6 Ocak 1963’te başlayıp 13 Ocak 1963’te bitmiş olan verem savaşı propaganda ve eğitim haftası münasebetiyle verem hastalığı ve onunla mücadele konutunda Dr. Kemal Ahi Radyoda bir konuşma yaptı:

Tbc. Reber Koch tarafından 1882’de keşfedilen verem basili denen bir mikrobun meydana getirdiği bulaşıcı ve sosyal bir hastalıktır.

Verem basili, oldukça dayanıklı bir mikroptur. Soğuktan müteessir olmaz. Buz dolabında bir yıl yaşar. Rutubetli yerde, gölgede aylarca canlı kalabilir. Kuraklığa, güneş ışığına ve sıcaklığa tahammülü, yoktur. Kaynatmakla birkaç dakika 65 derece ısıda 40-50 dakikada ölür.

Hastalığın bulaşma kaynağı açık tüberkülozlu hastalarla veremli inekler, bilhassa bunların balgamları ve sütleridir. Bazen idrar ve gaitaları da intan kaynağı olabilir.

Bulaşma en ziyade hasta insanların öksürük ve aksırıkları ile çıkan balgam ve tükürük damlacıklarının teneffüs edilmesiyle solunun yolundan olur.

Veremli ineklerin kaynatılmadan içilen sütü ile ve tüberkülozlu hastaların kullandıkları eşya ile de bulaşma mümkündür.

Mikrobu almak mutlaka hasta etmez, Basilin yerleşmesi ve hastalık yapabilmesi için vücudun bu hastalığın husule gelmesine müsait olması lazımdır. Vücudun reaksiyon durumu, fena beslenme, fazla alkol kullanma, gebelik, lohusalık vs. gibi hallerle, havalandırma şartları uygun olmayan gayri sıhhi yerlerde çalışma, vücudun yıpratıcı (kızamık, boğmaca, grip, tifo diyabet vs. gibi) hastalıkları veremi hazırlayıcı sebepler arasındadır.

Vücuduna tüberküloz, mikrobu giren şahıslar eğer o anda ki vücut mukavemetleri iyi ve basillerin miktarında çok değilse şahsın müdafaa organları, basilleri girdiği yerde hapsederek etrafını sağlam bir doku ile duvar gibi örerler. Böylece basiller bulunduğu organda Senelerce canlı olarak kaldıkları halde vücut için zararlı bir gelişme yapamazlar.

Açlık uykusuzluk ve devamlı alkol kullanma vs. gibi hallerde mukavemet kabiliyeti zayıfladığından vücuda yeni girmiş olan basiller evvelce girmiş bulunanları da uyandırarak beraberce çoğalmaya başlar ve böylece verem hastalığının husulüne sebebiyet verirler. Hastalık, en çok akciğerlerde olmakla beraber diğer bütün organlarda da olabilir ve ona göre belirtiler verir. T. B C. ne kadar erken teşhis edilirse tedavim o kadar müsait olur.

Teşhis tüberkilin testi ve röntgen muayeneleri ile kolayca mümkün olmaktadır.

Bugün, çok şükür verem şifası olmayan bir hastalık değildir. Uzun masraflar olmasına rağmen gerek ilâçla gerekse cerrahi usullerle tedavi edilebilmektedir.

Memleketimizdeki veremli sayısı kesin olarak bilinmemekle beraber bazı istatistiklere dayanarak 750 binin üstünde olduğu tahmin edilmektedir. Gene ayni istatistiklerden anlıyoruz ki her sene 15 bin vatandaşımızı genç en verimli çağlarında bu hastalık yüzünden kaybetmekteyiz Bunu bir kıymet halinde değerlendirirsek, yani bu hastaların çalışmaktan kalarak müstahsil vaziyetten müstehlik vaziyete geçtiğini hesap edersek her sene memleketimizin milyonlarca lira kaybetmekte olduğunu anlarız. Sizleri büyük mücadelede derneğimize yardımcı olmaya davet eder hepinizi hürmetle selamlarım.