İster Yaz İster Yazma

Gaziantep’te bir zamanlar tiyatro adı altında birçok sazlı sözlü eğlence yerleri vardı. Bu eğlence yerlerisin gülü olarak tanınan oynak ve kıvrak kantocu kız Luizayı buraların müptelaları çok severlerdi. Bir gün duyduk ki, Luiza Kantoculuğu bırakmış; müslüman olarak dostlarından birisi ile evlenmiş. Sonra da Haca gidip gelerek tövbe istiğfar eylemiş. Bir güa Lüiza’yı komşuları düğüne götürmüşler. Hacılığına bakmadan gönlüne koymadan oynatmışlar. Oyuna kendini kaptırıp eski günlerini hatırlayan Luiza:

— Allahım günah yazma, azıcık yaz, azıcık yazma, diyerek başlayıp gittikçe kendinden geçmiş ve tonunda: İster yaz ister yazma diye çalkalayarak göbek atmağa başlamış.

Şeytan İşi

Şehrimizin merkez köylerinden Sarıt mezrasında bundan onbeş yıl kadar önce köy odasında oturuyorduk. Muhtar köye ilk defa bir radyo getirmişti. Odada bulunanlar heyecanla bu pilli radyodan çıkan sesleri dinliyor ve hayret ediyorlardı. Bir arap istasyonundan Kuran dinlerken. Sesin nasıl olup da çıktığını tartışmaya başlamışlar ve Hocaya sordular, hoca bilgiç bilgiç:

— Şeytan işi, deyip işin içinden çıkmak istedi. Köylülerden birisi sen şeytan işi diyorsun ama hoca efendi. Bak bu radyodan kuran sesi geliyor. Heç şeytan kuran okur mu?

Sait Değirmenci

Yalan

Annemle sinemaya gitmiştik. Beyaz Mendil isimli bir film vardı. Nakıp Sinemasında. Yaşar Kemal’in bir hikâyesi canlandırılıyordu. Kız verem olup ölüyor, delikanlı, kızın ölüsünü atına bindirerek beyaz mendil türküsünü söyleye söyleye giderken film sona eriyordu. Film bitmiş, ışıklar yanmıştı. Annemin ağladığını gördüm. Onu teselli edeyim diye:

— Bunlar hep yalan anne, demiştim. Bunu yapanlar artist. Şu anda güle şakıya yiyip içiyorlar. Annem ağıdını kesti, sinemanın kapısından çıkarken filmden duygulanıp hala ağlamakta olan bir yaşlı kadın gördük Annem kadının yanına yaklaşıp:

— Gözlerine yazzık bacım, dedi. Bunların hepsi yalanmış yalan.

Hüseyin Yalçın

İki Antebli Kadının Bir Yerde Karşılaşması

— Kele bacım ben seni görmüş gelim amma bir türlü çıkarameym, niye bacım ben sizi biliym, sen Ayyuş bacının gelini delmisin? Sen niye beni bilmeyin? Bende sizin hısımımı Fürdösün görümü kızı delmim?

— Kele, heye aklıma geldi, bana yakın geldin sana kanım kaynadı, ama sen

niye böyle değişmişsin?

—Amaaan orasını sorma bacım benim başıma gelenler pişmiş tavuğun başına gelmez. Heriften hayır yok, sabah çıkar gece yarısı gelir, yüzünü bile görmem gece gündüz. Ali Kaya’nın meyhanesinde aktarır. Olanlarda bödü, herife bakıp azdılar, hele bök oğlan ana ille beni ever diye başımı beynimi yiy. Bağrımı yarsanda içimde daha neler var açtırma beni. Böyle olacak gelinmiydim ben?

—Allah gendileri dizin dizin düründürsün, bacım senin o gelin olduğundaki güzelliğine baktımda onun için tanıyamadım, Allah yardımcın olsun.

—Âmin bacım Amin

Hakkı BÜYÜKBEŞE

(Kurtuluş gazetesinden derlemiştir.)