Bina:

Şehrin güneyinde esas şehre (Belediye binasını itibar edersek) 2 kilometre uzaklıkta ve şehre hakim tepelerden Mardin Tepe denilen tepedeki belediye emlakinden 18 odalı eski bir binada kurulmuştur. Kuruluş maksat ve gayesi, Darülaceze Kanunu'nda "Belediyeler ihtiyari olarak yoksullara bakım evi açabilir." denilmektedir. Bu bakımdan belediyemizin teşebbüsü, dilenciliği önlemek ve şehir içerisindeki yoksul, çaresiz, düşkün insanlara bakmak ve beslemek gayesine ulaşmaktadır.

Tarihçesi:

Bu tepe üzerinde bina 90 yıl önce yapılmıştır. Mardinli bir vatandaş tarafından yetim çocukların yetiştirilmesi için yapılmış, o zaman bir mürebbiyehane olarak kullanıldığından, şehrimizde Mardin Tepe diye anılır. Bu bina 45 yıl öncesine kadar aynı maksada hizmet ettiği bilinmektedir. Gaziantep’in Kurtuluş Savaşı'nda harp sahası olarak kullanılan bu bina ve tepe, milli kuvvetlerimizle düşman kuvvetleri arasında elden ele geçmiştir. Şimdi binanın içi belediyemiz tarafından servilerle, çamlarla ağaçlandırılarak çevresi halkın istifadesine park olarak açılmıştır. Kurtuluş Savaşı'nda millî kuvvetlerimiz tarafından yapılan top siperleri ve 150 kişilik fennî olmayan bir yeraltı sığınağı hâlen düşkünler evi bahçesinde mevcuttur.

Kuruluşu:

Belediyenin bu iş için tahsisatı olmadığı halde Darülaceze Kanunu'na is­tinaden 1957 yılında İkinci Cihan Harbi sonrası ve harbin doğurduğu darlık yüzünden, çarşıda pazarda avuç açan ve şurada burada perişan gezen düşkünlere bakmak gayesi ile o zamanın belediye reisi Nail Bilen ve Belediye Reis Muavini Ali Budak tarafından bu hayırlı işin tahakkuku için teşebbüse geçilmiştir.

İdareci olaraktan memleket hastanesinde uzun müddet idare memuru olan Abdullah Yiğitbaşı bu işe naklen getirildi.

Belediyenin mülkü olan bu binada o zaman askeriye kira olarak oturuyordu ve kışla idi. Durumun ehemmiyeti ilgililere anlatıldı. Ve burası da boşaltıldı. Bu suretle de düşkünler evinin kurulmasına teşebbüse geçildi. Binada ufak tefek tamirat yapılarak, hayırsever vatandaşlara başvuruldu. Karyolaları teberru şeklinde otelcilerden; pijama, battaniye, çarşaf, yataklık pamuk gibi şeyler yine vatandaşların hamiyetine başvurulmak suretiyle temin edilmiştir. Bu suretle bir taraftan koğuşlar düzene sokulurken, makbuz mukabili yine vatandaşlardan mutfak takımları temin edildi. Bu gerekli malzemelerin temininden sonrada 20.7.1947'de açılışı bir törenle yapıldı.

İdare şekli:

Bu müessesede hastane talimatnamesine uygun hareket edildiği gibi Darülaceze Kanunu ile Şehir Meclisi'nin tasdik ettiği talimatname tatbik edilir. Bir tek memuru vardır. Bu memur hem müdür hem kâtip ve hem de daktilo görevini yapmaktadır. Aynı zamanda ambar memuru olduğu gibi iaşe memurluğunuza yapar.

Düşkünler evinde üç öğün yemek muntazaman verilir. Disiplin, temizlik yerindedir. Çarşafları, yatakları pırıl pırıldır. 45 yıldır hiçbir uygunsuz harekete olmadığı gibi meydanda verilmemiştir. Tatil günleri dahi idareci burada yatar ve bulunur. Şimdiye kadar hiçbir hastalık görülmemiştir. Çünkü içinde yatan düşkünlerin en ufak bir hastalığında derhal doktora sevk edilir. Ayrıca müessesede ölenlerin muamelesi teçhiz, tekfin ve dini merasimi yapılır. Burada kanun ve nizamlar tatbik edildiği gibi icapları da görülür. Düşkünlere bakımevi aynı zamanda belediyemizin misafirhanesidir de.

Kadrosu:

İş hacmi geniş olan bu müessesenin kuruluşundan beri iktisat bakımından bir tek idare memuru, iki erkek hademe, bir aşçı kadın, bir de çamaşırcı kadın olmak üzere 5 kişinin feragati gece gündüz çalışmasıyla idare edilmektedir. Personel ise ara sıra değişmektedir. Sıhhi bakımdan idaresinde belediye baştabipliğine yürütülür. Geceleri bir erkek bir kadın nöbet tutar. Kadın koğuşuna kadın, erkek koğuşuna erkek işçiler bakar.

Buraya nasıl kayıt yapılır

Kayıt kabul işleri, idare memuru tarafından görülür. Darülaceze Kanunu ve Belediye Talimatnamesi'nin 6. maddesine göre müracaat edenler; yabancı olursa memleketlerine, hasta olanlar hastaneye, deli olanlar akıl hastanesine gönderilir. Bunlardan sâri hastalığı olanlar kabul edilmezler. Nafakasıyla sorumlu kimsesi bulunanlardan dilendirmeyeceklerine dair imza alınarak sahibine teslim edilir. Buraya müracaat edenlerde iki kısma ayrılır:

1- Yatırılarak bakılması icap eden yoksul düşkünler. Bunların tedavileri de mümkün değildir.

2- Dilenciler: Bunlar kalmak istemezler.

Yatarak bakılanların dosyasında mahalle muhtarlarının yokluk ilmühaberleri, zabıtanın tahkikat evrakı, doktor raporu, açık adres ile belediye encümeninin kararı alındıktan sonra kabul edilir. Sırtından soyulan elbisesi ütüye verilir. Kendisine hamam, tıraş yapılarak don gömlek pijama verilir.

Türkiye şehirleri içerisinde eşine ancak İstanbul’da rastlanan böyle bir müesseseden dolayı belediyemizi tebrik ederiz. İçinde ucube tabir edilen bazı mahlukların bulunması ve Allah’ın hikmet garibelerini görmelerini sayın hemşerilerimize burayı mutlaka gezmelerini tavsiye ederiz. İnsanlığın şefkat ve merhametine sığınan bu zavallı mahlukları ziyaret ederek onları sevindirmek insanlar için en büyük fazilet ve ibadetlerinde en büyüğü demektir.

Ne yazıktır ki, insanlığa hizmet ve dilenciliği önlemek için kurulmuş olan buraya dilenciliği sanat edinenler girmez. Her ne kadar takip neticesi buraya gönderilirlerse de ertesi günü bir yolunu bularak buradan sıvışırlar. Hatta o kadarına rastlanmıştır ki kollarına ve bacaklarına sahte hastane alçılı sargılarını işleri bittikten sonra şuraya buraya soyarak attıkları tespit edilmiştir Dilencilik, şehrimizde böyle sosyal bir müessese olduğu hâlde yine de bir salgın hâlindedir.

Gaziantep gibi modern ve içinde bu kadar sosyal kurumların bulunmasına rağmen dilencinin fazla olması doğrusu yakışmayacak bir hâldir.