Belediye doktorları sağlık bakanlığına bağlıdır. Belediye sağlık işlerinde çalışmak üzere 927 tarihinden itibaren gelen doktorlar şunlardır:

Haydar Ergül, bir sağlık memuru olmakla beraber çok çalışkan ve halk tarafından çok sevilen bir kimseydi. Bütün dükkânları ayrı ayrı gezer ve her sınıf halka temas ederdi.

Dr. Zühtü Rıza, yıl 1930-1931 arasında vazife görmüştür.

Dr. Süleyman Yargıcı bu doktorda sonradan Sağlık Sosyal Yardım Bakanlığında teftiş heyeti reisi olmuştur. Daha sonrada İstanbul sağlık müdürü oldu. Halen süt muayenelerinde

FOTOĞRAF: (Belediye Tabipliğinden bir grup (Dr. H. Hüseyin Güçlü ortada)

Kullanılan süt güğümlerini bu doktor İhdas etmiştir. Belediyenin sağlık teşkilâtının da bu duruma gelmesinin temellerini kurmuştur.

Yine bu doktor zamanında şehrimizde kâhkeciler (simitçiler) kakelerini Bir tabla içerisinde satar kâkelerin üzerlerine bir telis örterlerdi, icabında bir köşe başına oturdukları gibi, bu telisi kâkelerin üzerinden alırlar ve atlarına koyarak üzerine otururlardı. Tekrar buradan kalktıklarında bu tozlu topraklı veya çamura bulanmış telisi tekrar kâke tablasının üzerine örterek satışa çıkarlardı. O zaman bu kâkeci esnafının başı olan, Hacı Nuri idi. Her ne kadar bu işe engel olmaya çalışmış ise de doktor bu adama şu cevabı vermiştir: (Ya temiz yemesini bilmeliyiz ve öğretmeliyiz veyahut ta bu şehirden çıkıp gitmeliyiz.) demiştir.

Bundan başka, o zaman şehrimizdeki fırınların içerisine de girilemezdi. Fakat bu doktor, onları da sıkı kontrol altına almıştı. Bir kere her fırın mutlaka badana olacak ve her işçi beyaz önlük ve beyaz takke giymek mecburiyetinde idi. Bu usullere riayet etmeyen esnafın dükkânları kapatılırdı. Fırıncıların esnaf başı ise o zaman Hurşit Ağanın oğlu İbrahim Hamut idi.

Fırıncıları bu seferde kebapçılar takip etmişti. Evvelce kebapçı dükkânlarında kebap yenen yer ile kebap pişen yer birdi. Bu doktor ayırdı. Ve kebapçı dükkânlarının önünü camekân yaptırdı.

Yine aynı doktur, hamam gübrelerinin dışarı, yanı hamamların önüne serilmesini de yasak etmişti. Mesela şimdiki öğretmen okulunun üstündeki yolun ortasındaki göbek park yerinin altı tüffah hamamı idi. Bu hamamın yaktığı gübreler hamamın önüne serilirdi. Ve dolayısı ile bu gübreler şehre kötü bir koku verirdi. İşte bu doktor bu gibi hallere son verdi.

Bundan sonra Nizipli Dr. Tevfik Öğüt gelmiştir. (Şehrimiz avukatlarından Neşet Öğüt’ün babası) buda 950’de mebus olmak gayesiyle bu görevinden ayrılmıştır.

Dr. Süleyman Nazif adındaki doktor ise belediyede kısa bir müddet kalmıştır.

Bir müddette Dr. Eşref Göksel, kalmıştır. Ve neticede memleket hastanesine gelen Dahiliye mütehassısı Tahsin Tuğla getirilmiştir. Esasen görevi memleket hastanesinde iken eşi Ferhan Tuğlayı yerine inha ettirerek kendisi belediye hizmetini tercih etmiştir. Buda 941’de ayrılmıştır. Bundan sonra sıra ile Dr. Fehmi Derman, İrfan Tuna, Sait Ataöz, Dr. Naci Koray, (Halen Tarsus sağlık merkezi baş tabibidir. Kilisli Hikmet Serim, Dr. Emin Elmacı (Şehrimiz çocuk hastalıkları mütehassısı) Ayrıca o zaman şehrimizde pratisyen doktor olan Kemal Ahi (Şimdi göz doktoru mütehassısı) Konyalı Ahmet Porsuk, Darendeli Şemi Karaağaç, bir müddette Dr. Ahmet Ataseven yaptıktan sonra Nilüfer Güzel bir müddet belediye baş hekim vekilliği yapmıştır. Bu doktorumuzu da evlenerek ayrılması neticesi belediye baş doktorluğuna getirilmiştir.

Dr. H. Hüseyin Güçlü iyi bir intaniyesidir. 18-Eylül-1958’de belediye baş hekimliğine getirilen Doktor Güçlü ’nün hal tercümesini bundan evvelki sayılarımızda sayın okurlarımıza sunmuştuk.

