanda tutundu. Onda daha küçükten yükselmeye, zengin olmaya, göz kamaştırıcı yerlere çıkmaya yenilmez bir arzu vardı.

Onda daha ilkokul çağlarında bile bir kabına sığmazlık, bir hareketlilik, bir ataklık vardı. Tam Koçak'tı.

Ve işte bu yenilmez arzularının meyvelenmesi içindir ki, memleketin siyasi hayatında mühim roller oynamış̧ Hüseyin İnci’nin kızı ile evlendi. İşte bu evlenmeden sonradır ki kendini siyasi hayatın içinde buldu.

Enver Koçak, sonradan karıştığı aile ile kendi ailesinin bünyesinde iyi kaynamasını bildi ve bunları kendine iyice bağladı. Bu ailelerin köylerde ilgisi ile kain babasının da adı vardı. İşte bu amiller kendisinin az zamanda ün yapmasına sebep oldu. Enver Koçak’ta bu suretle küçükten beri hayalinde yaşattığı yükselmeye ulaştı. Hem de ikbalinin en yükseğine.

Ona, "cezai bilgisi de çoktu" derler. Ben bereket versin, o bilgiden mahrum olduğum için orasını bilmem. Bildiğim bir şey varsa onda yaratılıştan cevvaliyet, zeka ve onun her tuttuğunu koparır bir kimse olduğu kanaatidir.

Enver Koçak, mensup olduğu C.H.P. kitlelerine söz anlatır, onların kaynaşmasını teskin eder, kelimenin tam manası ile kitleleri frenlemesini bilirdi. Onda bir iyi haslet daha vardı. Oda kalbinin kin tutmaması ve temizliği idi. Yurduna bağlı ve bu şehre hizmet etmeye hevesli idi. Yalnız müfrit partici idi. Emrine uymayan idarecileri de gözünden uzaklaştırmaya çalışırdı.

Ava da meraklıydı. Kırk elli tazı, yetmiş̧ seksen kişilik kafilelerle Abdal zurna ve davulları ile günlerce ve hatta haftalarca av eğlenceleri yapardı. Ata da meraklıydı. Güzel ve asil atlar beslerdi.

Biraz da sert mizaçlıydı. Emretmesini severdi, daha doğrusu o ruhta yaratılmıştı. Urfa’dan aldığı bir dava için oraya bir taksi ile giderken Sarı Mağara mevkii denilen yerin virajında karşıdan gelen buğday yüklü bir kamyonun altında kalan taksinin içinde Alluş adındaki şoförle beraber feci şekilde ölümü dostunu, düşmanını acındırdı.

Damadı Avukat Ekrem İzgi (Muhsinzâde)’dir. Bu damadındaki kızından başka evde gelin olmadık dört kızı daha vardır.

Bu kızlarının bile babalarına çok ihtiyaçları vardı. Aile efradına, damadına, kardeşlerine, eşine, dostuna, akrabalarına baş sağlığı dilerken, kendisine de tanrıdan rahmet ve marifet dilerim.

(Enver Koçak’ın hayatı hakkındaki tafsilatı gelecek sayılarımızda neşredeceğimiz aile şeceresinde bulacaksınız.)