Kara Hüseyin ağa 314-1898 de Gaziantep’in Düğmeci (Şimdi Karagöz) mahallesinde Çamarcu sokağında doğdu. Annesi Ayyuş-Ayşe Sakallıdır. Babası Abdülkadir Sakallıdır.

Bundan 400 yıl önce Şamdan Hüseyin Sakallı adında bir zat gelerek Antep’e yerleşmişti. (Sinecen vakfına göre) Rivayete göre Hindistan’dan bir heyet Hasreti Peygamberin cesedini Hindistan’a kayırmak mezarına lağım kasdı ile almak için Medine’ye gelir. Gündüz Medine şehrinin içerisinde çalışırlar. Geceleyin de Merkada yakın yattıkları medreseden mezara lağım alır ve çıkan enkazı dökerler.

Şam’da Hüseyin Sakallı rüyasında Hz. Peygamberi görür. Hazret ona vaziyeti haber verir. Sabahlayın uykusundan uyanan Hüseyin Sakallı, Medine’nin yolunu tutar. Ve tarif edilen medreseyi güçlükle bulur. Hintlilerin vaziyetine vakıf olur.

Vaziyetten o zamanın idarecilerini haberdar eder ve Hintliler yakalanır. Fakat kesesinden de Merkadın etrafını, rüyasında kendisine tarif edilen şekilde çelik şebeke tertibatı yaptırır.

Hüseyin Sakallı bu hadiseden bir müddet sonrada Antep’e gelir ve yerleşir işte yukarda adı geçen Hüseyin Sakallı bu zatın ahfadındandır. Sakallı Kara Hüseyin ilk tahsilini Çınarlı cami indeki o zamanın ilk okulunda bitirir. İlk okulu bitirenler ise şimdiki Cumhuriyet ilk okulunda açılmış bulunan Rüştiye okuluna girerlerdi Hüseyin Sakallı buraya birkaç yıl devam etmiş ise de sonradan büyükleri tarafından okuldan alınmıştır.

Bir müddet alacacılık işi ile uğ­raştı. Bu iş kendini idare etmediğinden bundan vazgeçti. Ve kahveciliğe başladı. İlk kahve şimdi Aile ben denilen yere; o, zaman gazino derlerdi, ki: büyük gazino, küçük gazino diye ikiye ayrılırdı. Küçük gazino şim­diki kız enstitüsü karşısındaki parkın yeri, büyük gazinonun yeri daha evvelleri de Devlip olarak kullanılırdı.

İşte Hüseyin ağa bu gazinoların her ikisini de işletti. Kahveciliği sırasında Birinci cihan harbi ilân edildi. Ve kendisi de kahveyi kapatarak harbe iştirak etti. İlk sevk yeri Cebelibnan sınırı idi. Beyrut’ta da bulundu. O zamanın 314’lileri gibi oda cepheden cepheye gönderildi. Ve böylelikle bütün Güney cephelerini dolaştı. Ne garip tesadüftür ki Gaziantep savaşının da hemen her noktasında bulunmasına rağmen Kara Hüseyin tek bir yara dahi almamıştır.

Kara Hüseyin Cepheden döndükten sonra İngilizler Antep’i işgal etmişlerdi. İngilizler çekildikten sonra­da Fransızlar Antep’i işgal ettiler.

Fransız askerleri şimdiki Şehit Kâmil ilkokulu önünde bir kadına sar­kıntılık ettiler. Bunu haber alan Türkler derhal silaha sarıldılar. O anda birkaç Fransız askeri öldürülmüştü Türklerden ise hiçbir zayiat olmamıştı. Bir anda sokak ve mahalle naraları kesilmiş ve barikatlar kurulmuştu.

Suriye’den silâhlar satın alınmaya başlandı. Şehir semt, semt ayrılmıştı. Her semte bir semt reisi seçilmişti. Semtlerin zenginleri ve ağaları Suriye’den getirttikleri silâhları, semtindeki eli silâh tutanlara dağıttı.

Şehrin güney tarafı Ermenilere, Fransızlara, Kuzey ve doğu tarafı da Türklere otomatikman ayrılmıştı. Cephelerin her iki tarafından müthiş surette karşılıklı silah sesleri, gelmeye başladı

Fransızlar haftada iki defa Suriye’den nakliyat getirmeye başladılar. Köylerden ve şehirden mütemadi bir şekilde bu nakliyatları vurmak ve bozmak için karşı koymaya çalışıldı. Kuvvetlerimiz çete usulu olduğundan çok zaman muntazam ordu kuvvetleri karşısında dağılırlardı.

Fakat düşmana da oldukça zayiat verdirilirdi. Fransızların yine bu nakliyatlarından biri, Kilis yolunu takiben Antep’e gelecekti Bunu haber alan Şahin Bey Kilis yolu müdafaasını almıştı Buna Ekiz kuyu tarafında, yine düşman kuvvetlerinin muhtemel bir nakliyatını bozmak ve vurmak amacı ile, bulunan Dayı Ahmet Ağa çeteleri de yardımcı olacaklardı. İşte Kilis yoluna Şahin beye yardımcı olarak gelen bu çete efradı arasında Kara Hüseyin de vardı. Çünkü o semtinin çete başısı olan Dayı Ahmet Ağayı hiç bırakmazdı.

1920 yılının bir son bahar ayı, düşman kuvvetleri Kilis’ten hareket etmiş ve Elmalı köprüsüne yaklaşmışlardı. Fransız kuvvetleri şaşırdı. İki ateş arasında kalay düşman kuvvetleri Türklerin bu kadar kuvvet toplayabileceğini tahmin edememişlerdi.

(Devamı var)