Belediye Hekimliğinin Görevleri:

Belediye hekimi belediyenin sağlık müşaviridir. Encümeninde tabii üyesidir. Bütün yazı ve muamelatı idare eder, yürütür. Şehir esnafının sıhhi mürakabası ile mutat üç aylık esnaf muayenesini yapar. Belediye sağlık kurulunun vecibelerini kontrol ve murakabe eder. Tescil muamelelerinin harici keşiflerini yaparak yazı ile de baş hekimliğe bildirir. Karışık gıdaları buraya bağlı kimyagerliği yolu ile, rapora bağlayarak gerek encümene ve gerekse hukuk müşavirliğine gönderir. Cenaze defin işini mezarlık memuru ile yürütür. Sağlık memurlarını yolu ile de bulaşıcı hastalıklardan korunmak için aşılar tertip, yaptırır. Ayrıca mevsiminde karasinekle mücadele yapar ve yaptırır. Tek kelime ile şehrin sağlığı babında koruyucu hekimliğin icap ettirdiği bütün vecibeleri yerine getirmeye çalışır.

Sağlık Teşkilatında çalışanlar

Bir başhekim bir doktor, iki sağlık memuru ile bir kâtip, iki cenaze arabası ve şoförleri, iki odacı, belediyede bulunanlar bunlardır. Ayrıca düşkünler evi de buraya bağlıdır.

Sağlık teşkilâtı için 1959 yılında belediye meclisine şu teklif yapılmıştır.

İki tabip ile bir baş doktorun belediyede bulundurulması. Her ne kadar bu teklif gelişen şehir karşısında tasvip edilmiş ise de kabul edilmemiştir. Halbuki bugün 127 bin nüfusu aşkın bir memleketin sağlık durumuna karşılık şimdiki belediye sağlık teşkilâtı kifayetsizdir Halkın hizmetlerine güçlükle yetişmektedir. Bunun içinde tam randımanlı çalışamamaktadır.

Asri Mezarlık

Burada iki bekçi ile dört definci, bir idareci ve iki tanede cenaze arabası bulunmaktadır. Bir ara belediye sağlık teşkilâtına araç istenmiş ise de belediyenin mali kudreti imkânsızlığı karşısında buna da imkân bulunamamıştır.

Belediye Tababetinde Bulunanlar

Sağlık memurları;

1- Tuncel Tuncar, Kırşehirlidir. Üç çocuğu var. 5 yıllık memurdur.

2- Mehmet Ali Kara Ispartalı evli bir çocuğu var. 3 yıllık memurdur.

Ebeler:

1-Edibe Ağaçeken iki çocuklu, 10 yıllık memurdur. Adresi Çukur mahallesi Mütercim Asım caddesi Samlı apartmanı kat 2.

2-Meliha Uygur, Aslen Kıbrıslı olup Nizip’te kayıtlıdır, evli bir çocukludur. 30 yıllık memurdur.

Sağlık kâtibi:

Davut Ulu, Keret köyündendir, evli dört çocuk sahibi on- beş yıllık memurdur.

Mezarlık memuru: Mustafa Özçörekçi, Gaziantep’in Yaprak mahallesinde doğmuştur. Evli olup, çocuğu yoktur. 7 yıllık memurdur.

Cenaze arabasının şoförleri: Hulûsi Şeker, Mustafa Kürt’tür.

Asri Mezarlıkta ölü sayısı:

Kuruluşu olan 1-1-1937 tarihinden 24-1-963 perşembe günü saat 11.45’e kadar mezarlıkta ölü sayısı 44477 ye yükselmiştir.

Dergimizin Notu: Kanaatimizce belediyeye cenaze hususunda mühim bir görev düşmektedir. Şehrimizde cenaze merasiminin bir ölü sahibine her kadar pahalıya mal olduğu malum. Cenaze sahibi ölüsünün acısına mı yansın yoksa onun omuzlarına yüklediği ağır cenaze masraflarını mı kaldırsın. Ölü sahibinin gerek utanma ve gerekse acısı dolayış ile bir takım açık gözlere aldandığı hepimizin malumudur.

Belediyemiz mezarlık personelini artırır ve orada bir yıkama ve kefenleme odaları yaptırsa ve malum ölü soyanları da orada, bir aylığa, bağlasa bilmem nasıl olur. Cenaze hastaneden veya evinden alınır belediye aracı ile de nakil olunur. Cenazeye iştirak edeceklerde kendi araçları ile veya temin edecekleri araçlarla mezarlığa kadar, giderek dolayısı ile de ölü sahiplerinin kederli hallerinden istifade eden istismarcılıkta bittabi ortadan kalkmış olur. Sayın Belediye başkanımız Vali Salih Tanyeri’nden bu işi incelemesini rica ediyoruz.