1907-1911 yılları arasında İngilizler J. GARSTANG’ın başkanlığında Sakça gözünde (Keferdiz bucağı) bir kazı yaptı. GARSTANG’ın kazıları Keferdiz’den üç kilometre kuzeyde CABA HÜYÜK’de yapılmıştı. En tepede Suriye ETl’leri devrine ait bir saray kalıntıları bulundu. Saray birçok kabartmalı ORTAS- TATLARLA süslenmişti. Fakat beldenin eski adına, sarayın kime ait olduğuna dair bir ip ucu elde edilemedi. Daha es ki tabakaların durumu hakkında bir fikir edinebilmek için temellerin altında bir kazı derinleştirildi. O zaman ARKEOLOJİK Anadolu’da doğuş halinde olduğundan elde standart mukayese imkânları mevcut, olmadığı gibi Halaf kültürü de iyi tanınmıyordu. Bulunan en eski tabakaya Karkamış’ta olduğu gibi NEOLİTİK denildi. Ve tabakalar buna göre sıralandı. Ancak 1949 da yi­ne GARSTANG’ın teşvikİ ile bir İngiliz ekibi tarafından yapılan bir kontrol kazısında dikkatli tabaka tespiti neticesinde en eski tabakanın KALKOLİTİK devrinden ileri gitmediği anlaşıldı. Yani GARSTANG’ın NEOLOTİK dediğine KALKOLOTİK damgası vuruldu. Tabakaların takip sırası ön Halaf ve ŞAMARA gelişmiş HALAF, UBAİT (Belki uruk) HABUR, SURİYE ETİLER POST ETİ (M.Ö. 4: M.S. 1. inci yüzyıl), ve orta çağ olarak tespit edildi. 1888-1892’de Alman Şark Enstitüsünde ZİNCİRLİ de araştırmalara girişti. Elde edilen netice sevindirici oldu. Fakat kazı ham toprağa kadar götürülemedi. Ancak M. O. iki bin yıllarına kadar inilebildi. N­ticeleri (ANSGRABUNGEN’in ZEND- SOHİRLİ) adı altında yayınlandı. İyi bir tesadüf eseri olarak, şehrin eski adının SAM’al olduğu M.O. 670 yılının ASARHDO’nun (ACARBADO) Mısır ve TEYRE üzerine kazandığı zafer için diktiği kitabeden meydana çıkmıştır. Burasını kazanların kazılarda buldukları küçük buluntulardan ikinci binin ilk yarısına ait kültür tabakalarının kuzey MEZEPOTAMYA kültür çevresine ait olduğu kanaatini uyandırmış münferit küçük buluntular ise buradaki kültür çağlarının ileri bir araştırma ile daha eskilere gideceğinse şüphe bırakmamıştır. İkinci bin yılının ortalarına doğru MlTTANÎ devletini meydana getiren küçük devletler gurubundan birisi olması mümkündür. ZİNCİRLİ kazılarının bol miktarda bina kalıntıları ve onu süsleyen kabartmalı ve yaşıtlı abideler vermesi eleştiricileri daha ziyade bunlar üzerinde durmağa yöneltmiştir. Bunlardan bu kısa yazıda bahsedilmeyeceğine göre temsil ettikleri çağlarda bu çağların karşıladığı tarih devirlerine temas etmekte fayda vardır.

Bunlar ZlNCÎRLÎNlN Çoban kulübelerinden surlu, müstahkem bir şehir haline gelene kadar muhtelif safhalar geçirdiğini gösterir. Gerek yapı kalıntıları gerekse kabartmalar ETİ ARAMI ve FENÎKE diye üç büyük devre işaret eder. Bunlardan birincisi öncekine M.Ö. 1200 ikinci M.Ö. 12 Yıllarımda üçüncülünün M.Ö. sekiz yüzlere rastlar kanaatine varılır. Üçüncü devirde ZİNCİRLİ tam bir şehir halini almış mükemmel bir tahkimat görmüştür.

Surları üzerinde yüzlerce kule yükselir. Şehrin bu durumu dökümanter vesikadanda anlaşılır. Asur Kral ASAR- HADO’nıın zamanında ASUR hakimiyetine girdikten sonra ASUR kudretinin çöküntüsünden İSKENDER zamanına kadar devam eder.

ZÎNCÎRLl’ye temas etmişken YESEMEK HEYKEL TRAŞ ATÖLYESİNİ zikretmeden geçmek doğru olmaz. İsla­hiye bölgesinde olan bu kayalı tepede ZİNCİRLİ Sarayın ve belki civar devletlerin sarayını süslemek için kabartmalar yapıldığı anlaşılmaktadır. Burada taslak halinde işlenmiş fakat bitirilmemiş yüzlerce kabartma bulunmaktadır.

(Turizm Dergisinden)